Politika

BAHÇELİ LİBYA'YA MÜDAHALEYİ DEĞERLENDİRDİ BURSA (A.A)

20 Mart 2011 16:15
-BAHÇELİ LİBYA'YA MÜDAHALEYİ DEĞERLENDİRDİ BURSA (A.A) - 20.03.2011 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Libya'ya yapılan müdahaleye ilişkin, ''Bazı gelişmeleri gerekçe göstererek, bir ülkeye işgal gücü gönderebilecek bir konuma gelinmemelidir'' dedi. Bahçeli, Bursa'daki Gönlü Ferah Otelde düzenlediği kahvaltılı toplantıda, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''Dün bir uyarıda bulunmuştunuz 'Libya'ya müdahale olursa yarın, Türkiye'nin bölünmesi tehlikesi de var. Türkiye'de de ilerde böyle bir tehlike oluşabilir' demiştiniz. Libya'ya müdahale oldu. Neler söyleyeceksiniz?'' sorusu üzerine Bahçeli, şunları söyledi: ''Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamı içinde bulunan ülkelerde başlangıç Tunus'ta olmak üzere Mısır, Bahreyn, Yemen ve Libya'da bazı halk ayaklanmaları baş gösterdi. Tunus, 17 yıldır diktatör tarafından yönetilmekteydi. Mısır'da 31 yıldır ülkeye yöneten Hüsnü Mübarek'in kendisini görevden uzaklaştırma baskısını kabullenmesiyle orada da 18 gün içinde yönetim değikliği oldu. 42 yıldır Libya'da Kaddafi yönetimi söz konusudur. Yalnız Tunus ve Mısır'dakinden farklı olarak Libya'da bir iç çatışmalar ortaya çıktı. Toprak bütünlüğü ve parçalanmasına da ilerde sebep olabilecek gelişmeler olmuştu.'' Libya yönetiminin, halkın üzerine, elindeki devlet güçlerini acımasızca kullanarak saldırıya geçtiğini anlatan Bahçeli, şöyle devam etti: ''Böyle bir gelişme karşısında Birleşmiş Milletler (BM), geç kalmakla beraber 1970 sayılı kararı oluşturmuştur. Bu karar çerçevesinde Libya yönetimine değişik faktörlerle bazı tedbirleri alması istendi. Bu yapılmadığı takdirde bu tedbirlerin gittikçe ağırlaşacağı ifade edildi. Kaddafi yönetimi, bunu fazla benimsemedi. Bunun üzerine 1973 sayılı karar alındı. Bu karar, bir askeri müdahaleyi de öngören karardır. Bu kararla birlikte dün saat 18:30'dan itibaren Fransa'nın önderliğinde, 22 koalisyon kuvvetinin oluşumuyla Kaddafi yönetimine karşı uçak ve füze yoluyla saldırılar başlamıştır. Halen devam ettiği görülüyor ve ne kadar sürer bilemiyoruz. Birleşmiş Milletler'in 1970 sayılı karar çerçevesinde, bütün ülkelerin askeri müdahale veya işgal gücü anlamını taşıyabilecek bir müdahale öncesinde önermiş olduğu tedbirler kapsamında, 'Libya yönetiminin değişimini ve ülkede hayatın normalleşmesini, yeni yönetimin oluşması anlamında demokrasi kültürünün geliştirilmesini sağlayabilecek bir faaliyet daha doğru olurdu' diye düşünüyoruz.'' -''HASSASİYETİN KORUNMASI LAZIM''- Diğer ülkelerin de istikrar ve barışın tehlike altına alındığı bir ortamda önemli tedbirlerin alınmasını tavsiye etmesinin gerekliliğine vurgu yapan Bahçeli, şöyle konuştu: ''Ancak 'bazı gelişmeleri gerekçe göstererek, bir ülkeye işgal gücü gönderebilecek bir konuma gelinmemelidir' diye düşünüyoruz. Bunun bir örneği Irak'ta yaşandı. Eğer her ülkede bir toplumsal gerginlik olduğunda, ABD'nin öncülüğünde ve yönlendirilmesiyle 'oraya insan haklarını demokrasiyi götürüyoruz' gerekçelerine dayalı bir askeri müdahale ya da işgal gücü gönderilmesi, 21. yüzyıldaki önemli gelişmelerin kaynağını besleyen bir durum olabilir. Buraya karşı dikkatli olunmasında yarar vardır. Özellikle Türkiye açısından ele alınırsa MHP olarak hassasiyetlerimiz vardır. Şu an için bazı illerimizde PKK terör unsurlarının sürekli ayaklanma provalarının yapıldığı, Şemdinli, Yüksekova, Hakkari veya diğer bazı illerde buna benzer provaların yaygınlaştırıldığı, İmralı'da bulunan caninin, Mısır olaylarına benzer bazı tavsiyelerde bulunduğu ortamda Türkiye'yi bölmek isteyen iç ve dış unsurlarının eline Libya örneğinin verilmesine rıza göstermeyecek hassasiyetin korunması lazımdır. Bugünkü siyasi iktidardan beklentimiz budur.  Nitekim Sayın Başbakan, BM kararı öncesinde NATO güçlerinin bir müdahalesinin olabileceği söylentilerinin baş gösterdiği bir ortamda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bunu kabul etmememiz gerektiğini ifade etti. Bu, sağlıklı bir düşüncedir. Türkiye, bu konuda üzerine düşen sorumlulukları taşımalı, uluslararası ilişkileri bu konuda diplomasi mekiğiyle yönetmelidir. Ama muhtemelen Türkiye'yi gelecekte risk altına alabilecek yaklaşımları kabul etmeyeceğini veya böyle bir gelişmenin Libya ve dışı ülkelerde uygulanmasına uygun bulmadığını da uluslararası platformlarda dillendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.'' Bir basın mensubunun ''Nevruz dolayısıyla eylemler yapılacak. Bu eylemlerde yasanın öngördüğü sınır aşılırsa güvenlik güçlerinin müdahalesi, devletin sivil halka müdahalesi olarak yorumlanabilir mi?'' sorusunu ise Bahçeli, ''Hemen bu şekliyle algılayarak Türkiye'de aceleci politikaları, paralel gelişme gibi değerlendirmek doğru değildir. Nevruz Bayramı, Türklerin bayramıdır. Kutlamak isteyen kutlamalıdır. Ancak bölücü terör örgütünün amaçlarına ulaşma yolunda bir araç olarak kullanması doğru değildir. İsteyen istediği şekilde kutlayabilir ama bunu başka yöne çekmek isteyenlere karşı güvenlik güçlerinin müsade etmemesi gerektiği düşüncesindeyiz'' şeklinde yanıtladı. -ERGENEKON VE BALYOZ SANIKLARININ ADAYLIĞI- Bahçeli, bir gazetecinin ''Ergenekon ve Balyoz sanıklarının milletvekili adayı olarak gösterilmesi söz konusu. Engen Alan dışında listenizde başka isim var mı?'' şeklindeki sorusunu ise şöyle cevapladı: ''Böyle bir düşüncemiz yok. Engin Alan, MHP'ye üye oldu ve partimizin mensubudur. Yargı sonuçları belli değildir. Böyle bir süreç içinde Balyoz harekatı kapsamında tutuklanma kararına muhatap olarak Silivri'de bulunuyor. Adaylık başvurusunu yaptı. MHP, adaylığını kabul etti. Seçimlerde de katılacak. Bunu genişleterek bazı tartışmalar ve eklemeler yapmanın ülkemiz açısından yararı yoktur. Bu nereden başlamıştır, bunu düşünmek lazımdır. Cezaevinde yatan birinin milletvekili olarak başvurusu yapıldıktan sonra seçilip Türkiye'ye gelişi sırasında hiçbir hassasiyeti olmayanların şimdi Türkiye'nin gündemine bunu taşımalarını anlamak çok zordur. Bunlar doğru yaklaşımlar değildir.  Kim nasıl yapacaksa yapsın MHP, TBMM'ye yeter sayıda güçle geldiğinde dokunulmazlığın kaldırılması, partimizin prensipleri arasındadır. Bunun için ister Silivri'de olsun ister başka bir yerde, isterse TBMM'de ister Türkiye hükümetini yöneten kişiler olsun, eğer bunlar TBMM'ye geldiğinde haklarındaki davalar gereği dokunulmazlığın kaldırılması tezkeresi varsa, MHP'nin yeter sayısıyla bu dokunulmazlığın kaldırılmasıyla kimileri yargıya kimilerinin Yüce Divana gitmesi mukadderdir.'' -ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN OY KULLANMALARI- ''Üniversite öğrencisin oy kullanması konusunda bazı sorunlar yaşanacak. Bunun sağlıklı işlemesi için girişim olacak mı?'' sorusu üzerine ise Bahçeli, seçimlerin 12 Haziran'da yapılacağını ve derslere son verilmiş olunsa bile final sınavlarının olduğu bir döneme denk geleceğini söyledi. Bahçeli, öğrencilerin bulundukları yurtlarda, kampüslerde oylarını kullanabilmesi gerektiğini belirterek, ''Bunu engelleyerek 'doğdukları yerlerde, ikamet ettikleri yerlerde oy kullanacaklar' gibi bir olaya hükümetin gitmesi hali, bunu da YÖK olarak kullanması hali çok yanlıştır. İktidar partisi, yaylalardan, yazlıklardan, öğrenci kampüslerinden korkarak siyaset yapmaya devam edecekse gelecekte gitmesi ışık olarak görülüyor'' dedi. Seçimlerde kadınların da üzerine önemli görevler düştüğünü dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti: ''Dolayısıyla toplam seçmenin yarısı kadınlardan oluşuyor. MHP olarak üzüntü içindeyiz. TBMM'de hali hazırda siyasi kurumlar arasında en az kadın milletvekilliyle temsil edilen MHP'dir. Bunu değiştirmek istiyoruz. Hem kadınlarımızın oylarına talibiz hem de onların MHP'de aktif siyasete yönelmelerini arzuluyoruz. MHP'nin milletvekilliği için aday adaylığı başvurusu pazartesi tamamlanacak. Çok sayıda kadının, aday adaylığı için başvurusu bizi çok sevindiriyor.'' Bir basın mensubunun ''Tek başına iktidarlık hedefliyorsunuz. İktidar cephesinden propagandalar yayılıyor, MHP'nin baraj altında kalacağı yönünde'' demesi üzerine Bahçeli, ''(85 gün daha sabredin) derim'' diye konuştu. ''Bursa'dan kaç milletvekili bekliyorsunuz?'' sorusuna da Bahçeli, ''Adana tabiriyle alayına talibim'' yanıtını verdi. -BURSA'NIN GEMLİK İLÇESİNDE YAŞANANLAR- Devlet Bahçeli, bir gazetecinin ''Gemlik'te Belediye Başkanı görevden alındı, 2 meclis üyesinin üyelikleri askıya alındı. Mecliste yapılan seçimlerde partinize mensup üyenin desteğiyle seçimle gelmediği halde AKP, orada başkan vekilliğine oturdu. Bu konuda bilginiz oldu mu? Bu şekilde yürütme darbelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine şunları söyledi: ''Bahsettiğiniz kişi, MHP'den istifa eden arkadaşımız. Şimdi farklı bir partiyle işbirliğine girmiş olabilir. Bu, MHP'yi bağlamaz. Özellikle üzerinde durduğumuz bir konu var. Her alana Adalet ve Kalkınma Partisi'nin baskı yapma eğilimini artırdığı görülmektedir. Yargı ve bürokrasi üzerinde baskısı var, belediye üzerinde baskısı var. Müfettişlerin önemli bölümü, kendileri dışında partilerin kazandığı yerlerde geziyor. Her yolu deniyorlar. Her şeye rağmen bunun en iyi örneğini MHP ortaya koydu. Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmış olan MHP'nin, bu başarısı hazmedilmedi. İçişleri Bakanı başta olmak üzere Adana Büyükşehir Belediye Başkanına saldırdılar. Kamuoyunda yanlış imaj yaratılmak istendi. Sanki belediye başkanlığı büyük bir suistimal içindeymiş takdim edildi, soruşturmalara başlandı. 23 ay geçti, herhangi sonuç elde edilmedi. Bazıları lehine sonuçlandı, bazıları sürüyor.'' Bu gelişmeler yaşanırken soruşturmalar sonuçlanana kadar Adana Büyükşehir Belediye Başkanının MHP'den ayrılmasını istediklerini anlatan Bahçeli, şunları kaydetti: ''Arkasından İçişleri Bakanlığı aracılığıyla Büyükşehir Belediye Başkanı görevinden uzaklaştırıldı. MHP, böyle bir tavır koyarken, Kayseri ve Elazığ üzerindeki büyük tartışmalar karşısında Sayın Başbakan sessiz kalmaktadır. Zaman zaman bu iki yolsuzluğun tartışıldığı belediyelerle ilgili koruyucu şemsiyesini de sürdürmektedir. Ne yaparlarsa yapsınlar, MHP'nin iktidarında 9 yıl, 12 Haziran'ı esas alırsanız 3129 gün ülkeyi yönettiler. Her günü toplu iğne ucu kadar ihmal gösterilmeksizin taranacak, incelenecek, soruşturulacak. Türkiye'de üretilen ne kadar deterjan varsa hepsi havuzda toplanacak, orada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 3129 günü iyice yıkanacak. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Sayın Başbakan nereye giderse gitsin, mutlaka bulunup getirilecek ve o havuzun içine atılacak.''