Gündem

'Balyoz'da Kral TV'nin mesaj sistemi kullanılacakmış

Askeri bilirkişinin ‘Balyoz’ değerlendirmesi: Eylemi başlatma vasıtası olarak “Radyo” ve “Kral TV mesaj bant sistemi”nin kullanılması planlanmış.

03 Mart 2010 02:00
T24 - Askeri bilirkişinin ‘Balyoz’ değerlendirmesi: Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrine muhalif olarak hazırlanmış. Eylemi başlatma vasıtası olarak “Radyo” ve “Kral TV mesaj bant sistemi”nin kullanılması planlanmıştır.


1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca görevlendirilen bilirkişinin hazırladığı “Balyoz Planı”na ilişkin rapora göre, plan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan (KKK) gizlendi ve KKK’lığının emrine muhalif olarak hazırlandı. “İncelenen dokümanların gerçek olduğu varsayımına dayanılarak hazırlandığı” belirtilen rapora göre, eylemleri başlatmada esas muhabere vasıtası olarak ‘radyo’ ve  Kral TV mesaj bant sisteminin kullanılması planlandı.

Taraf gazetesinin haberiyle Türkiye gündemine oturan “Balyoz Planı”na ilişkin olarak 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcısı Hâkim Albay Bülent Münger’in talimatı doğrultusunda Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda “Balyoz Planı”na ilişkin çarpıcı bilgilere yer verildi. “İncelenen 3 DVD ve 1 CD’deki dokümanların gerçek olduğu’ varsayımına dayanılarak hazırlandığı” belirtilen 32 sayfalık raporun başlangıcında, senaryo ve jenerik senaryonun tanımı yapıldı. Ardından 1. Ordu Komutanlığı’nın 05-07 Mart 2003 tarihinde yaptığı 26’sı general 147 subayın katıldığı plan semineri hakkında genel bilgiler verildi. Rapora göre süreç şöyle işledi:


İç tehdide yönelik tedbirler

Seminerde asıl görüşülecek olan Egemen Harekât Planı, 1. Ordu Komutanlığı tarafından Yunanistan’a karşı Trakya bölgesinde düzenlenecek bir harekâtta kullanılmak üzere hazırlandı. Ancak 1. Ordu Plan Semineri’nde Egemen Harekât Planı’nın iç tehdite yönelik olarak güncellenmesi gerektiği değerlendirmesi yapıldı.

Bunun üzerine plan semineri, “öncelikle iç tehdide yönelik tedbirler alınmadan dış tehdite yönelik başarı kazanılamayacağı” ana fikri üzerine bina edildi.


Komutan emretti

Bu çerçevede 1. Ordu Komutanlığı tarafından “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo” (OEYTS) hazırlandı. Bu senaryo, gerçek yer, zaman ve kişi kullanarak ve somut verilere dayanarak yapıldı. 1. Ordu Komutanı, ast birliklerin OEYTS’ye dayanarak hazırladığı alternatif planlarda muhakkak somut veriler kullanmasını emretti.

12 Aralık 2002 tarihinde OEYTS’nin plan tatkikatlarında kullanılacağı Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na (KKK) bildirildi. Ancak KKK, OEYTS’nin plan seminerinde kullanılmamasını, belirlenecek bir tarihte yapılacak başka bir plan çalışmasında kullanılmasını emretti. Buna rağmen OEYTS’nin plan seminerinde kullanılacağı KKK’dan gizlendi, KKK’nın emrine muhalif olarak hazırlanan bu uygulama 05-07 Mart tarihlerinde icra edildi. Seminer sonrasında da seminerli ilgili bilgilerin ve takdimlerin MEBS Başkanlığı tarafından bilgisayarlardan silinmesi emredildi.


Siyasilerin fotoğrafı kullanıldı

Alternatif Harekât Planı’nın görüşülmesi sırasında yapılan takdimlerde, düşman durumunun arzı esnasında bazı siyasetçilerin fotoğrafı kullanıldı ve seminer ses kayıtlarında da silahlı kuvvetlerin yetki alanı dışına çıkan konuşmalara rastlandı. “Alternatif Harekât Planı’nın ‘Balyoz Güvenlik Harekât Planı’nın sınırlı detayı içerecek şekilde dolaylı olarak denenmesi için kullanılmış olabileceği” tespiti yapıldı.
 

“Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı”

Askeri bilirkişi, Balyoz Güvenlik Harekâtı Planı’nı inceledikten sonra da şu tespitleri yaptı:

2003 yılında icra edilen plan seminerinden önce 2002 yılının Aralık ayında  sınırlı sayıda birlik ve personelin bilgisi dahilinde Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” adında ayrı  bir plan hazırlandı.

Balyoz Güvenlik Harekât Planı’na gerekçe olarak da,  “28 Şubat sürecinde kazanımlardan istifade edilememesi ve 2002 seçimlerinde AKP’nin tek   parti olarak iktidara gelmesiyle beraber ülkede hızlı bir zemin kayması yaşanması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laiklik karşıtı ve irticaı unsunların etkisine girmeye başladığı ve bu nedenle Balyoz Komutanlığı’nın İç Hizmet Kanunu’nun kendisine verdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama ve koruma görevi” gösterildi.

Plana göre harekât İstanbul’dan sevk ve idare edilecek. Daha önce belirlenen cansız posta kutuları kullanılmaya devam edilecek, eylem grupları tarafından  daha önce belirlenmiş gizli haberleşme usullerin kullanılacak, eylemi başlatmada esas muhabere vasıtası olarak radyo, yedek muhabere vasıtası olarak da Kral TV mesaj bant sistemi kullanılacaktı.

İnceleme bölümünün sonunda ‘Darbe için elverişli koşullar oluşturmak maksadıyla’ Çarşaf, Sakal,  Oraj ve Suga harekât planları hazırlandı. Ancak anılan bu planlar 1. Ordu Komutanlığı Plan Semineri’nde yer almadı.


‘Belgeler uzun döneme yayılarak kaçırılmış olabilir’

Bilirkişinin raporun sonuç bölümünde yaptığı tespitlerden bazıları şöyle:

-  “OEYTS’nun Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından ‘Balyoz Güvenlik Planı’ adıyla hazırlanmış bir harekat planına ait olduğu ve bu planın ise basında yer alan ‘Balyoz Darbe Planı’na benzediği,

-  Görüşülen alternatif harekat planlarının Egemen Harekat Planı’yla ilgili olabileceği gibi seminerde yapılan bir takdimde bazı siyasetçilerin fotoğraflarının kullanılması ve Silahlı Kuvvetler’in yetki alanı dışına çıkan konuşmalara rastlanılması nedeniyle seminerde Balyoz Güvenlik Harekât Planı’nın ifşa olmayacak bir seviyede görüşülmüş olabileceği,

-  Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından hazırlandığı anlaşılan Balyoz Güvenlik Harekât Planı’nın ise sıkıyönetim uygulama esaslarının ötesinde tedbirleri ve faaliyetleri içeren bir plan olduğu ve hükümeti devirip devlet idaresine el koymayı öngören bir plan olduğu,

-  Ast birliklerin alternatif harekat planlarına ait çalışmalara daha fazla ağırlık vermeleri nedeniyle kolordu plan tatbikatlarının ve ordu plan seminerinin başlangıçta konulan maksatlardan uzaklaştığı, nitekim seminer uygulama emri ile seminer sonuç raporunda yazılan maksatların bile tamamen farklı olduğu,

-  Evrak ve bilgi güvenliği kapsamında yazılı olarak yeterli tedbir alınmasına rağmen uygulamada aksaklıkların yaşandığının açık olduğu ve karargah dışına çıkarılan belgelerin bütünlük arz etmesi nedeniyle belgelerin başlangıçtan itibaren bilinçli ve uzun döneme yayılarak kaçırılmış olabileceği tespit edilmiştir.”