MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Suruç’ta ölen 32 kişiye yas tutanlar Okan Acar, Feyyaz Yumuşak, Tansu Aydın, Müsellim Ünal, Mehmet Yalçın Nane için acaba ne hissetmişlerdir? İstanbul Gazi Mahallesi’nde etek giyip maske takarak ellerine aldıkları uzun namlulu silahlarla gezenler sokak defilesine mi çıkmışlardı?" diye yazdı.
Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
'Açılım, çözüm diye mangalda kül bırakmıyorlardı'
“Eminim vicdanına susturucu takmamış, ahlakına maske geçirmemiş hiçbir vatan evladı bugünkü ülke manzarasından huzur ve mutluluk duymuyordur. Her gün bir fecaat, her gün bir felaket ve fenalık önümüzü kesiyor Şiddet ve ölüm etrafımızda sanki saltanat kurmuş, dokunulmazlık kazanmış! Açılım diyorlardı çözüm diye mangalda kül bırakmıyorlardı; açıla açıla, çöze çöze Türkiye’nin tüm emniyet ve güvenlik kapılarını indirdiler! Analar ağlamayacaktı, iddiaları buydu. Bayrağa sarılı tabutlar gelmeyecekti, beyanatları böyleydi. Ama Türkiye tabuta girdi, haberleri yok.
İç Güvenlik Yasasıyla hiçbir terör zanlısı huzur cellatlığı yapamayacak, maske takıp provokasyona yeltenemeyecekti. Tamam da sonuç ne oldu? İstanbul Gazi Mahallesi’nde etek giyip maske takarak ellerine aldıkları uzun namlulu silahlarla gezenler sokak defilesine mi çıkmışlardı? Ceylanpınar’da kar maskesiyle girdikleri evde iki polisimizi uyurken ensesinden vuran kahpelere bu cüreti kimler vermişti?
'Suruç'ta ölen 32 kişiye yas tutanlar...'
Suruç’ta ölen 32 kişiye yas tutanlar Okan Acar, Feyyaz Yumuşak, Tansu Aydın, Müsellim Ünal, Mehmet Yalçın Nane için acaba ne hissetmişlerdir? Sağımız husumet, solumuz hüsran; önümüz musibet, arkamız melanet. Ne yana baksak heder olmuş, kederle dolmuş yürekler. Türk milleti sessiz hıçkırıklarla şehitlerine ağlıyor. Türk devleti iki cinayet örgütü olan IŞİD-PKK arasına sıkıştırılıyor. Yazık ki yazık!
'Bazen dil konuşur, söz biter'
Gaziantep’te Seher Nane, doğacak bebeğiyle eşine ağıt yaktı. Anne Zeliha Nane, “iki askerim daha var” diye hainlere meydan okudu. Niğde’de, şehit evladının ardından gözyaşı döken Zehra Acar, son bir çırpınışla “Senin evin burası, kalk oğlum evine geldin” dedi. Kırşehir’e hüzün çöreklenmiş, şehit babası Mustafa Yumuşak düşman çatlatırcasına metanet ve dirayet gösterdi. Bir sevda uğruna ülkesini bırakıp gelen Tayvanlı Vu Yhuy Tuanvi şehit eşini Zonguldak’ta son yolculuğuna uğurladı, acısını adeta içine gömdü. Kayseri’de dede Müsellim Ünal, baba Yusuf Ünal, anne Ayşe Ünal; şehit yavrularının arkasından sanki sabır anıtı gibi durdu.
Bazen dil konuşur, söz biter. Bazen söz başlar, gönül kurur, göz kapanır. Kimi zaman kelimelere sığınır insan, kimi zaman da acılara tutunur. Biz asırlardır şehit veriyoruz, asırlardır kutlu ve yüksek ülküler uğruna toprağa gül bahçesine girercesine sokuluyoruz. Yine de bitmedik. Milli değerlerden mahrum, insaniyet ölçülerinden muaf, maneviyata esasta mesafeli istismarcı ve ihanet yuvalarından milletçe yorulduk. Önünü göremeyenler için düzlükle uçurum arasındaki fark, atılacak kararlı veya korkak adımlar neticesinde belli olur. Ya çıkılır, ya çakılır. Masumiyet kisvesi altında dolaşan günahkarları hoş görmek, insan varlığına kast eden suçluları baş tacı yapmak edep ve haya cinayetidir.
Türk milletinin mahvını planlayan kiralık katil kullanan, işbirlikçilik yapan, ihanet eden kim varsa dileğim aldığı nefesin hayrını görmesin. Rabbim’den şehitlerimize rahmet niyaz ediyorum. Ailelerine ve milletimize sabır diliyorum. Başımız sağ olsun.
Ne kadar da anlamlı ve yerinde söylemiş merhum vatan şairimiz Akif: “İhtiyar amcanı dinler misin oğlum Nevruz? Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işte gerek.” Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme; sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.” Mesele budur, anladınız değil mi? Ertuğrul’un koynunda büyümüş obaların ahfadı mukadderatına sahip çıkacak, üç beş soysuza boyun eğmeyecek, diz çökmeyecektir.”