T24 - Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Milliyet ve Vatan gazetesinin devir teslim töreninde Milliyet'i aldığı dönemi anlatan Doğan, "Milliyet’i aldığım dönem, Türkiye’nin zor bir dönemiydi. 32 yılda çok badireler atlattık, Milliyet gazetesine yatırım yapmakta tereddüt etmedim" dedi.
Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan şunları söyledi:
"Değerli Milliyet ve Vatan ailesi mensupları, sevgili arkadaşlarım, dostlarım...
Hanzade’ye göre 32, bana göre 33 yıldır Milliyet gazetesinin sahipliğini yapıyorum.
Milliyet’i aldığım dönem, Türkiye’nin zor bir dönemiydi. Her gün sokaklarda çatışmalar çıkıyor, 20-25 kişi öldürülüyordu. Can ve mal güvenliği kalmamıştı. Bazı işadamları servetlerini yurt dışına çıkarmanın çarelerini arıyordu. Ben Türkiye inancımı o şartlarda dahi korudum. Eski bir okuru olarak Milliyet gazetesine yatırım yapmakta tereddüt etmedim.
Burada kendisini rahmetle anmak istiyorum. Ercüment Bey de bana gazetenin satışında anlayış ve kolaylık gösterdi. Gazeteciliği öğrenmeme yardımcı oldu. Gazetenin künyesinde ismimin yazılması satın almadan bir buçuk yıl sonra oldu. O devirde Babıali’nin tarihi ile ilgili ne kadar kitap varsa bulup okudum.
Milliyet’i aldığım dönemde gazete sahipleri Erol Simavi, Haldun Simavi, Nadir Nadi hep babadan gazeteciydiler. Rahmetli Kemal Ilıcak da esnaf muhabirliğinden geldiğini söylerdi. Demem o ki, o dönemde dışarıdan gazete sahibi olunamayacağına dair bir anlayış vardı. Bütün bu seçkin gazete sahipleri ile rekabetim de dostluklarım da oldu. Ama rekabeti, hep tezgahta, yani gazete satışında yaptık. Aralarında hayatta olanları iyilikle, vefat edenleri rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
“Geçtiğimiz 32 yılda çok büyük badireler atlattık. 80’li yıllarda devrin sıkıyönetim komutanlığı rahmetli Metin Toker’in yazısı nedeniyle Milliyet’i süresiz kapattı. Zor bela 14 gün sonra açılmasını sağladık. 90’lı yıllarda Nuruosmaniye’deki binamız mafya tarafından basıldı. Arkadaşlarımız dövüldü, cam çerçeve kırıldı. 95 seçimleri gecesi hepimiz içerideyken gazetemiz kurşunlarla tarandı. Mehmet Ali Birand’ın Öcalan röportajı sebebiyle Milliyet toplatıldı. Banker Kastelli krizi çıktı.
Gazetecilerin maaşını nasıl öderimin derdine düştüm. Gazete sahipliğinde en büyük sorumluluğu hep çalışanların hakkını zamanında ödemek olarak gördüm.
Rahmetli Metin Toker’in deyimiyle bizden olmayan bizimkiler- ne derse desin hep başımı dik tuttum. Medyadaki işimi diğer işlerimle hiç karıştırmadım. Hiçbir siyasi iktidardan ayrıcalık, imtiyaz, özel kolaylık beklemedim ve görmedim. Bunun aksi iddialar haksız bir yakıştırmadır.”
Değerli arkadaşlarım,
Yaklaşık iki yıl önce Doğan Yayın Grubu olarak yeniden yapılanma kararına vardık ve bir süreç başlattık. Bu süreci hepiniz yakından izlediniz. Bu süreç bizi bugünkü devir törenine getirdi. Bundan sonra Milliyet gazetesinin ve Vatan gazetesinin benim dönemimden daha da ileri gideceğine, güçlenerek devam edeceğine, daha etkin gazeteler olacağına inancımı da devam ettiriyorum ve devam ettirmek istiyorum. İnşallah da öyle olur, çok büyük başarılar elde ederler.
Ben aldığımda gazetenin meyhane baskısı 10-12 sayfa, şehir baskısı 14 sayfadan ibaretti. Teknolojinin bütün imkanlarını gazeteye getirdik. Baskısı, logosu, sayfa düzeni ile gazeteyi yeniledik. Milliyet Türkiye’yi etkileyen büyük bir kurum haline geldi. Ben Milliyet’in bu güçlü konumunu daha da ileri götüreceğine, başarılarını devam ettireceğine inanıyorum.
Basın tarihimizde önemli bir yeri olan Vatan gazetesi ise, bugünkü yapısı ile kısa bir süre içinde
arlığını kabul ettirdi ve basında kendine ayrı bir kişilik ve kulvar oluşturdu. Şimdi bu başarısını daha da güçlendireceğine inanıyorum.
Erdoğan Demirören’i 50 yıldır tanıyorum. Yakın dostum ve arkadaşım. Ayrıca bir dönemde bildiğiniz gibi Milliyet gazetesinin hissedarlığını da yaptı.
Sevgili Ali ise Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan’ın torunu.
Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan’dan sonra Ercüment Karacan bu gazetenin kimliğinin oturması için büyük gayret sarfetti. Bunu sadece kadirşinaslık olarak değil, takdirle ifade ediyorum.
İçimdeki bu güvene rağmen buradan ayrılmak zor. Dile kolay, 32 yıl geçmiş. Ben bu sektörü yaşayarak öğrendim. Gazetecileri burada tanıdım. Kâğıttan dizgiye, dağıtımdan satışa, reklamdan habere, manşetten köşe yazısına ne varsa hepsinin inceliklerini, dengesini, zorluklarını burada yaşadım.
Gazeteci erbabının sevimliliğini, zorluğunu, kaprisini, büyük egosunu ve müthiş özverisini burada tanıdım.
Hayat boyu beraber olacağım çok değerli gazeteci arkadaşlarım, dostlarım oldu. Bazı arkadaşlarla ister istemez yollarımız ayrıldı. Bütün bunlar hayatın bir parçası. Ama bir tek şey var ki olmaması gerekir. Ahde vefaya saygısızlık. Benimle birlikte iken bizim üzerimize toz kondurmayan, komşu dükkâna gidince üstümüze leke bulaştırmamalı.
Şuna kesinlikle inanıyorum ki, adam gibi yapılırsa gazetecilik dünyanın en şerefli mesleklerinden biri. Bunun kıymetinin bilinmesi, üstüne titrenmesi lazım.
Milliyet ve Vatan aileleri olarak ister uzun ister kısa olsun bir hayatı birlikte yaşadık. Beraber sevindik. Beraber üzüldük. Kimilerini üzdük, kimilerini darılttık. Ama bilerek ve isteyerek kimseye haksızlık yapmadık. Derdimiz kişilerle değil konularla oldu. Demokrasi çıtamızın yükselmesi. Ülkemizin gelişmesi yolunda fikir ürettik. Halkımızı aydınlattık. Kimseye baskı yapmadık, baskılara karşı direndik.
Biraz sonra bu kapıdan çıkıp, artık sade bir Milliyet ve Vatan okuru olarak kalmadan önce hepinizle helalleşmek istiyorum. Burada olan ve olmayan Milliyet ve Vatan’ın tüm çalışanlarına emekleri ve dostlukları için teşekkür ediyorum. Ben hepinize hakkımı helal ediyorum. Dilerim ki sizler de bana helallik verirsiniz.
Sağ olun, var olun.
Hoşça kalın sevgili arkadaşlarım."