T24 - Daha önce, Abdullah Öcalan'a ev hapsi uygulaması karşılığında PKK'nın silahsızlanabileceği ve örgütün geri çekilebileceği önerisini getiren DTK Eş başkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, "Kandil/Örgüt hazır; hükümet de isterse bu önerilerle Kürt sorunu tümden siyasi alana taşınabilir" diye konuştu.
Önerisinden sonra Tuğluk ile görüşenTaraf yazarı Kurtuluş Tayiz bugün (11 ekim 2011)yayımlanan "Tuğluk’tan iki öneri" başlıklı yazısındaTuğluk'un şu sözlerine yer verdi: Dağ, silahla-çatışmalarla sonuç alınamayacağının farkında. Onlar devletin, ordunun yenilebileceğini, diz çökebileceğini düşünmüyor. Kandil, kimsenin kaybetmeyeceği, her iki tarafın da kazanacağı bir çözümün peşinde.
Tayiz'in yazısının tam metni şöle:
Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Aysel Tuğluk, Kürt sorununda yeni bir barış ikliminin yakalanması için iki öneri yaptı: (1) Geri çekilmeye karşı Öcalan’a ev hapsi; (2) Anayasal çözüm, toplumsal barış yasası-siyasi af karşılığında ise silahsızlanma. (Radikal İki, 09.10.2011)
Tuğluk’a Kandil’in bu önerilerin arkasında olup olmadığını sordum. Yanıt: Çok net söylüyorum, Kandil/Örgüt hazır; hükümet de isterse bu önerilerle Kürt sorunu tümden siyasi alana taşınabilir.
Kandil’in sanılanın aksine “real politika” yaptığını belirten Tuğluk: Dağ, silahla-çatışmalarla sonuç alınamayacağının farkında. Onlar devletin, ordunun yenilebileceğini, diz çökebileceğini düşünmüyor. Kandil, kimsenin kaybetmeyeceği, her iki tarafın da kazanacağı bir çözümün peşinde.
Tuğluk’a göre silahlar, sadece kaybetmemek için devrede.
“Barış için çok önemli fırsat var” diyen Aysel Tuğluk, Öcalan’ın İmralı’daki koşullarına dikkat çekiyor: “Öcalan halk ve silahlı güçler üzerinde tek otorite, tek isim. Onu İmralı’da nefes alamaz koşullarda tutarak barışamazsınız, Kürt meselesine siyasi çözüm de getiremezsiniz. Hayatın böyle bir çözümü yok.Koşulların Öcalan’ı etkili kılacak şekilde değiştirilmesi gerekiyor. Bu çözüm süreci için kaçınılmaz. Mevcut koşulları zaten onu etkisizleştiriyor. Devlet-hükümet mevcut politikalarda değişime gitmezse, yeni bir eylemsizlik dönemi ve yeniden müzakere masasına oturmak mümkün olmayabilir. En azından benim izlenimim böyle.”
Tuğluk’a bu önerilerinin mevcut koşullarda gerçekçi olup olmadığı sorusunu da yöneltiyorum. Bana Öcalan ve devlet arasındaki protokolleri hatırlatarak yanıt veriyor: “Bu öneriler Türkiye gerçekliğinin dışında öneriler değil. Devlet-Öcalan-PKK arasındaki görüşmelerde mutabık kalınan konular arasında bu hususlar da vardı. Taraflar arasında oluşan güvensizlik, verilen sözlerin yerine getirilmemesi ve başlayan çatışmalı dönem gündemdeki bu maddelerin ertelenmesine neden oldu. Ama şimdi, bu perspektifle müzakerelere yeniden başlanabilir.”
Aysel Tuğluk’un görüş ve önerileri böyle. Hep tekrarladığımız ve koşullar bir türlü değişmediği için de tekrarlamayı sürdüreceğimiz bir gerçek var: Kürt meselesinin askerî çözümü yok. Silahlar ve şiddet Kürt sorununu sadece daha fazla derinleştiriyor, içinden çıkılması zor bir meseleye dönüştürüyor.
Bu ülkede 30 yıldır silahlar patlıyor ve bu yüzden 40 bin insan hayatını kaybetti. Silahlar sorunu çözseydi, Kürt meselesi bugüne kadar onlarca kez çözülmüştü. Ama silah sadece Kürt sorunu gibi bir meselenin varlığını şiddetli duymamıza yaradı, başka şeye değil. Az kan akmadı. Bu da insani bir yol olmasa gerek.
Kürt sorununun sihirli bir çözüm formülü yok. Önceliği şiddeti hayatımızdan çıkarmaya vermek zorundayız. Aysel Tuğluk’un önerileri bu açıdan önemli; sorunu tümden siyasi alana taşıyabilmek için PKK’nın silahlı güçlerini Kuzey Irak’a çekmesi gerekiyor. Bu emri verebilecek doğrusu tek otorite de Öcalan. Ne örgütün liderlerinden Murat Karayılan, ne Cemil Bayık, ne Duran Kalkan, ne Mustafa Karasu ve ne de hepsi birlikte silahlı güçlerin sınır ötesine çekilmesi için emir verebilir. Mevcut koşullarda PKK’nın savaşmaya gücü var ama barışma iradesi yok; barış kararı sadece Öcalan’ın tekelinde. Bu yüzden “ev hapsi” karşılığı Öcalan’ın “çekilme” emri vermesi makul bir öneri.
Tuğluk’un bahsettiği “anayasal çözüm” ve “toplumsal barış yasası” (siyasi af) karşılığı silahsızlanma ise Kürt meselesinde demokratik çözüm için olağanüstü bir fırsat olabilir.Müzakerelerin çok zor geçeceğini tahmin edebiliriz. Pek çok engelle karşılaşılabilir. Ama burada önemli olan sorunu tümden siyasi alana taşıyabilecek siyasi iradeyi gösterebilmek ve bunun için gerekli adımları atabilmek. Kürt/PKK meselesinde bunu başaramadan barışı sağlamak, çözümü getirmek gerçekçi değil. Bu noktada da öncelikle hükümete büyük sorumluluk düşüyor.
Habur tecrübesi önümüzde duruyor; İmralı ve PKK ile Oslo görüşmeleri de öyle... Denedik, gördük; ne hükümetin sağı belli oluyor ne PKK’nın solu... Mayınlar, pusular, karakol baskınları, askerî ve siyasi operasyonlar her an barışı provoke edebilir. Aynı şeyleri yapıp aynı sonuçlarla karşılaşmak istemiyorsak, bu kez, barış için daha kararlı ama daha ileri adımlar atmak gerekiyor. Bunun için koşullar her zamankinden daha fazla uygun.