Politika

Bahçeli: Cumhurbaşkanlığı makamı yara aldı

MHP lideri Devlet Bahçeli, 2011 yılının ilk Meclis grup toplantısında partililere gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

05 Ocak 2011 02:00

T24 - MHP lideri Devlet Bahçeli, 2011 yılının ilk Meclis grup toplantısında partililere gündeme dair değerlendirmelerde bulunurken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de iki dil cevabı verdi. Bahçeli, Diyarbakır'da başka dilde afişe rastlanmadığının açıklanması üzerine 'Her şeyden önce Diyarbakır Belediyesi'nin internet sitesine baksın. İki dillidir.' dedi.


Gül'e Diyarbakır cevabı

Tahriklerin önünü açan AKP’dir. Sonuçsuz ve samimiyetten yoksun kurul kararlarının göz boyamadan ibaret olduğu açıktır.

Gül’ün Diyarbakır gezisi bize başka bir fikir vermemiştir. MGK kararları arasında Türkçe’nin öne çıkarılması pankart ve afişlerde Türkçe dışında bir dilin kullanılmasıyla anlamsız hale gelmiştir.

Gül’ün ne ziyaretinde ne de öncesinde başka dilli afişe rastlanmadığı söylenmiştir. 30 Aralık’ta yaptığımız basın açıklamasında görüşlere üzüldüğünü söyleyerek, Diyarbakır Belediyesi’nin iki dilli faaliyetlerini gizlemeye çalışan Gül’e hatırlatmak isterim.

Her şeyden önce Diyarbakır Belediyesi’nin resmi internet sitesine baksın. İki dillidir. Gül’ün ziyareti de resmi sitede iki dilli yansıtılmıştır

PKK’nın şehir yapılanması KCK, İmralı’nın talimatıyla eşbaşkanlık uygulaması başlattı. Eşbaşkan Gül’ü karşılayan resmi teşrifat arasında yer aldı. İki dilli trafik levhaları yerinde duruyor. Su kanalizasyon iaresi faturaları iki dilli basıyor.


Açıklamalardan üzüntü duymasın
 
Şehrin girişlerine Türkçe ve Kürtçe ‘hoşgeldiniz’ yazan tabelalar asacaklarını açıkladı. Cadde ve sokaklara iki dilli tabelalar asılacak.

Bu kararlar Gül’ün Diyarbakır ziyaretinden kısa bir süre önce Aralık 2010’un ikinci yarısında alındı. Buna rağmen Gül bu belediyeyi ziyaret etti.

Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu tespitlerimizle ilgili açıklamamızdan üzüntü duymaması gerekir.
 

Cumhurbaşkanlığı makamı yara aldı

Gül’ün ziyareti ile Cumhurbaşkanlığı makamı yara aldı. Cumhurbaşkanı’nın başkanı olduğu MGK’dan sonra yapılan açıklamada resmi dilin Türkçe olduğunun yinelenmesiyle ilgili ifadelere herkesten önce Cumhurbaşkanı’nın saygı duyması ve uyması kaçınılmazdır.

Gül bölücülüğün odağı olan Diyarbakır Belediyesi’ni ziyaret etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı görüşlerimiz karşısında neden rahatsız olmaktadır. Ortada rahatsız olunacak tutum varsa o da Gül’ün Diyarbakır ziyaretidir. Bazı açıklamalarını da çok vahim buldum.

2 Ocak’ta söylediği ‘Ha deyince olmuyor, kullandığımız dile dikkat edelim’’ sözlerine herkes dikkat etmeli. Sayın Cumhurbaşkanı etnik bölücülerin taleplerinin bir anda karşılanmayacağını, bu sürecin alıştıra alıştıra ilerleyeceğini söylemektedir.

Başbakan Erdoğan da ABD’de aynı kelimeleri kullanmış ve hazım süresinden bahsetmişti. Başbakan ve Cumhurbaşkanı niyet dışında söylemde de birliktedir. Sayın Gül Diyarbakır’da devletin itibarını yerlere serilmiştir.
 

Anayasal suç işliyorlar

Ettiği yemine bağlı kalmayan Sayın Cumhurbaşkanı milletin şan ve şerefini nasıl koruyacaktır. Biz herkesin ana diline saygı duyuyoruz.

Kamusal alana çıkmaması ve eğitim dili olmaması kaydıyla konuşulmasında sakınca görmüyoruz. Cumhurbaşkanı’nın beyanlarını hükümetin inşa ettiği zafiyeti bir de bu açıdan değerlendirmek lazım.

Sorunluluk sahipleri anayasal suç işlediklerini farkına varmaları gerek. Türk milletinin içini boşaltmaya çalışanları ne millet ne de Yüce Allah affedecektir.
 

2011’de şartlar daha da ağır olacak

Bu yılın Türkiye’nin geleceği açısından önemli gelişmelere sahne olacağı hepinizin malumudur. AKP’nin 9. iktidar yılında ağır sorunların altında ezilen halkımız 2011’e korkunun her kesimi sardığı bir ortamda girdi.

2011’de şartlar daha da ağırlaşacak, sosyal ve ekonomik sorunlar daha da derinleşecek, etnik tarihler ve saldırıları hız kazanacaktır.

1946’dan bu yana ağır aksak da olsa işleyen çok partili siyasi hayatımız seçimlerle birlikte demokratik desteklerle daha da olgunlaşarak yoluna devam edecektir.

Çatışma ve kamplaşmadan gerilim üreten iktidar politikalarından bezmiştir halkımız. Fakir-fukara küçük yardımlarla avutulmaktan yoruldu.


AKP şirin görünmeye çalışıyor

AKP tarafından cepheleşmenin ileri aşamalarına taşınmış olan toplumsal yapı seçimlerle birlikte nefes alacaktır. Önümüzde her anlamda çok zor bir süreç var. Türkiye seçimlere iktidarın neden olduğu ciddi bekalarla giriyor.

Yıkım projesiyle şımaran bölücülük önümüzdeki dönemin en önemli olayı.Perde gerisinde anayasa taslağı için pazarlıklar konuşulacaklardır. Bu tezgahın bir tarafında AKP, diğerinde etnik bölücülüğün diğer unsurları var.

AKP bir yandan sessizce gelişmeleri izliyor. Başbakan Erdoğan’ın unuttuğu ancak seçimlere doğru birdenbire hatırladığı tek bayrak, tek millet kavramlarının AKP için anlamı yoktur.

AKP aldattığı vatandaşlarımıza şirin görünmeye çalışıyor. Daha düne kadar birlikte olduğu bölücülükle taktik gereği karşı saflara çekilmişlerdir.


Milletin yetkisini istiyoruz

AKP’nin gerginlik üzerinden tasarladığı politikaları artık başak vermeyecektir. AKP iktidarının hesaba çekilmesi bu yıl inşallah yapılacak. Türkiye’ye her iddia sahibi siyasi partilerden daha fazla hizmet etmek için milletin desteği ve yetkilendirmesini istiyoruz.

Türk milletinin dağılma ve parçalanmanın eşiğine getirildiğine şahit oluyoruz.Türk Milleti geride kalan yılların ağır faturasını bu seçimde iktidar partisinin önüne teker teker koyacaktır.

Demokrasinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi halinde siyasetin akışı değişecektir, Türkiye girdiği karanlık tünelden çıkacaktır.

Her iktidarın yıllar geçtikçe yozlaştığı bir gerçektir. Bu itibarla ufku daralan hükümetlerin yerine daha dinamik hükümetlerin gelmesi demokrasinin doğal gereğidir


AKP yetersiz

İktidar değişiminin olmadığı ülkelerde demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

AKP hükümetinin üçüncü 4 yılda da bu ülkeyi yöneteceğini temenni etmek alternatifleri dışlamak anlamına gelir. AKP hükümeti yetersiz kaldı, ülkemizi karanlığın içine çekti.

Ekonomi battı, ahlak çöktü, değerler erozyona uğradı, Türklük hiç hak etmediği hakaretlere maruz kaldı. Bunlar bile iktidarın değişmesi için yeterlidir


Anketler doğru değil

AKP hükümetinin enerjisi bitmiş, dermanı kalmamıştır. Sorunları çözememiş, sofradaki ekmeği büyütememiştir. İktidarın değişmesi için gerekli şartlar oluştu, sıra bunu sandıkta göstermeye kaldı.

Son zamanlarda çok oy aldığına dair anketlerin hiçbir doğruluğu yoktur.

MHP’nin güç kaybettiği yalanını sürekli pompalayan AKP’nin bizden devşirdiği oylarla etnik kimliği ön plana çıkarmak için yeniden seçilmek istediği aşikardır.


AKP’nin defteri dürülecek

Başbakanlığı yozlaştıran, işgal ettiği makamı milletin hayrına bırakmayan bu zihniyet Çankaya yokuşunda aciz kalacaktır. AKP’nin milli duyguları siyasi istismar yapmasına izin verilmeyecektir.

Özerklik fitnesinin hayalleri kararacaktır.

Bunlara yol açan iktidar partisi AKP’nin de defteri dürülecektir, hesap sormak üzere Yüce Divan yolu ardına kadar açılacaktır.


İki dil yıkım projesinin sonucu

Sahibi ve uygulayıcısı AKP olan yıkım projesi sonucunda Türkiye bölücülüğün çıkmaz sokağına hapsedilmiştir. Resmi işlemlerin Türkçe dışında bir mahalli dille yapılması AKP’nin yıkım politikasının sonucudur.

İki dilli eğitim ısrarları neticesinde mahalli ölçekte kalması gereken bir dilin devreye girmesi milli bütünlüğümüzü bozacaktı. Milletimizi bir arada tutan eğitim sistemidir.

Eğer farklı okullarda ve lisanlarda eğitim verilecek olursa bizi biz yapan ne varsa yıpranacaktır.

Bugün iki dilli hayatın yasa ve kural tanımadan uygulamaya geçildiği birileri tarafından söyleniyorsa bu eşkıyalığın nedeni AKP’dir.


AKP seçim manevrası yapıyor

AKP hükümetinin affı mümkün olmayan gafleti sonucunda siyasi bölücülük kimlik taleplerini yoğunlaştırmıştır. Bölücü terörün mesafe alması için önündeki pürüzler hükümet tarafından kaldırılmıştır. Bu şartlar altında yapılan MGK toplantısı yeni bir oyalama sürecine geçildiğini göstermiştir. Seçim öncesi AKP manevrasıdır tek birlik, tek bayrak, tek devlet söylemi.


Anayasal suç işliyorlar

Ettiği yemine bağlı kalmayan Sayın Cumhurbaşkanı milletin şan ve şerefini nasıl koruyacaktır. Biz herkesin ana diline saygı duyuyoruz. Kamusal alana çıkmaması ve eğitim dili olmaması kaydıyla konuşulmasında sakınca görmüyoruz.

Cumhurbaşkanı’nın beyanlarını hükümetin inşa ettiği zafiyeti bir de bu açıdan değerlendirmek lazım. Sorunluluk sahipleri anayasal suç işlediklerini farkına varmaları gerek. Türk milletinin içini boşaltmaya çalışanları ne millet ne de Yüce Allah affedecektir.