Gündem

Cephanelik patlaması tanığı: Bombalı kasalara çivi çakıp, tokmakla vurduk!

Afyon'da, 5 Eylül 2012 tarihinde 25 askerin şehit olduğu cephanelik patlamayla ilgili savcı tarafından hazırlanan iddianame tamamlandı ve mahkeme tarafından kabul edildi

30 Mart 2013 11:05

Afyon'da 25 askerin şehit olduğu cephanelik patlamasıyla ilgili ifade veren tanık Onbaşı Ali Aydoğdu "Sandıkların aynı hizada sağlam durmalarını sağlamak, sandıkları birbirleri ile irtibatlandırmak için de sandıklara tahta şeritler çivi ile çakılıyordu, erler dengesiz duran sandıklara tokmak ile vurarak sandıkları aynı hizaya getirmeye çalışıyorlardı" dedi.

Afyon'daki patlamadan sağ kurtulan askerlerin ifadeleri, facianın göz göre göre geldiğini açıkça ortaya koydu.

Vatan gazetesinden Kenan Butakın'ın haberine göre, Afyon'da, 5 Eylül 2012 tarihinde 25 askerin şehit olduğu Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığına bağlı Mühimmat Depo Komutanlığı cephaneliğinde meydana gelen patlamayla ilgili savcı tarafından hazırlanan iddianame tamamlandı ve mahkeme tarafından kabul edildi.

 

Zincirleme patlama

 

Hazırlanan iddianamede, yaşanan patlamanın nedenleri şöyle anlatıldı:

"Tek bir el bombasının herhangi bir mühimmata temas etmeden patlaması diğer mühimmatı tetiklemeyeceğinden, cephanelikteki tüm mühimmatı tek seferde kütlesel olarak patlama ihtimalinin olmadığı, ancak tam atım halde bulunan (fünyesi takılı) DM41, M26, MK2 savunma tipi el bombalarından birinin patlaması sonucunda, zincirleme bir patlamayı tetikleyerek cephanelik içerisinden oluşan şok, basınç, sıcak gazlar ve hararetin yükselmesiyle cephanenin tamamın patlayabileceği tespit edildi."

 

Sandık yere düşünce...

 

"DM41 ve M26 savunma tipi el bombalarının patlaması sonucunda MK3A2 ve MOD48 taarruz tipi el gövdelerinin preslenmiş mukavvadan imal edilmiş olması ve patlayıcı madde gramajlarının da diğerlerine göre daha fazla olması nedeniyle, patlama ihtimalinin ve etkisinin daha yüksek olduğu saptandı."

Patlamanın nedeni ise raporda şöyle tahmin ediliyor:

"(...)İstifte bulunan sandıkların devrilerek, yere düşen ve dağılmış olan tam atım el bombaları veya hermatik kutular içindeki tapaların üzerine bir veya birkaç sandığın düşmesi ile bir patlamanın meydana geldiği; patlamanın, temas halinde veya çok yakınında bulunan açıktaki el bombaları, el bombası gövdeleri ile diğer el bombası sandıklarına sirayet etmesi ile başlayan ve cephaneliğin sağ ön giriş kısmında yaklaşık 3 metre çapındaki  patlama çukurunu oluşturan zincirleme patlamanın sonucu olarak husule gelen şok dalgaları, basınç, sıcak gazlar ile diğer mühimmatı tetikleyerek kütle halinde büyük patlama oldu."

 

Sabotaj veya terör saldırısı değil

 

İddianamede ayrıca, patlamanın, "sonucu bilinen taksirle gerçekleştiği" değerlendirilmesi aktarıldı.

Askeri yönergelere göre güvenlik açısından risk oluşturan askeri mühimmatın sevk ve depolama işlemlerinin, zorunluluk halleri dışında, gün ışığında yapılmasına yönelik yönergeler bulunduğunu kaydeden savcılık, sanıkların bu yöndeki emir ve yönergelere aykırı davrandığını ifade etti.

Diğer yandan, sanıkların eğitim almamış er rütbesindeki askeri personele bu konuda sorumluluk ve emir vermeleri de eleştirildi. İddianamede, yaşanan olayın sabotaj veya terör saldırısı olmadığına dair ifadeler de yer aldı. Askeri mahkeme, patlamanın ardından tutuklanan 3 sanık için, kaçma şüpheleri bulunmadığı için tahliye kararı vermişti.

 

Kurtarmaya çalışmışlar!

 

İddianamede hayatını kaybeden askerlerin son ana kadar kazayı engellemeye çalıştığını ise şu şekilde ifade ediyor:

"25 personelden 24 şehidin vücut doku parçalarının boyutları dikkate alındığında, patlamaya direkt maruz kaldıkları, şehit personelin çalışmalar devam ederken bir kazayı engellemek için istiflerin devrilmesini veya başka bir sebepten dolayı cephanelik içine yöneldikleri esnada patlamaya maruz kaldıkları kanaatine varıldı."

 

Bomba dolu kasalara çivi çakıp, tokmakla vurduk!

 

İddianameye, istifleme işleminde görev alan askerler ve yaralıların ifadeleri de girdi.

İşte o ifadeler şöyle:

Tanık Onbaşı Ali Aydoğdu: Sandıkların aynı hizada sağlam durmalarını sağlamak, sandıkları birbirleri ile irtibatlandırmak için de sandıklara tahta şeritler çivi ile çakılıyordu, erler dengesiz duran sandıklara tokmak ile vurarak sandıkları aynı hizaya getirmeye çalışıyorlardı. Tasnif işlemi esnasında deponun önünde sigara içiliyordu. Nayim Başçavuş'un elinde sigara ile dolaştığını gördüm. Binbaşı Ali Duran dahi yanımıza geldiğinde mühimmat sandıklarına yaslanıp sigara içmişti.

 

Sigara içiyorlardı

 

Yaralı mağdur Onbaşı Fethi Tuna: Tasnif işleminde görev aldım. Olay akşamı Land Rover aracın ışığı altında çalıştık. Uzman Çavuş Hüseyin Apaydın deponun dışında sigara içiyordu. Astım hastası olduğum için depo içinde çalışmadım. Patlamadan 5 dakika önce dinlenmek amacıyla deponun 30 metre aşağısındaki çukura gittim. Patlama sırasında basıncın etkisiyle bir kaç metre aşağıya savruldum.

 

Bombalar yere saçıldı

 

Yaralı mağdur Onbaşı Hasan Boncuk: Saat 14 sularında bakım merkezine götürmek üzere bir miktar mühimmat sandığını kamyona yüklediğimiz sırada 4 kişinin çok zor kaldırdığı bir sandık vardı, kamyon kasasına çarptı ve ters dönerek düştü. Etrafa bombalar saçıldı. O bombaların fünyesi takılı değildi. Bir şey olmadı. Patlamanın meydana geldiği depo çok yoğundu. Olay sırasında namaz kılmak için izin aldım ve çukura doğru gittim. Patlama sırasında basıncın etkisiyle aşağıya yuvarlandım.

 

Asker sayısı yetersizdi

 

Tanık Onbaşı İskender Dereli: Binbaşımıza, asker sayısını artırdığımızda işin daha çabuk biteceğini söyledim, bana 'Buradaki asker sayısı yeter' dedi. Dışarıya çıkarılan el bombalarını bazı arkadaşlarımız eline alıp incelediğini görmüştüm. El bombası tasnifi ile depodaki faaliyetlere ilişkin patlama öncesinde bize herhangi bir güvenlik ya da benzeri konularda emir, talimat tebliğ edilmedi.

 

Tokmakla vur, düzelir!

 

Tanık er Aydın Demirel: Olaydan bir gün önce istifleme işlemine başlamıştık. Kısa dönemler ve uzun dönemler birlikte çalışıyordu. Ancak uzun dönemlerden birkaç tanesi işi bildiği için istiflediğimiz sandıkların üzerine çıkmıştı. Akşam olunca yorulmuştuk, sandıklar da herhalde dikkatimiz dağıldığı için düzgün durmuyordu, düşecek gibiydiler, hatta sallanıyorlardı. Bu durumu Murat Astsubay'a söyledik. Fatih ve Kadir'e 'Tokmakla vur, düzelir' dedi. Fatih tokmakla vurdu, ancak yine sallanıyordu.

 

Kasaların altı kırık

 

Tanık Onbaşı Mehmet Ağırlama: Olaydan bir gün önce ben de öğlene kadar çalıştım. Taşıdığımız bazı kasaların altı kırılmıştı, sadece kartonları kalmıştı. İçinde bomba varken bu kasaları tamir etmek maksadıyla çivilerle çaktık. Üzerimizde bir acelecilik vardı.

 

 

Ölümcül 9 hata

 

Sandıklar tavana kadar istif edildi!

 

1. Aşırı iş yükü: İki gün boyunca hep aynı personel tarafından 25-40 kilogramlık mühimmat taşındı. Personel aşırı yorulurken dikkatleri azaldı.

2. Personel yorgundu: Kasım ayı başında denetleme olacağı için, işlerin yetiştirilmesi için personele yeterli ölçüde dinlenme imkânı tanınmadı.

3. Izgaralar konmadı: Sandık istifleri tavana 50 santim kadar yükseldi, 6-8 sırada bir konması gereken ızgaralar konmadı.

4. Aceleci davrandılar: İşi bir an önce bitirip, istirahata çekilmek için personel aceleci davrandı.

5. Yoğun iş temposu: Yoğun ve yorucu iş temposu, personelin işin tehlike ve hassasiyetini unutarak kanıksamasına yol açtı.

6. Aydınlatma yetersizdi: Gece koşullarında çalışılması nedeniyle deponun içinde  oluşan görüş zorluğu ile yeterli aydınlatma yapılmadı.

7. Binbaşı baskı yaptı: Binbaşı Ali Duran, 1-5 Ekim tarihindeki denetlemeye yetişmesi için personel üzerinde fiziksel ve psikolojik baskı yarattı.

8. Eğitimsiz personel: Birliğe yeni katılmış, oryantasyon eğitimleri dahi yapılmamış, mühimmat eğitimi almamış erbaşlar görevlendirildi.

9. Yönergelere uyulmadı: İstif çalışmaları plansız yapılırken ve yönergelere uygun hareket edilmedi.