MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "1 Kasım sonrası Meclis 5 partili olabilir" açıklaması ile AKP içinden çıkacak bir parti ihtimaline işaret ettiği Ankara kulislerince yorumlandı.
Bahçeli'ye en yakın isimlerden MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da, Bahçeli'nin ortaya attığı "5. parti" kavramı için, "Zannediyorum, benim anladığım, AKP'nin 1 Kasım seçimlerinde yüzde 40'ın altına düşmesiyle içinden bir parti çıkabileceği düşüncesi olabilir" dedi.
Hürriyet'ten Zeynep Gürcanlı'nın kulis haberi şöyle:
1 Kasım seçimleri öncesinde Ankara'da en çok konuşulan siyasi senaryo "5. parti" üzerine şekilleniyor. "5. parti" kavramını son dönem siyasetine Bahçeli soktu. Bahçeli, ilk kez 5 gün önce çıktığı bir televizyon programında, seçimden sonra TBMM'de temsil edilecek "5. partiden" bahsetti.
1 Kasım seçim sonuçlarına ilişkin tahminlerde, sonuçların 7 Haziran'dan çok farklı olmayacağı yönünde bir ağırlık var. Hemen herkes, 1 Kasım'dan sonra TBMM'de, 7 Haziran seçimlerinden sonra olduğu gibi, dört partinin, AK Parti, CHP, MHP ve HDP'nin temsil edilmesini bekliyor.
Peki Bahçeli, dün de gazetecilerle sohbet toplantısında tekrarladığı "5. parti" kavramı ile ne kastediyor?
Bahçeli: 5. parti çıkabilir
Bahçeli, dünkü sohbet toplantısında, "5. parti" ile neyi kastettiğini şu sözlerle açıkladı;
"Mevcut partiler içinde siyasetin tıkanıklığa doğru gitmesine karşılık, o tıkanıklıkta siyaseti açmak, normalleştirmek için 5. parti meclis içinde kurulabilir anlamındadır. Geçmişte çok örnekleri vardır"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın: AKP içinden bir değil iki parti çıkabilir
Bahçeli'ye en yakın isimlerden MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ise, Bahçeli'nin ortaya attığı "5. parti" kavramını, "Genel Başkanımız ile henüz bunu konuşmadık, böyle bir sohbetimiz olmadı. Şahsi kanaatim şudur" notuyla şöyle anlattı;
"AKP içinden beşinci partinin çıkması doğal bir hal. Genel Başkan, geçmişteki örnekleri göstererek, bu tip bölünmelerin olabileceğini söylüyor. Önemli menziller geçilirken, ki 1 Kasım önemli bir menzildir, bu tip bölünmeler, farklılaşmalar net bir şekilde ortaya çıkabilir 1 Kasım seçimleri sonrasında. Zannediyorum, benim anladığım, AKP'nin 1 Kasım seçimlerinde yüzde 40'ın altına düşmesiyle içinden bir parti çıkabileceği düşüncesi olabilir."
“Bedeli ağır olacaktır”
AKP'nin "yıpranmış bir parti" olduğunu da söyleyen Yalçın, "7 Haziran'da tek başına iktidarı denedi olamadı. Şimdi de iktidarı almak adına cumhurbaşkanı ve başbakan ülkeyi erken seçime götürüyorlar. 1 Kasım'da yine iktidarı alamadığında bunun bedeli ağır olacaktır siyasi olarak. 7 Haziran'da elde ettiği 258'i veya yüzde 40 küsuru beğenmemezlik edip, halkın iradesine karşı durmak suretiyle bu ülkeyi tekrar gereksiz yere seçime götürüp, 7 Haziran sonuçlarına dahi ulaşamadıkları takdirde AKP bunun bedelini mutlaka ödeyecektir. Bu bedel de siyasi olarak bölünmedir. Hatta şahsi kanaatim AKP içinden iki parti de çıkabilir" dedi.
Yalçın, "İki parti çıkabilir, sözüyle neyi kastediyorsunuz" sorusuna ise "Zaten bekleyen bir kitle var, bunu herkes biliyor. Ayrıca mevcut yönetici kadronun başarısızlığını bekleyen hazır bir kitle daha var. Onlar 1 Kasım'da başarısız olursa, diye harekete geçmek için pusuda bekliyor. Yüzde 40'ın altına düşmüş, erimeye başlamış AKP yönetimini kabul etmek istemezler" yanıtını verdi.
"Bölünme AKP'de mi?"
Siyasi kulislerde, Bahçeli'nin kastettiği "5.parti"nin AK Parti'den kopabilecek vekiller olduğu yorumları yapılıyor. Kulislerde, özellikle son dönemde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile, AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu arasında yaşanan "taziye" polemiğine dikkat çekiliyor.
Ankara'da meydana gelen ve 102 kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı saldırı sonrasında 11. Cumhurbaşkanı Gül, saldırıda partilileri hayatını kaybeden CHP ve HDP liderlerine baş sağlığı dileklerini bizzat telefon ederek iletmişti. Gül'ün bu telefonunu değerlendiren Ahmet Davutoğlu, "Sayın cumhurbaşkanımızın kendi takdirleri ama şunu ifade etmek isterim. Burada taziye evi kim? Taziye kime verilir taziye evi kim.
İlk günden itibaren şunu söyledim taziye evi Türkiye Cumhuriyetidir. Hepimiz aynı acıyı yaşadık. Sadece HDP’ye taziye dilemek orada hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımızı HDP ile özleştirmek anlamına gelir. Büyük bir acı yaşadık Türkiye’nin en büyük taziye evi başbakanlıktır" demişti.
"Taziye açıklamaları tartışma yarattı"
Davutoğlu'nun bu çıkışına Gül'ün yanıtı da Twitter üzerinden gelmişti. Abdullah Gül'ün çalışma ofisinden paylaşılan Twitter mesajında, "Abdullah Gül, olay sonrası yaptığı ilk açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı olarak tüm milletimize başsağlığı dilemiştir. 11. CB Gül, Ankara'daki terör saldırısında mensuplarını yitiren CHP ve HDP ile DİSK ve KESK genel başkanlarına da başsağlığı dilemiştir" ifadesi kullanılmıştı.
Siyasi kulislerde, AK Parti'nin son parti kongresi öncesinde kamuoyuna sızan "genel başkan adaylığı" tartışmaları da, 1 Kasım'da tek parti hükümeti kuracak vekil sayısına ulaşamaması durumunda, AK Parti içinde bir bölünme yaşanabileceği yorumlarına kanıt olarak gösteriliyor. AK Parti'nin 12 Eylül'de gerçekleştirdiği kongre öncesinde, Ulaştırma eski Bakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakın danışmanı Binali Yıldırım'ın AK Parti Genel Başkan adayı olarak Davutoğlu'nun karşısında yarışa girebileceği bilgileri kamuoyuna sızmış, ancak parti yönetimi isimleri üzerinde son anda varılan uzlaşma nedeniyle, Yıldırım'ın adaylıktan vazgeçtiği kulislerde konuşulmuştu.
"Bölünme muhalefette mi olur?"
Ancak siyasi kulislerde "5. parti" kavramının sadece AK Parti açısından bir bölünmeye işaret etmeyebileceği de konuşuluyor. Bölünmenin, AK Parti'yi "tek parti iktidarına" taşıyacak şekilde, muhalefet partilerinde de yaşanabileceği belirtiliyor.
Tek başına iktidar olmaya yetecek olan 276 sayısından 15-20 vekil az çıkaran AK Parti'nin, yeni bir seçime gitmek yerine, eksiklerini muhalefet partilerinden, özellikle de MHP ve CHP'den "transfer" ya da "istifa" yoluyla tamamlayabileceği senaryosu da kulislerde konuşuluyor.
Buna örnek olarak da, Türk siyasi tarihinde büyük etki yaratan "Güneş Motel" hadisesi gösteriliyor. Türk siyasi tarihine "Güneş Motel hadisesi" olarak geçen olay 1977'de yaşanmıştı. Dönemin muhalefet partisi CHP'nin lideri Bülent Ecevit'in, iktidardaki Milliyetçi cephe koalisyonundan istifa eden vekillerle hükümeti kurmuştu.