Spor

'Ayhan'a verilen ceza sportif idam'

13 Kasım 2009 13:09
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Küçükgüngör, Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) tarafından milli atlet Süreyya Ayhan'a verilen ömür boyu müsabakalardan men cezasının, bir sporcuya verilebilecek en ağır ceza olduğunu söyledi.
     Küçükgüngör, CAS'ın Süreyya Ayhan hakkında verdiği cezanın ölüm cezasıyla aynı sonuçları yarattığını belirterek, ''Bu ceza bir sporcuya verilebilecek en ağır cezadır. Zira sporcu bakımından ölüm cezasıyla aynı sonuçları yaratmaktadır. Bu niteliği itibariyle sportif idamdır'' dedi.
     Özellikle Dünya Anti Doping Ajansı (WADA) kurulduktan sonra, dopingle mücadele konusunda, dünya genelinde çok sert önlemlere başvurulduğunun gözlendiğine dikkat çeken Erkan Küçükgüngör, ''Hatta bazı ülkelerde, doping yapan sporcular için hapis cezası öngörülmektedir. Türkiye'de de TBMM'de kanunlaşmayı bekleyen tasarıda doping suçu için hapis cezası öngörülmektedir. Doping yapan elit sporcuyu tespit ederek en ağır şekilde cezalandırmak, ortaçağdaki cadı avını andıran bazı uygulamaları gündeme getirmektedir'' diye konuştu.
     Küçükgüngör, bütün bu olayların sonucunda iki sorunun ortaya çıktığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
     ''Bunların ilki, CAS tarafından verilen kararın, Ceza Yargılaması Hukuku'na hakim olan, 'aleyhe bozma' yasağına aykırı olup olmadığıdır. Bu ilke gereğince, verilen bir ceza kararını sadece sanık temyiz ederse, ceza onun aleyhine olacak şekilde artırılamaz. Ancak olayımızda, kararı sadece Süreyya Ayhan temyiz etmemiş, aynı zamanda Uluslararası Atletizm Federasyonu da cezayı az bularak artırılmasını talep etmiştir. Bu sebeple, CAS tarafından verilen kararda, aleyhe bozma yasağı ihlal edilmemiştir.''
     Küçükgüngör, ikinci sorunun ise Süreyya Ayhan'ın İsviçre Federal Mahkemesi'ne müracaat edip, etmeyeceğine ilişkin olduğunu bildirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
     ''CAS, İsviçre kanunlarına göre kurulmuş bir vakıf niteliğinde olduğu için, CAS tarafından verilen kararlar çok sınırlı sebepler çerçevesinde, İsviçre Federal Mahkemesi'nde temyiz edilebilmektedir. Bu sebepler, mahkemenin gerektiği şekilde oluşturulmaması, yargılama yetkisine ilişkin hata, talep edilen bir şeye karar vermeme veya talep edilmeyen bir şeye hükmetme, yargılamada savunma hakkının ihlal edilmesi veya verilen kararın açıkça kamu düzenine aykırı olmasıdır. Süreyya Ayhan davasında verilen karar bakımından ise bu sebeplerden hiçbiri bulunmamaktadır. Bu sebeple İsviçre Federal Mahkemesi'ne yapılacak itiraz istenilen neticeyi sağlamayacaktır.''