Diş çıkarmak, bebekler için sancılı bir süreç. Bir de çürükler var ki; en önemli nedenlerinden biri gece biberonla verilen ballı-pekmezli sütler. Süt dişlerini çürüten bu alışkanlık, bebeğin kalıcı dişlerini hatta konuşmasını bile etkiliyor.
Merve Tunçel’in Zaman’da yer alan haberine göre, uykudan önce veya uyku sırasında bebeğe biberonla süt vermek, annelerin kurtarıcısı. Sütün faydaları da tartışılmaz, lakin bu alışkanlık bebeklerde ciddi ağız problemlerine yol açıyor. Gece uyumadan hemen önce ve uyku sırasında biberonla içirilen süt, bebeğin dişlerinde biberon çürüğüne neden oluyor. Bu da ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu ve beslenme bozukluğuna yol açıyor. Hospitadent Diş Hastanesi Pedodonti Uzmanı Doç. Dr. Handan Över, bu dönemde tedavi edilmeyen diş bozukluklarının, ileride diş çarpıklığı, çene gelişimi bozukluğu ve genel sağlık problemlerine sebep olabileceğini söylüyor.
Biberon çürüklerinde ebeveynler nasıl olsa yerine yenileri gelecek yanılgısına düşerek tedavide gecikebiliyor Doç. Dr. Över’e göre. Sütün besleyici değerini artırmak için, biberonlara doldurulan süte bal, pekmez ya da şeker gibi tatlandırıcılar katılması da biberon çürüğünün başlıca nedenlerinden. Biberonla verilen süt, uykuya geçildikten sonra dişler üzerinde birikir. Uyku sırasında tükürük salgısı da azaldığından dişler hiçbir şekilde temizlenemez ve ağızda dişlerin üzerinde daha önceden var olan çürük yapıcı bakterilerin asidik bir ortam oluşturmasına neden olur. Bu asitler dişlerin tüm yüzeyini kaplayan mine yapısını bozarak, önce tebeşirimsi beyaz renkte lekelerin görülmesine, daha sonra da biberon çürüğü olarak tanımlanan sarı-kahverengi renkte çürüklerin oluşmasına neden olur. Süt dişlerinin en önemli görevi, çocuğun düzgün beslenmesini sağlamak. “Ayrıca konuşmanın düzgün gelişimi de süt dişlerinin varlığıyla bağlantılı. Süt dişleri, kapladıkları alanla kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı dişler için yer tutar ve yine kalıcı dişler çıkarken onlara rehberlik eder. Süt dişlerinin erken çekimiyle bu doğal yer tutuculuk fonksiyonu ne yazık ki ortadan kalkıyor.” diyor.
Üst çenede başlıyor
Biberon çürükleri önce üst çenedeki kesici dişlerin ön yüzeyinde başlıyor, sonra yayılıyor. Biberon çürüğünün oluşmasına neden olan bakterilerin zararlı etkileri süt dişlerinin yapıları gereği kısa sürede ağrı ve iltihaplanmaya neden oluyor. Bu diş enfeksiyonları çocuğun ağrı duymasına, özellikle yemek yerken huzursuzlanmasına, düzenli uyku uyumamasına neden oluyor. Bu enfeksiyon ayrıca uzun süre devam ederse zaman içerisinde süt dişlerinin altında gelişmekte olan sürekli diş tomurcuklarına da zarar verebilir. Kalıcı dişler çıktığında, bu duruma bağlı olarak renk ve şekil bozukluğu görülebilir. Özellikle üst çenedeki kesici dişlerden başlayan biberon çürüğü, bu dişlerde büyük kayıpların meydana gelmesine sebebiyet veriyor. Bu durumun çocuğun ağız sağlığının yanı sıra aynı zamanda çocuğun konuşmasında ve estetik görünümünde problem yaratıyor. Biberon çürüğü olan çocuk, hiç hazır olmadığı erken dönemde yaşına göre oldukça zor bir tedavi olan kanal tedavisi, dolgu, çekim gibi tedavilerle karşılaşabiliyor. Bu tedavilerin çoğu zaman küçük yaşlarda normal diş ünitelerinde yapılabilmesi mümkün olmadığından genel anestezi altında yapılması gerekebiliyor.
Ne yapmalı?
-Dişler, ilk çıkmaya başladıkları andan itibaren beslenme sonrasında temiz ve hafif nemli bir gazlı bez işaret parmağına sarılarak ya da parmak fırçası yardımıyla temizlenmeli.
-Bir yaşından itibaren bebeğin biberonla veya anne memesinde uyumasına izin verilmemeli.
-Bebeğin özellikle ilk yaşından itibaren düzenli olarak pedodonti (çocuk dişleri) uzmanına götürülmesi biberon çürüklerinin önlenmesi açısından önemli.
-Biberondaki süte şeker, bal, pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmek de yanlış.
-Bebeğin ara öğünlerinde mümkün olduğunca dişler üzerinde yapışıp kalan karbonhidrat ağırlıklı besinler yerine lifli besinler sebze, meyve, kuruyemiş tercih edilmeli.
-3,5-4 yaşına kadar tükürme refleksi tam gelişmediğinden diş macunsuz ya da pedodonti uzmanının önereceği diş macunları ile dişler fırçalanmalı. Diş fırçası mümkün olduğunca küçük başlı ve yumuşak kıllı olmalı ve sıklıkla yenilenmeli. Fırçalama okul dönemine kadar anne-baba kontrolünde ve onların yardımıyla yapılmalı.