Gündem

Barlas: Şiir okudu diye hapse atılan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduğu dönemde gazeteciler cezaevinde

"Bu bir tarih tekrarı değil midir?"

28 Ağustos 2018 15:19

Sabah yazarı Mehmet Barlas, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın bir şiir okuması sebebiyle hapse atıldığını söylerken "Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğu bu dönemde cezaevlerinde düşünce suçlularının, gazetecilerin bulunması da bir tarihi tekrar değil midir?" diye sordu. Mehmet Akif’in "Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi” dizelerini hatırlatan Barlas, “Yani Mehmet Akif'in dizeleri evrensel ve zaman ötesi bir gerçeği ifade ediyor” diye yazdı.

Barlas'ın bugün (28 Ağustos Salı) Sabah'ta "Çok şey değişiyor ama hiç değişmeyenler de var" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

İnsanlığın "Tarih" adını verdiği bitmez tükenmez öyküler antolojisinin en doğru yorumu Mehmet Akif Ersoy'un dizelerindedir...
"Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi"

Napolyon'dan Hitler'e
Tarihi tekrar edenlere dünya çapında en iyi örnek Hitler değil midir?
Napolyon İngiltere dışında tüm Avrupa'ya diz çöktürdükten sonra bir de Rusya'ya sefer açmasaydı, hayatının sona ermesini St.
Helen adasında sürgündeyken bekler miydi?
Hitler de Napolyon'la aynı konumdayken Sovyetler Birliği'ne dönük olarak Barbarossa Operasyonu'nu başlatmasaydı, yolun sonunda Berlin'deki sığınağında intihar mı ederdi?

Darbecilik geleneği
Bizim iç siyasetimizde de Osmanlı'dan Cumhuriyet'e aktarılmış tekrarlar yok mudur? Yeniçeri Ocağı'ndan İttihatçılık'a oradan da Cumhuriyet'inKemalistlerine aktarılan darbecilik, sonunda FETÖ'cülüğe kadar dayanmadı mı? Ve kendini "Derin Devlet"in değişmez iktidarı olarak gören CHP, sonunda kronik muhalefet rolüne mahkûm olmadı mı?

Menderes ve idam
Tarihten de yaşananlardan da ders almamak veya yaşananları doğru tahliledememeye örnekler de o kadar çok ki... 2010'da sayın okurum Cahit Aksoy'un gönderdiği mektubu hâlâ saklarım. Şöyle demişti mektubunda...
"- ...1951-1960 arasında Adnan Menderes 43 kişinin idam kararına imza attı ve hepsi idam edildi. İdamların en dramatik olanı ise, 14 Nisan 1955'te casusluk suçundan idam edilen Hayati Karaşahin'di. İnfazı, Ankara Samanpazarı'nda halka açık olarak yapıldı. Suçu neydi? Rusya için casusluk yapmak."

Deliler de asılır mı?
Hayati Karaşahin'in idam edildiği dönemde Ankara'da lise öğrencisiydim.
Hayati Karaşahin yarı meczup bir kişiydi.
Ankara'daki Sovyet Büyükelçiliği'nin bahçesine okullarda her öğrencide bulunan Faik Sabri'nin "Ortaokul Atlas"ını atarken yakalanmış ve sonunda idama mahkûm edilmişti. Karaşahin'in idamını onaylayan Yargıtay dairesinin başkanı olan yüksek yargıç babamın arkadaşıydı.
Ona "Akıl hastaları da de idam edilir mi" diye sorduğumda, "Burada her şeyolur" diye cevap vermişti.

Öcalan ve idam cezası
Sayın Aksoy'un mektubundan sonra "Rahmetli Adnan Menderes başınagelenleri yaşadıktan ve idam edildikten sonra hayata dönebilseydi, acaba idam cezası hakkında nasıl bir tavır alırdı" diye düşünmüştüm.
Ve idam cezasının kalkmasını Abdullah Öcalan'a borçlu olduğumuzu düşünerek gülümsemiştim.

Ve bugün
Bir şiir okudu diye hapse atılan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğubu dönemde cezaevlerinde düşünce suçlularının, gazetecilerin bulunması dabir tarihi tekrar değil midir? Yani Mehmet Akif'in dizeleri evrensel ve zaman ötesi bir gerçeği ifade ediyor.