Avrupa Irkçılık Karşıtı Ağı ENAR, tarafından yayımlanan rapora göre Avrupa genelinde aşırıcılık ve ırkçılık artarken ırkçı siyasi söylemler Avrupa’da siyasetin ortak tavrı olmaya başladı
Avrupa Irkçılık Karşıtı Ağı ENAR, tarafından yayımlanan rapora göre Avrupa genelinde aşırıcılık ve ırkçılık artarken ırkçı siyasi söylemler Avrupa’da siyasetin ortak tavrı olmaya başladı.
Avrupa Komisyonu 2000 yılında AB vatandaşlarının ırk ve etnik köken, din veya inanç, yaş, cinsiyet, sakatlık ayrımcılığına maruz kalmalarını önlemek amacıyla iki yönerge sundu. Yönergelerde AB’de yaşayan herkesin ayrımcılığa karşı ortak asgari yasal korunmaya sahip olması gerektiği bilgisine yer verildi.
Yönergelerde Mayıs 1999’da Amsterdam Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte AB hükümetleri tarafından oy birliği ile kabul edilen Avrupa Topluluğu’nun kuruluş mukavelesinin 13. Maddesi takip edildi. Buna göre bütün üye devletlerin 2003 yılı sonuna kadar yönergeleri kendi kanunlarına uyarlamaları şartı getirildi. Ancak tüm üye ülkeler bu süreci tamamlamadı. Komisyon şimdi bu ülkelere karşı ihlal işlemleri başlatma hazırlanıyor.
Toplanan veriler ışığında, “Irkçılıkla ilgili suçlar, etnik ve dini azınlıklara polis ve diğer resmi yetkililerin de dâhil oldukları kötü muamelenin toplumda giderek daha fazla kabul edilir hale geldiği” anlaşılıyor.
ENAR’ın raporu bununla birlikte etnik azınlıkların eğitimdeki başarıları ve Irk Eşitliği Yönergesi’nin olumlu etkileri gibi bazı alanlarda olumlu gelişmeler bulunduğuna dikkat çekiyor. Ancak birçok ülkede nihai mevzuatın tam bir ırk eşitliği yasasına dönüştürülmesine yeterli olmadığı görülüyor.
ENAR Başkanı Muhammed Aziz, “Raporun ırkçılığın sapık ve ısrarlı bir muamma olarak AB genelinde gözlendiğin ve tüm etnik ve dini azınlıkların yaşamları üzerinde olumsuz etkilerinin gözlendiğini” söyledi. “AB karar mekanizmalarını ırkçılık sorununa ilişkin ortak bir yaklaşım belirlemeye davet ediyoruz,” şeklinde konuşan Aziz bu konuda etkin olunabilmesi için izleme ve yaptırımların gerekli olduğuna değindi.
2007’de Avrupa Komisyonu 14 üye devlete konuyla ilgili uygulamalarda tatminsizliğini bildirmişti.
Raporda göç ve göçmenlerle ilgili olarak Avrupa’da giderek artan ve gözle görünen olumsuz algılamadan söz edildi. Aynı raporda hükümetlerin bu konuda uyguladıkları kimi politikaların üye ülkelerde yaşayan göçmenlere ikinci sınıf vatandaş muamelesi gösterilmesine ve yaşamları üzerinde olumsuz etkilere sebep olduğu belirtildi.
ENAR sözcüsü politikaların mutlaka “insan hakları yaklaşımı” çerçevesinde belirlenmesi ve göçmenlikle ilgili herhangi bir olumsuz ifade kullanılmaması gerektiğini söyledi. Organizasyon sözcüsü terörle mücadele tedbirleriyle ilgili sorunun Müslümanları lekeleme ve İslam’ı terörizmle eşit görme eğilimi olduğunu sözlerine ekledi.
ENAR keza ırk profili çıkarmayla ilgili faaliyetlerde önyargısız davranılmasını umdukları açıkladı. Etnik azınlıkların giderek ulusal sosyal kabul stratejileri çerçevesinde ele alınması gerektiği görüşü ağır basıyor. Yine de raporda politikalar ve uygulamalar arasında boşluklar, farklılıklar bulunduğuna ve sosyal kabul girişimlerinin tam kapasite gerçekleştirilemediği bilgisine yer veriliyor.