Gündem

'Başbakan'a bakınca sadece para görüyorum'

Soner Yalçın, 'Kayıp Sicil, Erdoğan’ın Çalınan Dosyası'nda isimli yeni kitabında Başbakan Erdoğan'ın, aile üyelerinin ve çevresindekilerin malvarlıklarındaki artış geniş biçimde anlatılıyor

12 Temmuz 2014 22:47

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminden Başbakanlığı sürecine kadar geçen sürede aile üyeleri ve çevresindeki isimlerin malvarlıklarındaki artış Soner Yalçın’ın yeni kitabı “Kayıp Sicil, Erdoğan’ın Çalınan Dosyası”nda geniş biçimde anlatılıyor.

Soner Yalçın, son kitabı hakkında Birgün gazetesinden Can Uğur'un konuştu. İşte o söyleşi:

 

Kitabın başından itibaren bugün Erdoğan’ın yanında duran isimlerin yolsuzluk vb operasyonlarda sürekli isimlerinin geçtiği görülüyor. Bugün AKP içerisindeki ‘organik’ hal suç ortaklığından mı kaynaklanıyor?

AKP özünde Müslüman Kardeşler örgütüdür. Hasan el Benna’dan bugüne talepleri aynıdır; günlük yaşamı dinin/şeriatın belirlemesi koşuluyla emperyalizme boyun eğmek. Yani dış politika tam bağımlılık ve içpazarı küresel sermayeye sonuna açmak. Düşmanlar ise zaten ortaktı; tam bağımsızlıkçı ulusalcı -devrimci hareketler. Bu nedenle emperyalistler tarafından sol’a karşı dalgakıran olarak kullanıldılar. Küresel sermaye bunlara Ortaçağ’ı verdi; bunlar ise karşılığında insanoğlunun tüm kazanımlarını. Biliyoruz ki, ortaçağ aklın çöküşüdür; bayalığın-yetersizliğin-değersizliğin iktidar olmasıdır.

1980’lerden itibaren neoliberalist dalga bu İslamcı harekette bir büyük kırılma daha yaşattı; amaç dinsel yaşamla birlikte daha da tüketmek, daha zengin olmak yani “paraya tapar” hale gelmekti. Tüketici olmak zorundaydılar. Oldular.
Ve “bir lokma bir hırka” diyenler bunun gerekçesini şöyle hazırladı; “parasız siyaset yapılmıyor; iktidara gelmek/iktidarda kalmak için paraya ihtiyacımız var.”

Para hiç yetmedi, daha çok, daha çok paraya ihtiyaç duydular! Para bağımlılığı hızla düzenin nimetlerine entegre olmalarına sebep oldu. İktidar lekelidir zaten ve bunlar daha da pisliğe battı. Türkiye’de 17 Aralık ve 25 Aralık 2013 Operasyonları’yla ortaya çıkan gerçekler, Türkiye’deki siyasal İslam adına silinemeyecek bir utanç oldu. Bugün göreceli sandık başarısı bunun üzerini kapatmış görünse de, sonsuzluğun avukatı tarih bunu unutmaz.

 

'Erdoğan'ın aşil topuğu para'

 

Erdoğan’ın AKP’nin kuruluş toplantısındaki ‘Sadece Genel Başkan yetmez hepimiz mal beyanında bulunacağız’ sözlerine rağmen Erdoğan’ın mal beyanı sürekli tartışma konusu. Neden?

Erdoğan’ın “aşil topuğu”/en hassas yeri; para! “Gömlek” değiştirmesinin nedeni buydu; siyaset yapmasının amacı buydu. Yaşanılan kültürel hegemonyanın dışına çıkamayan; sınıf atlamayı hayatının merkezine koyan nefsi aç bir İslamcı politikacı tipi.. Rilke’nin söylediğini hayata geçiren siyasetçi; “insanın bir tanrı’sı olsun da onu kullanmasın!”

Para, Erdoğan için büyük güç ve parasına dokunulsun hiç istemiyor. Bunu kişilik meselesi haline dönüştürüyor! Kitapta yazdım; sürekli “Benim şu kadar param var; benim bindiğim otomobil Mercedes” diyen biri. ve bu nedenle hakkında eksik mal bildiriminden dava açılınca bunu “ötekileştirme” meselesi olarak algılıyor! Rol yapmıyor, gerçekten öyle hissediyor. Erdoğan’ın kafasında onu yok etmek isteyen yığınla düşman var! Ona göre para saygınlığın sembolü! Parasını alarak saygınlığını yok etmek istiyorlar! Ve maalesef yalanına gün geliyor inanıyor! Evet, şizofrenik/ikili bir hayat yaşıyor; ne göründüğü gibi ne de olduğu gibi.

Erdoğan’ın Albayraklar ile olan ilişkisini nasıl yorumluyorsunuz? Özellikle belediye başkanlığı döneminde neredeyse her yerde varlar. Bundan bahsedebilir misiniz?

Bu bir ortaklık. Erdoğan biraz önce söylediğim gerekçeyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde kendi sermayesini yaratmak için kolları sıvadı. Sosyal demokratların İstanbul’daki İSKİ skandalı bunların yaptıkları ve yargılandıkları davalar karşısında masum kalır! İnsan hafızası unutuyor; o dava dosyaları üzerinde aylarca çalıştım; Erdoğan’ın kitapta kaç kez “sanık Erdoğan” diye geçtiğini bir sayar mısınız; şaşıracaksınız!

Asıl şaşkınlık böyle birinin politik merdiven basamaklarını nasıl hızlı çıktığıdır. Bakınız, rahmetli Erbakan, Erdoğan’ın kim olduğunu ve ne yapmak istediğini 1990’lı yıllar başında keşfediyor ama önüne bir türlü geçemiyor. Belediye Başkanlığı döneminde başta ABD ve İngiliz olmak üzere diplomatlar İstanbul Belediye Başkanlığı’nı yol ediyorlar; niye? Prof. Nurettin Sözen’e niye gelmiyorlardı? Erdoğan’ı hep koruyan “gizli el” var ve bu ilişkiler ağı Belediye Başkanlığı döneminde de başlamıyor; İran İslam Devrimi sempatizanı kimi Akıncılar’ın faili meçhul cinayetlere kurban giderken, Suudi Arabistan’tan gelen paralarla çıkan dergilerde Erdoğan “gençliğin yeni lideri” diye kapak yapılıyordu.

Türkiye’deki İslamcı hareket içindeki anti-emperyalist anti-kapitalist gençlerin nasıl yok edilip, İslamcı gençlerin şeyhlerin eteklerine çekilip sınıfsal mücadeleyi nasıl tek mezhebe indirgendiğini ayrıntılı kaleme aldım. Para tüm bu ilişkilerin çimentosu oldu.

 

Ben Başbakan'a bakınca sadece para görüyorum

 

Bir de Mustafa Albayrak’ın Erdoğan’ı ifadede ele verişi var. Bir şekilde affediyor Erdoğan. Sizce neden?

Erdoğan’ın affetmesinin önemi yok; onca ifadeye, belgeye rağmen sihirli bir gücün Erdoğan’ın yargının elinden nasıl koruduğu üzerinde durmamız gerekmiyor mu? Erdoğan affeder çünkü ortaklık sürüyor. Ya yargı? Erdoğan daha milletvekili olmadan önce “dokunulmazlık” zırhını giyiyor. Yasa gereği ne kurucu olabiliyor ne de genel başkan. Ama hiçbir siyasi unvanı yokken Beyaz Saray’a kabul ediliyor ve Başkan oğul Bush ile görüşüyor! 13 AB ülkesini geziyor, üst düzeyde ağırlanıyor. Şeytani bir hilekarlıkta Erdoğan’ı halkın önüne kimlerin çıkardığı belli değil mi? Yeni bir devlet yeni bir ideoloji için Erdoğan “seçilmiş kişi” yapıldı. Ya da “hizmete sokuldu” demeliyim. Sonra sandıktan çıkarılması kolay oldu. Mustafa Albayrak bu büyük projede önemsiz biridir. Türkiye’de adalet olsaydı ancak o zaman önemli biri olurdu.

 

Yiğit-cesur çocuklarımızı öldürmelerinin nedeni Taksim Gezi Parkı’na AVM yapmak istemesi değil mi?

 

İSEGEV diye bir vakıf var TÜRGEV’in öncülü. Eğitim konusunda da oldukça ‘tecrübeliler’. Buradaki devamlılığı neye bağlıyorsunuz?

“Arka Bahçe” yaratmanın aracısı İslami vakıflardır. Erdoğanlar özellikle son yıllarda Putin’in gençlik örgütü “Nashi” gibi bir gençlik örgütlenmesi yapmak istedi. Yurtlar, okullar bunun için fırsattı. El attılar.

Bir başka nedeni ise, para toplama aracıdır. Cemaat gibi “hizmet” adı altında tüm Türkiye’den milyon dolarlar toplayıp bunu başka amaçlara için kullanırsınız. Yani işin içinde yine para var. Para için her yol mubah. Ben Erdoğan’a bakınca sadece para görüyorum! Baksanıza yiğit-cesur çocuklarımızı öldürmelerinin nedeni Taksim Gezi Parkı’na AVM yapmak istemesi değil mi? Ne yaparlarsa yapsınlar ne kurarlarsa kursunlar gerçek şudur: Berkin eve alınacak ekmeğin simgesidir. Bilal ise, evden çıkarılan paraların simgesidir. Erdoğanlar yeni Bilaller oluşturmak için bu vakıfları kurdular. Biz ise Berkin gibi sokakta uçurtma uçurtmaya devam edeceğiz. Zavallı Bilallere de asıl zenginliğin ne olduğunu göstereceğiz, öğreteceğiz.

Bir de yolsuzluk iddialarında Erdoğan’ın soruşturmasının önüne sürekli geçen isimler var Hüseyin Karakullukçu gibi. Bunlar da ‘başarı basamaklarını’ hızlı biçimde tırmandı. Ya da böyle mi?

Omerta, mafyanın suskunluk yasası. 17-25 Aralık Operasyonları’nda gördük; Erdoğan’ın bir “örgütü” pardon “havuzu” var! Bu çelik çekirdek kadro içinde yer almanın birinci koşulu, omerta! Buna uyarsan paraya para demezsin, makamdan makam beğenirsin. Erdoğan’la yolu davalarda-soruşturmalarda kesişip, Erdoğan lehine karar verenlerin başına talip kuşu kondu; kitapta ayrıntılı yazdım burada girmeyeyim. Bir de... Buna uymadığın an; hak-hukuk arıyorsan, yaptığını onaylamıyorsan yani biat etmiyorsan kim olursan ol boynun koparılıyor; İdris Naim Şahin gibi. Turhan Çömez gibi...Cemaat’e bugün kin duymasının nedeni de omerta’dır.
Erdoğan için kıstas bellidir; bizden olmayan bize karşıdır.