Dünya

Basma Kodmani: Mübarek sonrasını ordu şekillendirecek

Basma Kodmani, Mısır'da halkın protestolarını kaleme aldığı yazısında, Mübarek'in ayrılmasından sonraki dönemi ordunun şekillendireceğini söyledi.

02 Şubat 2011 02:00

T24 - Arap Reform Girişimi Direktörü Basma Kodmani, Mısır'da halkın protestolarını kaleme aldığı yazısında, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in ayrılmasından sonraki dönemi ordunun şekillendireceğini söyledi.

Radikal gazetesinde "Mübarek sonrası dönemi ordu şekillendirecek" başlığıyla yayımlanan (2 Şubat 2011) yazı şöyle:


Mübarek sonrası dönemi ordu şekillendirecek

Son birkaç yıldır Mübarek'in hastalığı sonucunda daha fazla sorumluluk alan ordunun, Mısır'da ayaklanan halkla ve ülkenin iç durumuyla nasıl başa çıkacağı merak konusu.

Bütün işaretler, Mısır’ın devrimci bir süreci başlatmış olduğunu gösteriyor. Şiddetli sokak gösterileri, Kahire’de yeni bir şey değil. Mısırlılar, her on yılda bir sokaklara dökülüp devlet desteklerinde kesintileri veya düşük maaşları protesto etmiştir. En son büyük isyan, 1986’da güvenlik güçlerinin en alt kademesinde gerçekleşmiş, askerlik hizmetinin uzatılması protesto edilmişti. Fakat bu yeni intifada farklı. Ayaklanmalar, Mısır toplumunun uzun zamandır beklediği kıvılcımı çakmış durumda.

Denklemi güvenlik güçlerinin tutumu değiştiriyor. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in liderliğindeki Mısır devleti büyük ve güçlü. Mevcut şekliyle devamlılığı itiraz kabul etmez görünürken, Mısırlıların yaşadığı hayatın her alanına nüfuz eden bir devletti bu. Her şey devletten geliyor ve her şey tekrar ona dönüyordu. Bu yapının omurgasıysa güvenlik aygıtıydı; Tunus’tan daha karmaşık bir ‘güvenliktokrasi’, fakat nihayetinde ondan ibaretti. Diğer yapıların içi boştu, ancak Mübarek’in sırtını dayadığı kurumlar gayet zindeydi.


Halka mukayyet olmak

Son birkaç güne dek, en küçük gösteriler için bile seferber edilen sayısız ajan, rejimin yenilmez olduğu izlenimi veriyordu. Ancak bu ajan ordusu büyüdükçe, bileşimi de o kadar kırılgan hale geliyordu. Halihazırda Mısır’da en az sekiz farklı güvenlik birimi var; buna ordu da dahil, kirli oyunlar için beslenen haydut gruplarının sayısıysa meçhul. Fakat göstericiler karşısında sokaklardan aniden kaybolmaları halkı şaşırttı.

Ordu, en son 1973’te savaştı. O zamandan beri, sektörün geri kalanıyla birlikte, tek bir vazifeye adanmış durumda: Halka mukayyet olmak. Gerçekten de ordu, son 50 yılda üç toplumsal isyanı bastırdı. Düzeni korumak açısından önemiyse, iki soruyu gündeme getiriyor: Generaller, geçen cuma kendilerinden müdahale etmelerini istemesinin ardından Mübarek’ten ne gibi bir bedel kopardı? Ve hâlâ onun safındalar mı?

Mısır ordusunun girift bir ekonomik portföyü ve bu nedenle de statükonun devamından çıkarı var. Ayrıca kendisini Mısır devletinin çıkarlarının koruyucusu olarak da görüyor. Şu an devletin çıkarlarının nasıl korunacağı konusunda yeni bir vizyon geliştiriyor olabilir ve gelecek planında Mübarek’e yer olmayabilir.

Öte yandan reform hareketi, rejimin elinde aşamalı bir reform sürecine girmek yönünde her tür imkân olduğunu biliyor. Eylemciler de dahil, Mısırlıların büyük çoğunluğu, değişimin liderlerinin rızasıyla geleceğini umut ederken, toplumsal istikrarı korumaya da istekli. Fakat hükümet bir yandan kontrolün elinde olmadığını, diğer yandan iktidarı bırakmaya niyetli olmadığını açığa vurdu. Bu da kısmen sokaklarda doldurulan bir iktidar boşluğu yaratıyor.


Baradey’in katalizörlüğü

Gelinen noktada önemli olan, ordunun durumu nasıl ele alacağı. Bugüne kadar dört-beş güvenlik şefinden müteşekkil küçük bir grup, başkanın etrafında bir iç çekirdek oluşturuyor. Resmi olarak Mübarek’in komutası altındalar, fakat son birkaç yıldır başkanın hastalığı ve sıklaşan yokluğu neticesinde giderek daha fazla sorumluluk alıyorlar. Mübarek, artık onlara baskın çıkacak konumda değil.

Ayaklanmalar oyunun kurallarını değiştirdi. ‘Derin devletin’ üyelerine, rejime çekidüzen verme vaktinin geldiği işaretini çaktı. Bu adamların güvenilirliği, düzenli bir geçişe bağlı. Fakat sokaklardaki öfke, Mısır’ın istikameti konusunda soru işaretleri doğurduğunda, bu işaretleri okumak için gözlerini ABD’ye çevirdiler.

Bu nedenle de Washington’ın Mübarek’i gözden çıkardığına dair işaretler dikkatle takip edilecek. Mısır’ın seçkinleri ve halkı, Washington’ın ülkenin iç işlerinde oynadığı ağırlıklı role içerliyor ve ABD’nin kararlarını etkilemesini istemiyor. Fakat isyancılar Amerika’dan gelen açıklamaların siyasi taleplerini meşrulaştırmasını memnuniyetle karşılayacaktır.

Bununla birlikte protestocular, bir alternatif değil. Alternatif Nobel ödüllü muhalefet lideri Muhammed El Baradey, yandaşlarıyla eşgüdümlü bir gruplar koalisyonundan gelebilir. Birçokları Baradey’in bugüne kadar fazla temkinli davrandığı kanaatinde, fakat Baradey kamuoyu önündeki çıkışlarıyla değişimin katalizörü haline geldi. Devrimden doğan lider, o olabilir pekâlâ. Ancak ilk önce seçkinlerin hamlede bulunması gerek. Cuma günü Mübarek, ülkeyi istikrarsızlaştırmaya niyetli karanlık güçlerden dem vurdu. Mısır’ı Kahire varoşlarının lümpen proleteryasıyla Müslüman Kardeşler’in korku verici bileşiminden ancak kendi rejiminin koruyabileceğini iddia etti.


‘Hazırlıksız’ Kardeşler

Kahire ve Washington’daki liderler, İslamcıların iktidarı almasından endişeli. Ancak görünen o ki, Müslüman Kardeşler de isyana en az hükümet ve muhalefet kadar hazırlıksız yakalandı; liderleri Mısır’ın yeni siyasetini okumakta yavaş davranıyor. Ülkenin dört bir yanında filizlenen toplumsal hareketlerin gerisine düşmek istemiyorlar ve şu an strateji konusunda bölünmüş durumdalar. Genç üyeler de hareketin yaşlanan liderlerinden rahatsız; onlara göre bu liderler, tam da devirmek istedikleri rejimin bir kopyası. Zayıflamış, bölünmüş bir Müslüman Kardeşler, Mısır’ın geleceği açısından vahim bir tehdit anlamına gelmemeli.

Şimdi Mısırlılar, bir demokratik geçiş sürecinin ilan edilmesini bekliyor; zira bu, Müslüman Kardeşler’in ilerlemesini engellemek için askeri yönetime başvurmak zorunda kalınması şeklinde ifade edilebilecek siyasi bilmeceyi çözecektir. ‘Sokağın’ sesinin, müesses nizamın önceden hazırlanmış bir senaryoyu başarıyla sahneye koymasını önleyecek kadar güçlü olup olmadığını henüz bilmiyorlar. Fakat tek bir şeyi kesinlikle bilecekler: Mübarek sonrası dönemin artık başladığını.