T24 - Akdeniz Üniversitesi'nde başarılı bir yüz nakli yapan doktor Prof. Dr. Ömer Özkan, "ameliyatın bu kadar başarılı geçeceğini tahmin etmiyordum" dedi. Prof. Özkan, "yüz eski sahibini andırıyor" derken, donörün ailesi de "Artık akrabayız onlarla. Bizi de artık evlatları olarak bilsinler” dedi.
Milliyet gazetesinden Miraç Zeynep Özkartal'ın "Uğur'un yüzü tahminimden güzel oldu" başlığıyla yayımlanan (23 Ocak 2012) yazısı şöyle:
Uğur’un yüzü tahminimden güzel oldu
İki gündür Türkiye’nin en çok konuşulan, en önemli adamı o. İlk yüz naklini ile iki kol ve bacak naklini aynı anda yaptı. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, henüz 41 yaşında Özkan, mesleğinin zirvesinde, kendisinin ‘tavan’ diye tarif ettiği ameliyatı yaptı. Ameliyattan sonraki ilk güne Atilla Kandır’a nakledilen bacağı alarak başladı. Onu, nakillerin başarıyla sonuçlanıp sonuçlanmadığını göreceği gergin günler bekliyor.
Şu anki ruh haliniz nasıl?
- Çok mutluyum. Ama endişeliyim de. Bir yıl boyunca da böyle olacak. Birine faydalı olmak, bir işin ilkini yapmak istiyorsunuz ama işin başarısız olma ihtimali de var. Her basamakta ayrı bir risk. Birinci gün, onuncu gün, üçüncü ay, birinci yıl.
Sizin için yüz nakli en yüksek hedef miydi?
- Bu, tavandır! En zor ameliyat denir ya... Tabii yapılamayan da ameliyatlar var, mesela kanser vakalarında. Bu yapılabilir ama fantastik bir ameliyat. Özlenen Hanım (Özkan) ile hazırlıkları yapıyorduk. Tam yüzü aldım, göz göze geldik. İkimiz de “Çok farklı bir his” dedik. Hiçbir şeye benzemiyor. Bunu ilk yapan biz olmasak çok üzülecektim.
Nakil için dört kurum onay aldı, ilk siz oldunuz. Sizin farkınız nerede?
- Diğer üç kurum bizden sonra aldı. Biz kol naklini yaptıktan sonra çıktı zaten mevzuat, yapmasak kimse ruhsat alamayacaktı. Bir yasal, bir de medikal altyapı gerekiyordu. Onun olduğunu gösterdik. Biz sadece ameliyat için bir yıldır, bu işlem için dört yıldır hazırlanıyoruz.
Nasıl bir hazırlık bu?
- Kadavra üzerinde çalışıyoruz bir kere. Sürekli literatür tarıyoruz, yurt dışındaki hastaları takip ediyoruz. Ne gibi problemler yaşayabileceğinizi kestirmeye çalışıyorsunuz. Bu fıtık ameliyatı gibi durağan bir ameliyat değil çünkü, 10 gün sonra hasta iyileşti bitti diyemezsiniz. Bakım ameliyat dün oldu, bugün basın toplantısı yapma ihtiyacı hissettim. On gün boyunca da bilgi vermek durumundayım.
Siz şimdi uyku uyumuyor musunuz?
- Bu çok önemli değil ama bayağıdır uyumuyorum. Her telefonda biraz sıkıntıya gireceğiz bir süre.
Cuma günü nasıl bir trafik yaşadınız?
- Dört adayımız vardı; donör bulunduğunda mutlaka yapabileceğimizi biliyorduk. İlk sıralarda hazırladıklarımız iki kadın hastaydı, üç ve dördüncü sıradakiler erkek hastaydı. Uğur üçüncü hastamdı. Uğur Cuma günü rutin kontrole geldi. Bir yıldır onu takip ediyoruz, yüz nakli kabul edilirliği altı aydır. Birçok testten geçti; mental, zeka, kooperasyon, uyum ve tabii ki tıbbi nedenler. Hatta altı ay içinde sizin değerlendirmenize giren bir hasta bir hatası olursa aday olmaktan da çıkabilir. Şans Uğur’a güldü.
İlk fotoğrafını gördük. Yüz nakli başarıya ulaştığında Uğur nasıl görünecek?
- Sizin gördüğünüz ödemli bir fotoğraftı, bugün daha da ödem var. 15 gün boyunca inecek. Beklediğimden çok daha güzel oldu. Belki doku şeklinden, belki başka nedenden yüz Uğur’a çok iyi uydu. Her ameliyata güzel oldu denir, ama tahminimden de güzel oldu.
‘Eski sahibini andırıyor’
- Yüz nakli denince akla ilk gelen John Travolta ve Nicholas Cage’in oynadığı “Face Off” adlı film. Filmin çekildiği 1997’de hiç yüz nakli yapılmamıştı. O tarihe kadar literatüre geçen tek nakil, 9 yaşındaki Hintli Sandeep Kaur’un saçını kaptırdığı biçerdöverde ikiye bölünen ve ailesinin bir torba içinde hastaneye taşıdığı yüzünün yerine geri yerleştirilmesi. Bir başka vericiden tam yüz nakli ise ancak 2010’da İspanya’da yapıldı.
- Ahmet Kaya’nın yüzü Uğur Acar’a nakledilmeden önce, Acar’ın yüzü tamamen, yalnızca gözleri kalınacak şekilde alındı. Eğer yeni yüzü uyum sağlamazsa, eski haline dönmesi mümkün olmayacak. Çünkü o alınan yüz, artık işlevsiz.
- Eğer işler yolunda gider ve uyum sağlarsa, yepyeni bir yüzü olacak. Mimiklerini kullanacak, sakalı çıkacak, tıraş bile olabilecek.
- Yüz nakillerinde farklı kemik yapıları nedeniyle alıcının vericiye benzemesi beklenmiyor. Ancak Uğur Acar, şu anki görüntüsüyle Ahmet Kaya’yı andırıyor. Yrd. Doç. Dr. Özlenen Özkan ameliyat bittiğinde çok şaşırdıklarını belirterek, “Özellikle ağız bölgesi çok benziyor. Belki gözleri açınca ifadesiyle farklılaşır” dedi.
- Atilla Kandır’ın vücuduna uyum sağlayamayan ve alınan bacak ise şu anda saklanıyor. Yeni bir alıcıya nakledilmesi söz konusu değil, ama bazı parçalar ve dokular kullanılacak.
- Sıra dışı bir buluşma da yaşandı dün Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin içinde. Ahmet Kaya’nın kızı Uşak’tan gelip babasından alınan yüz ve kolların yeni sahiplerinin aileleriyle tanıştı. Uğur Acar’ı görmek istedi; ama yüzü çok ödemli olduğu için cerrahlar bu görüşmeyi erteledi.
Geriye dönmek imkansız!
Hastalarınızın şu anki durumu ne?
- Yüz nakli hastamızın şu ana kadar en ufak problemi olmadı. Ama kol ve bacak nakli yaptığımız hastamızda bir dolaşım problemi yaşandı. Kollarda şu an için bir sorunumuz yok. Ancak hastaya daha fazla yük vermemek için bacağını almak zorunda kaldık.
Bacağı almanız sizi hayal kırıklığına uğrattı mı?
- Hayır uğratmadı. Biz zaten başlangıçta hastaya bacağı söylememiştik. İki kol nakli yapılacaktı. Geldiğinde böyle bir alternatif olduğunu anlattık. Kol nakli olmasaydı tek başına bacak nakli yapmazdık. Olsaydı çok sevinirdim ama biliyoruz ki kolların da, yüzün de olmama ihtimali var.
Eğer dokular uymazsa nasıl bir telafi edeceksiniz?
Kolda çok problem yok, eskisine dönmemiz kolay. Ama yüzün telafisi yok. Eskiye döndürmek hemen hemen imkansız.
B planınız ne?
- Vücudun başka yerlerinden doku nakilleri yapmak ve en erken dönemde yüz nakli için yeni bir verici bulmak. O da çok zor zaten.
Dünya Türkiye’yi konuşuyor
Türkiye’nin, dünyada ilk kez aynı anda bacak ve 2 kol nakli ile yüz nakli ameliyatını gerçekleştirmesi, dünya basınında geniş yankı buldu. Gazeteler ve televizyonlar konuşla ilglii haberlerde şu başlıkları kullandı:
- The Washington Post: Türk hastanesi dünyanın ilk üçlü uzuv ve yüz naklini gerçekleştirdi.
- CBS: Türk hastanesi üçlü uzuv naklini gerçekleştirdi.
- The Guardian: Türk hastanesi üçlü uzuv naklini gerçekleştirdi.
- The Daily Telegraph: Cerrahlar ilk üçlü uzuv naklini gerçekleştirdi.
- The Independent: İlk üçlü uzuv nakli Türkiye’de.
- The Daily Mirror: Dünyanın ilk üçlü uzuv nakli Türkiye’de.
- Arap News: Cerrahlar Türkiye’nin ilk yüz naklini gerçekleştirdi.
- Al Arabiya: Türk hastanesi üçlü uzuv nakli ve yüz naklini gerçekleştirdi.
- The Taiwan News: Türk hastanesi üçlü uzuv naklini gerçekleştirdi.
‘Artık bizi evlatları bilsinler’
Uğur Acar’ın yeni yüzünün eski sahibi Ahmet Kaya’nın ailesine seslenen ağabey Mustafa Acar, “Artık akrabayız onlarla. Bizi de artık evlatları olarak bilsinler” dedi
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Enstitüsü’nün yoğun bakımında iki hasta var iki gündür. Yalnızca aileleri ve doktorları değil, bütün ülke iyi haberlerini bekliyor.
Uğur Acar’ın yüzünün, Atilla Kandır’ın kollarının ve sağ bacağının vücutlarına uyum sağlaması için hep birlikte duacıyız. Yüzünü hiç tanımayan, eğer 40 günlükken yanmasaydı nasıl bir ifadesi olacağını bilmeyen 19 yaşındaki Uğur Acar, acaba ne düşünüyor yattığı yatakta? Nasıl görüneceğini mi? Aynaya bakacağı ilk anı mı? Yoksa yeni yüzüyle ilk fotoğrafını mı? Kendini üzerinde asker elbisesiyle talimde mi hayal ediyor, damatlığıyla düğününde mi? Onu yoğun bakım kapısında heyecanla bekleyen abisi Mustafa Acar’a göre üç hayali vardı çünkü: yeni bir yüz, askere gitmek ve evlenmek.
5 Haziran 1993’te doğdu Uğur Acar. Antalya Manavgat’ta Gebece Köyü’nde hamal Mehmet ile Güssün Acar’ın dokuz çocuğunun sonuncusu olarak... Zor bir hayata doğmuştu; köyde ne olsa, “Çolağın çocukları yapmıştır” derlerdi. Hem yoksullardı hem de korunmasız.
Onu “Türkiye’nin ilk yüz nakli yapılan hastası” unvanına taşıyan olay olduğunda 40 günlüktü henüz. Kendini bildi bileli, adını mahcup eden o felaketle hatırlandı. Annesi köydeki evlerinin önündeki ocakta yemek pişirirken, Uğur ocağın yanında beşikteydi. Anne bir dakikalığına eve girdi, alev parladı, beşikteki Uğur’un yüzünü alıp götürdü. “Tanınmaz hale” geldi gibi bir klişeye gerek yok; yüzünün, ifadesinin nasıl şekillendiğini hiç göremedi çünkü. 40 günlük bir bebeğin sureti kaldı annesinin hafızasında... O yüz hiç yetişkin olamadı.
Tedaviler, çabalar, uğraşıp didinmeler fayda etmedi. İlk zamanlar yemek bile yiyemiyor, ağzına hakim olamıyordu. Bu halde okula başladı. İyi de bir öğrenciydi. “Öğretmen olacağım” dediğini hatırlıyor ağabeyi.
Ne var ki çocuk acımasızlığı hayatını yaşanılmaz kıldı. Alaylar, gülüşmeler. Tez zamanda yıldı, 5. sınıfı bitirdiği yıl “Artık gitmeyeceğim” dedi. Uğur’un yüzünün derdine bir de sara hastalığı eklenmişti; sık sık bayılıyordu. Bu arada türlü hastalıktan üç evlat kaybetmişti; birinin daha acısı ağır gelirdi.
Uğur çalışmaya başladı. Kalabalıklarla iç içe olacağı bir meslek seçemezdi. Elektrikçilik yaptı önce. Sonra Hüseyin ağabeyinin mermer atölyesinde çalışmaya başladı. Aslında gizli saklı yaşamıyordu. Kaçmıyordu insanlardan. Ailesi zaten alışıktı görüntüsüne, tanıyanlar da bir süre sonra yadırgamaz oluyordu. Bir tek çocuklardı onu üzen. “Benden korkuyorlar” Ağabeyi Mustafa Acar, Uğur’un çektiği acıyı içine attığını söylüyor. Ama dayanamayıp dile getirdiği, ona korkuyla bakan küçük gözlerdi.
Bir gün başka bir yüzü olmasını hayal ediyordu. 14-15 yaşındayken bacağından alınan dokularla tamir edilmeye çalışıldıysa da fayda etmemişti. “Kafaya takmıştı” diye anlatıyor ağabeyi Mustafa, “O kadar uzun zamandır uğraşıyor ki."
Yeni bir yüzdü Uğur’un istediği, yepyeni bir yüz. Sonra da askere gitmek ve evlenmek. Mustafa Acar, “Sevdiği bir kız olmadı şimdiye kadar” diyor, “Ya da bize hiç söylemedi. İnşallah iyi olur bundan sonra...”
Uğur hiç korkmamışsa da bu ameliyata girmekten, Mustafa Acar “Ya vücudu nakli kabul etmezse?” diye endişeleniyor. Acar, hiç görmediği, hiçbir zaman da göremeyeceği bir kardeşi daha olduğunu düşünüyor. Uğur’un yeni yüzünün ilk sahibi Ahmet Kaya’nın kardeşi olduğunu söylüyor. Artık akrabayız onlarla. Nasıl vefat etmiş üç kardeşim varsa, Ahmet Kaya da dördüncüsü oldu. Allah ailesinden razı olsun, bizi de artık evlatları bilsinler” diyor.
Başbakan: Sizinle gurur duyuyorum
Başbakan Erdoğan, ameliyatları yapan Prof. Dr. Ömer Özkan ile Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe’yi arayarak tebrik etti. Başbakan Erdoğan’ın görüşmede, 3 yıldır Akdeniz Üniversitesi’ndeki başarıları izlediğini ifade ettiğini aktaran Kurtcephe, şunları söyledi:
“Sayın Başbakan çok güzel şeyler söyledi. 'Üst üste gelen bu başarılarla çok gururlandım' dedi. Türk milleti adına bu başarının bütün dünyanın gündemine ilk sırada oturması çok memnun etmiş. Çok mutlu olduğunu, hocamızla, ekibiyle, üniversitemizle gurur duyduklarını söyleyerek hepimizi kutladı.”