Politika

Baykal: Kürtçe dilekçe verilebilmeli

CHP lideri Baykal, Kürt sorununa çözüm için parti olarak kapsamlı bir çalışma yaptıklarını açıkladı

19 Mayıs 2009 03:00
CHP lideri Deniz Baykal, Kürt sorununa çözüm için kapsamlı bir çalışma içinde olduklarını söyleyerek, bu planın ortaya çıkmaya başlayan ana hatlarını açıkladı.

Baykal’ın ifadesiyle “Türkiye’nin geleceğini birlikte kuralım” diye özetlenebilecek yaklaşım içinde devlet hizmetinden yararlanmak için anadilde dilekçe verilmesine imkân tanınmasından, genişletilmiş yayın yapma haklarına, ekonomi, sağlık ve eğitim hizmetlerinde pozitif ayırımcılığa dek pek çok açılım bulunuyor.

PKK ve DTP’nin af taleplerine de değinen Baykal, affın bir terörle mücadele yöntemi olamayacağını, ancak terörün gündemden düştüğü noktada bir toplumsal barış projesi olarak gerekli olabileceğini söyledi.


Radikal yazarı Murat Yetkin bugünkü (19 Mayıs 2009) köşesinde, önceki akşam CNN Türk'te Fikret Bila ile birlikte sunduğu Ankara Kulisi programında konuğu olan Baykal'ın açıkladığı CHP'nin Kürt sorununa çözüm önerilerini yazdı.
Yetkin'e göre Baykal, önerilerini beş başlık altında şöyle açıkladı:

Af, terör gündemden düştüğü zaman:

“Kürt sorununun çözümü için Türkiye’de af, terörle mücadelenin bir yöntemi değildir. Türkiye’de af, artık terörün gündemden düştüğü, geride kaldığı bir noktaya toplumun gelmesi halinde, bir toplumsal barış ve kardeşlik projesi olarak ortaya atılabilir ve hepimiz terörü geride bırakmış olmanın sevincini, geçmişte çatışmış, karşılıklı acılar çekmiş kesimler olarak, kucaklaşarak yeni bir kaynaşma noktası olarak gündeme getirebiliriz. Şimdi böyle bir noktada olduğumuza dair hiçbir işaret yok.

Terör bir grup insanın şahsi kararıyla durmaz. Terör, toplumun ortak tavır alışıyla ortak tutumuyla durur. PKK’nın son zamanlardaki eylemlerinin onu kitlelerin gözünde nasıl tecrit ettiğini görüyoruz. Bu açıdan gelişmelerin olumlu yönde olduğu söylenebilir.” 

Kamuda zihniyet değişikliği:

“Anadolu’nun her köşesindeki kamu görevlilerinde zihniyet değişikliğinin sağlanması gerekiyor. Bürokrasiden yargıya, askerden polise zihniyet değişikliğinin özümsenmesi konunun çözümü için önemli.
Türkiye’de yerel yönetimlerden başlayarak, kullanılan dili ayırmak anlayışında değilim. Bu demek değildir ki, meramını Türkçe olarak tam anlatamayan insanlar hizmetten yoksun bırakılır. Önemli olan insanlara hizmet vermektir. Meramını başka türlü ifade edemiyorsa, sadece Kürtçe için değil, diğer anadiller için de diyorum, o imkân tanınmalı. Mesela mahkemelerde tercümanla ifade alınabiliyor, istenirse ayrımcılığı teşvik etmeyen bir yol bulunabilir. Kişi bu durumu istismar etmek amacıyla diyelim kötü niyetle bile gelse, hizmet vermeyi reddetmemek lazım.” 

Fırsat eşitliği:

“Devletin işi herkese eşit olarak sağlık, eğitim gibi, adalet gibi hizmetleri sunmak, istihdam ortamı yaratmak. Son zamanlarda AKP uygulamalarıyla fırsat eşitliğinin ülkenin her yerinde sorun olduğunun farkındayım. Ancak Doğu ve Güneydoğu’da bu sorun özellikle hissediliyor. Oradan gelen bir çocuğun sağlık, eğitim imkânlarından eşit fırsatlarla yararlanıp sistemde yükselme imkânlarının açık olduğunu göstermek, sistemi böyle işletmek gerekiyor. Aksi halde burada yer tutamayan çocuk, gidiyor terör hiyerarşisinde, gidiyor mafya hiyerarşisinde yer tutmaya çalışıyor. (Ağırlıkla dünkü telefon konuşmasından-) Oysa geleceğin Türkiye’sini hep birlikte kurmak için, başkalarının planları uyarınca değil, kendimiz kurmak için herkese eşit fırsat vermek lazım. Türkiye’nin geleceğini birlikte kuralım. Bunun için gerekiyorsa pozitif ayrımcılık yapabiliriz. Bu konuda getirilecek önerilerin de ayrıştırmaya değil, kaynaştırmaya yönelik olması lazım.” 

Kimliğini geliştirme imkânları:

“Kimlik herkesin şerefidir. Kimliği sahiplenme, geliştirme, gelecek kuşaklara aktarma, yararlanma konusunda şu anda var olanların ötesinde olanaklar sağlamanın gerekli olduğuna inanıyorum. Anadilde, Kürtçe yayın yapılmasına karşı değilim. Devlet imkânlarıyla TRT aracılığıyla yapılan Kürtçe yayının uygun olmadığını düşünüyorum. Özel yayın şirketleri aracılığıyla RTÜK düzeninde bölgede serbestçe yayın yapma imkânı sağlanmasını doğru buluyorum. Kürtçe eğitim konusunda da özel kurslar, enstitüler açılabilir, ancak onun ötesinde, ‘Tatmin etmek için ne verilebilir?’ yaklaşımıyla hareket edilmemeli.” 

Ayrı ekonomik politika:

“Kriz ülkenin her yanını etkiliyor. Ancak bölgede kalkınma ve istihdam sorunu var. Bu konuda da bölgeye özel kalkınma ve istihdam paketleri hazırlamak, pozitif ayırımcılığa gitme yolu düşünülebilir. Diğer alanlar için de söylüyorum: Pozitif ayırımcılık yapalım, ama sen yap kardeşim, uygulamasını sen yap.”

Zaman lehimize çalışıyor


Baykal'ın, Kürt sorunu ve çözümüne yönelik diğer tespitleri de şöyle:

* Zaman Türkiye’de bütünleştirici güçlerin lehine çalışıyor. Zihniyet sevindirici şekilde değişmeye başladı. Biz benzeri şeyleri 20 yıl önceki Güneydoğu raporumuzda da söylemiştik. Şimdi askeri de sivili de aynı bütünleştirici noktaya geliyor.

* İşte Şeyh Sait’in torunu Abdülmelik Fırat da söylemiş Türkiye’de 5 milyon Türk-Kürt çift var, nasıl ayıralım diye. Türkiye’nin batısında doğusundan fazla Kürt kökenli vatandaşımız yaşıyor. Türk toplumunun çoğu asimile olmadan entegre olmuşsa, bu sorun ülke bütününe ilişkin olmaktan çıkıyor demektir. DTP, batıda kendisine oy vermeyen insanları da mı temsil ediyor? Bunu söylemek mümkün mü?

* Artık 19’uncu yüzyılda değiliz. 1820’de miyiz? Mora İsyanı mı çıkaracaksın? Bitti bu hikâyeler.
Biz gözümüzü dikmişiz Avrupa’ya bakıyoruz. Birilerinin Ortadoğu için hazırladığı bölünmüş haritalarla mı uğraşacağız. Hayır, geleceğiz Türkiye’sini birlikte kuracağız. Geleceğin Türkiye’sini birlikte kurmamız lazım.