Ekonomi

Çalık'a verilen 15 miyar liralık teşvik!

20 Mayıs 2010 03:00
T24 - Devletin yatırımları teşvik etmesinin önemli olduğunu ifade eden Yavuz Semerci, Başbakan'ın damadının yöneticiliğini yaptığı Çalık grubunun Ceyhan'daki yatırım için aldığı 15 milyar liralık teşvikte bir şaibe aranmaması gerektiğini belirtiyor. Sorgulanması gerekenin "bu yatırımda Çalık Grubu'nun özel olarak desteklenip desteklenmediği" olduğunu yazan Semerci, hükümetin bu konudaki soru işaretlerini yanıtlaması gerekiğini yazıyor.


Habertürk yazarlarından Yavuz Semerci'nin "Çalık’a verilen teşvik!" (20 Mayıs 2010) başlığı ile kaleme aldığı yazısı şöyle:



Çalık’a verilen teşvik!



DEVLETİN yatırımları teşvik etmesi iyi bir şeydir.

Hele hele büyük yatırımların önünü açması daha da iyidir.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye’de yatırıma gelen Ford’a SEKA arazisinin verilmesini savunurken, konunun önemini anlatmak için “Gerekirse Çankaya Köşkü’nün arazisini bile veririm” demişti.

Aş, iş ve istikrar yatırımla geliyor.

Milyonlarca işsizi olan, işgücüne katılım oranı yüzde 50’nin altında kalan, ev kadını sayısıyla dünya rekoru kıran bir ülkede, her yeni yatırıma “toplumsal değerlere saygılı olmak, bölgeler arasındaki gelir  farkının dengeleyici olmasını gözetmek, yatırımcılara fırsat eşitliği tanımış olmak” kaydıyla destek vermek, teşvik etmek hükümetlerin öncelikli görevi olmalı.

Sabah ve atv’nin de sahibi olan Çalık Grubu’nun Adana Ceyhan’da yapacağı petrokimya ve rafineri tesisi için Hazine Müsteşarlığı’ndan 14 milyar 828 milyon liralık yatırım teşvik  belgesi alması, günün önemli haberlerinden birisi.

Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nı da İtalyan kamu kuruluşu Eni ile birlikte yapmaya hazırlanan ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın yöneticiliğini yaptığı Çalık Grubu, mutlu haberi yakın zamanda aldı: Rusya, bu boru hattını destekleyeceğini ve yeterli petrolü buradan geçireceğini  açıkladı. Aslında ilginç bir süreç yaşandı. Bir özel firma, doğru proje üretti. O projenin gerçekleşmesi için birilerinin Rusya ve onun etkisindeki ülkeleri “petrol ver” diye ikna etmesi gerekiyordu. Rusya’yı ikna eden hükümet oldu.

Yine de bu boru hattının ucuna, 10 milyar dolarlık bir rafineri kurmak sadece bir Türk  müteşebbisinin kendi imkânlarıyla yapabileceği bir iş değil. Belli ki petrokimya alanında uluslararası bir ortak var. Soru şu: Teşvikten yararlanan grubun yöneticisinin Başbakan’ın
damadı olması, teşvikin kendisini şaibeli hale getirir mi? Bence getirmez. Getirmemeli.

Bu büyüklükte bir yatırım yapacak her firma devletten teşvik ister. Bu miktardaki yatırıma da her devlet her destek verir.

Nitekim geçen sene hükümet, teşvik edilecek bölgeler ve yatırımlar listesine boru hattı (transit boru hattıyla taşımacılık hizmetleri) ve petrokimya tesislerini de eklemişti. Yani geçen yıl yol açılmıştı! SSK indirimi, Kurumlar Vergisi oranının düşük tutulması, KDV muafiyeti ve diğerleri.

Bana sorarsanız bu teşvikleri sorgulamam bile; tam tersi az mı değil mi tartışmasında neden az
olduğunu anlatırım.

Ancak sorgulanması gereken  nokta, bu yatırımda Çalık Grubu’nun özel olarak desteklenip desteklenmediğidir.  Bir süre önce aynı bölgede arazi bulan ve hükümetçe pek de dost  görülmeyen bir grubun rafineri kurma isteğine olumsuz yanıt  verilmişti. Hükümetin soru işaretlerini yanıtlaması gerekir. Benim bu konuda bir yargıya varacak kadar bilgim yok. Olduğu gün yazacağıma emin olabilirsiniz.


Zengini unuttuk!


ÜLKENİN gündemi baş döndürüyor. Her yeni gelen haber bir öncekini unutturuyor. Yakın zamanda ne öğrendik? Türkiye’nin en zengini diye bildiğimiz kişi en zengin  değilmiş. Ondan daha da  zengin bir esrarengiz zengin varmış. Parasını Varlık Barışı’yla Türkiye’ye getirmiş. Piyasaları etkileyecek büyüklükte 7 milyar TL’si varmış!

Kim bu zengin? Bu para nasıl Türkiye’ye geldi? Hiçbir banka kaydı yok. Merkez Bankası bile izini bulamamış. Kayıtlarında böyle bir giriş gözükmüyor. Geldiği resmen açıklanan ama geldiğine dair kaydın bile bulunamadığı o esrarengiz zengini unuttuk. Unutmanın ötesinde araştırmıyoruz bile. Gündem değişti. Yine de bu kişiyi ortaya çıkaramayan ya da bu olayın gerçekliğini sorgulamayan basın sınıfta kalmıştır bence...