T24 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, partisinin Bursa Gemlik’teki ilçe kongresinde yaptığı konuşmada, “27 Nisan Muhtırası’nı hatırlarsınız. Bu, kırılma noktasıydı. Demokrasi düşmanlarının yargı önüne çıkmasını sağladık. Darbecileri koruyan hükümleri referandumda kaldırdık. Şimdi 12 Eylülcü’ler, 28 Şubatçılar yargı önünde hesap vermeye hazırlanıyor. Bundan sonra varsa bir babayiğit darbe yapmayı aklından geçirsin bakalım" dedi.
Arınç şöyle devam etti: “27 Nisan Muhtırası’nı hatırlarsınız. Bu, kırılma noktasıydı. Demokrasi düşmanlarının yargı önüne çıkmasını sağladık. Darbecileri koruyan hükümleri referandumda kaldırdık. Şimdi 12 Eylülcü’ler, 28 Şubatçılar yargı önünde hesap vermeye hazırlanıyor. Bundan sonra varsa bir babayiğit darbe yapmayı aklından geçirsin bakalım. Varsa aklını kaçırmış 3-5 kişi, hâlâ cuntacılık yapsın bakalım. Geçti o günler.”
"Varsa bir babayiğit..."
Arınç, Türkiye'de artık sosyal beraberliğin, toplumsal kardeşliğin çok iyi bir noktada olduğunu, ayrımcılığı kaldırdıklarını, insan hakları ihlallerine son verdiklerine değinerek, şunları kaydetti:
“Demokrasi düşmanlarının yargı önüne çıkmasını sağladık. Darbecileri koruyan hükümleri, sizlerin de oylarıyla referandumda kaldırdık. Şimdi 12 Eylülcüler, 28 Şubatçılar yargı önünde hesap vermeye hazırlanıyor. Çok güzel işler yapıyoruz. Siz karar verdiniz. Sizin kararınızla 26 maddesi değişti anayasanın. Geçici 15. maddesini yürürlükten kaldırdık. Bundan sonra varsa bir babayiğit; darbe yapmayı aklından geçirsin bakalım. Varsa aklını kaçırmış 3-5 kişi, hala cuntacılık yapsın bakalım. Geçti o günler. Bundan sonra demokrasi var. Bundan sonra halk iradesi, millet iradesi var. Bundan sonra sandık var, seçim var. Beğenir yüzde 50 verir, beğenmez yüzde 7'ye düşürür. Millet iradesi böyle. 99 seçimlerinde birinci parti DSP idi, yüzde 22 oy almıştı. 3,5 sene sonra 2002 seçimlerinde oyu yüzde 1,5'e düştü. MHP yüzde 18,5 almıştı, 8,5'e düştü. Anavatan Partisi 15,5 almıştı, 5,5'e düştü. Biz yüzde 32 ile başladık, yüzde 47'ye, yüzde 50'ye çıktık.”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Cumhurbaşkanı seçmek istiyoruz, meclis başkanıyım, meclisi topladım, içerde 361 kişi var. 367 kepazeliği diye bir şey çıkardılar ve maalesef Anayasa Mahkemesi de bunu kabul etti” dedi.
Arınç, partisinin Sosyal Yaşam Merkezi'nde düzenlenen Gemlik ilçe kongresinde, çarşamba gününden bu yana Bursa'da olduğunu belirterek, bugünü Gemlik'e ayırdığını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bundan sonra varsa bir babayiğit; darbe yapmayı aklından geçirsin bakalım. Varsa aklını kaçırmış 3-5 kişi, hala cuntacılık yapsın bakalım. Geçti o günler” dedi.
Arınç, partisinin Gemlik İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, uzun yıllardır devam eden hizmetlerin sonuç verdiğini ifade ederek, bugün sağlık hizmetlerinde çok iyi bir noktada olduklarını ve vatandaşların memnun olduğunu söyledi.
"Şu Avrupa'daki ülkelerin haline bakın"
Arınç, barajlar, göletler, yollar, sulama kanalları, hidroelektrik ve termik santraller yaptıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Çünkü, Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var. Dışarıdan almayacağız, kendi kendimize yatacak hale gelmemiz gerekiyor. Gümrük ve ticaretten tutunuz, sağlığa kadar, ekonomiden tutun Merkez Bankasına kadar, her tarafta süratli bir gelişmeye tüm Türkiye şahit oluyor. Türkiye'nin büyüme hızı bizim dönemimizde yüzde 10'un altında kalmadı. Şu Avrupa'daki ülkelerin haline bakınız. Beş parasız kaldılar. Borçlarını döndüremez hale geldiler. Yunanistan'dan haberiniz var mı? İspanya'yı, Portekiz'i duyuyor musunuz? İrlanda'nın İzlanda'nın ne hale geldiğini biliyor musunuz? Yunanistan'da, İtalya'da, İzlanda'da, İspanya'da hükümet gitti. Sebebini biliyor musunuz? Trilyon dolarlık borçları var, hazineleri iflas etti. İki senedir kamu görevlilerine maaş ödeyemez hale geldiler. İşçiler, sendikalarına eksi 20'ye imza attırıyorlar. Ne derdi eskiler; 'Halep oradaysa arşın burada'. Yunanistan oradaysa Türkiye burada...”
Türkiye'nin ihracatının, milli gelirinin arttığını, Türk parasının değer kazandığını, enflasyonun en düşük rakamlarda olduğunu, işsizliğin azaldığını vurgulayan Arınç, “Avrupa'da işsizlik yükseliyor. Avro bölgesinde 17 tane ülke var; hepsi birbirine bakıp, 'ne zaman batacağız' diye endişe içindeler. Türkiye hamdolsun, güçlü bütçesiyle finans yönetimiyle akıllı hükümet idaresiyle bugün çok şükür çok büyük başarılara imza atıyor” dedi.
"367 kepazeliği"
Milletin, partilerden nefret ettiği, ülkede yolsuzluk, enflasyon, ekonomide krizin olduğu dönemlerde, paranın değerinin kalmadığı zamanda AK Parti'nin geldiğini vurgulayan Arınç, “Böyle zamanda sandığa gitmek lüzumsuz hale gelmişti. Böyle zamanda Ak Parti ortaya çıktı. Millet dürüstlüğe, güvene, cesaretli olmaya ve dik durmaya Ak Parti'yi görerek karar verdi” dedi.
Partiyi kuranların, ilkeli, cesur, kararlı siyaset yapılmasını istediğini dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
“Kimseden korkmadık, çekinmedik. Milletten aldığımız emaneti, korkumuzdan ortada bırakıp kaçmadık. Ortaya çıkan birçok bilgi ve belge gösteriyor ki, bu partinin de korkup kaçması için, yıkılması için, hükümetin bırakıp kaçması için çok şeyler yapılmış. Biz ısrarla, cesaretle, kararlılıkla demokrasinin gereğini yaptık, milletin emanetine sahip çıktık. Millet buna inandı. 27 Nisan muhtırasını hatırlarsınız. Cumhurbaşkanı seçmek istiyoruz, meclis başkanıyım, meclisi topladım, içerde 361 kişi var. 367 kepazeliği diye bir şey çıkardılar ve maalesef Anayasa Mahkemesi de bunu kabul etti. Biz cumhurbaşkanı seçemedik.”
Aynı günün akşamında “böyle bir cumhurbaşkanına izin vermeyiz” anlamında bildiri yayımlandığını belirten Arınç, şöyle dedi:
“Bu, kırılma noktasıydı. Geçmişteki hükümetlerde başbakanlar gibi acaba Ak Parti de varsa şapkası, yoksa neyi var nesi yoksa toplayıp bırakıp gidecek miydi yoksa bunun karşılığını millete güvenerek verebilecek miydi? 27 Nisan gecesi saat 23.15, 28 Nisan sabahı saat 09.00... Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına bir açıklama 'otur oturduğun yerde, sen benim emrimde bir memursun. Ben nasıl cumhurbaşkanı seçeceğimi bilirim. Anayasada yazılı olan dışında bana bir şey dayatamazsın. Anayasaya uygun cumhurbaşkanı seçmek benim görevimdir. Benim işime karışma, kendi işine bak, fazla lafa da gerek yok.' Millet bunu sevdi ve AK Parti'ye alacağından daha fazlasını verdi. Yüzde 47 matematik olarak belki çok zordu ama bu cesaret ve kararılıktan dolayı millet bereketiyle, misliyle fazlasını verdi.”
Milletin inancı sürüyor
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, milletin inancının sürdüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:
Yüzde 50'yi veriyor. Başkası yüzde 25 aldığında seviniyor, bayram ediyor. Bir başkası 'barajı aştım' diye uçuyor mutluluktan. Bazılarının çok büyük iddiaları vardı binde 6 aldığı için çok mutlu. Halbuki Bursa'da rakibimizdi 'yüzde 35 alacağız' dediklerinde dudaklar uçukluyordu. Yüzde 35'i alamadı az bir yanılma farkıyla canım binde 5 alıverdi, o da çok mutlu oldu. Demokrat Parti Genel Başkanı Bursa'ya geldi bin kişiyle miting yapıyor. Ama sözüne bakarsanız yüzde 57'yi garantilemiş maşallah başbakanlığa hazır, gerdeğe girecek damat gibi maşallah büyük bir heyecan içinde. Neredeyse ertesi gün başbakan olabilecek. Tabelasını zor kurtardı. Bunların yanında biz yüzde 50 aldık. Hayaldi, gerçek oldu. “
Kongreye Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, AKP İl Başkanı Sedat Yalçın ile çok sayıda partili katıldı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, imam hatip liseleriyle ilgili olarak, “Bu okulların mezunlarından öyle güzide, öylesine çalışkan, başarılı insanlar yetişti ki artık 'cenaze yıkayacak imam mı olacaksın? diye sormuyorlar, 'Tayyip Erdoğan gibi Başbakan mı olacaksın' diyorlar” dedi.
Arınç, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Gemlik Anadolu İmam Hatip Lisesi Spor Salonu'nun açılışında düzenlenen törende kürsüye geldiği sırada, lise öğrencilerinin arka planda kalmasından dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Küçük bir düzenleme yaparak çocukların bir noktada toplanmasını sağladıktan sonra konuşmasına başlayan Arınç, özellikle son günlerde terör olayları nedeniyle herkesin üzüntülü olduğunu bildiğini söyledi. Belli bir bölgede facia yaşandığını vurgulayan Arınç, teröristlerin o bölgeyle yetinmediğini, doğudan batıya, şehir merkezlerinde masum insanlara, çocuklara ve anne karnında gün yüzü görmemiş yavrulara da kıyabildiklerini vurguladı.
Arınç, “Allah, onlarla mücadelede devleti, hükümetimizi, güvenlik güçlerimizi başarılı kılsın. İnşallah bu felaket tez zamanda son bulsun, ülkemiz huzura, refaha ve mutluluğa ersin” diye konuştu.
TBMM Başkanı oldağu 2004 yılındaki bir anısını paylaşan Arınç, “İstanbullu bir tekstilci bana geldi 'Ben fakir fukara çocuktum, yetiştim, İstanbul'a gittim. Tekstile girdim, başarılı oldum, zengin oldum. Doğubeyazıt'ta kendi mahalleme okul yaptırmak istiyorum. Gelirseniz temelini atarsanız, mutlu olacağım' dedi. Geleceğimi söyledim zaten Türkiye'yi dolaşıyordum. Ağrı'dan helikopterle Doğubeyazıt'a geçtim” dedi.
Düzenlenen temel atma töreni sırasında çok dikkat çekici bir olay yaşandığını belirten Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
“Tribün hazırlanmış, protokol orada. Doğubeyazıt'ın yoksul anneleri, babaları, çocukları yani halk arkada. Herkes konuştu, içime şüphe korku düştü. Bu insanlar ne hissederler; 'gelen birbirine konuşuyor, biz halkız bize sırtını dönüyor.' İçime dert oldu. Biz bunlar için okulu yapıyoruz, halk için buraya geldik. Bu halka hizmet olsun diye, onların çocukları güzel okulda okusun diye buradayız. Onların fikri, zikri, düşüncesi, etnik kökeni, mezhebi beni hiç ilgilendirmiyor. Onlar, Türkiye cumhuriyetinin yurttaşları, benim milletim, bin yıldan beri kardeş olduğum insanlar. İçime düşen kurt nedeniyle bana sıra geldiğinde aldım kürsüyü çevirdim, protokol arkamda kaldı. Ne oldu biliyor musunuz? Bin kişiye yakın vardı, hepsi alkışlamaya başladılar.”
Arınç, devlet olarak halka bakışta bir yanlışlık içinde olunduğunu ifade ederek, “Onları dışlamadan, onlara ikinci sınıf vatandaş olduğunu hissettirmeden, onlarla aramızda sanki husumet varmış intibanı vermeden, onların elini tutmalıyız, kucaklaşmalıyız. Bunu hissettiğim için yaptım, demek ki doğru yapmışız, millet bundan çok memnun oldu” dedi.
Orada yaşadığı başka bir olayı da paylaşan Arınç, şöyle konuştu:
“TBMM Başkanı olarak gittiğim yerlerde vilayet ve belediyeyi ziyaret ederdim. Doğubeyazıt'ta belediye DTP'li belediye. 'Oraya da gidecek misin?' diye sordular. 'Niye soruyorsunuz, elbette gideceğim, halkın seçtiğine saygı duyarız. O buranın, belediyenin başkanıdır, ben de halkım adına belediyeyi ziyaret edeceğim' dedim. Orada iddialaşmışlar, 'gelmeyecek, göreceksiniz, belediyeye uğramayacak, bunlar böyledirler, bunlar bizi halktan saymazlar' gibi... Biz gidince 3-4 bin kişi belediye önünde toplandı. Ben de çıktım balkondan halka güzel şeyler söyledim. Bu ülkede ayrımcılık yakışmaz. Biz hiç kimseyi ayırt etmeden, onlarla birlikteliğimizi yaşayacağız ve göstereceğiz. Vatandaşa öteki olduğu intibanı verecek hiçbir harekette bulunmayacağız.”
"Şimdi o dönemden hesap soruluyor ve savcılar soruşturma yapıyor"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'de imam hatip liselerinin, ilahiyat fakültelerinin kuruluşunun 60 yıla yaklaştığını belirterek, bu okulların bir mecburiyetten kurulduğunu söyledi.
Bazı dönemler çok acı günlerin yaşandığını vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
“Bu okullara kötü gözle bakanlar, geldiler, tehlike olarak gördüler, irtica yuvası olarak isimlendirdiler, büyük yanlış ve haksızlık yaptılar. Sırf bu okulları kapatmak için meslek liselerinin idamına fetva çıkardılar. Türkiye, böyle bir karanlık dönemi yaşadı. Şimdi o dönemden hesap soruluyor ve savcılar soruşturma yapıyor. İmam hatip liseleri, özel liseler değil. Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı ve denetiminde okullardır. Kitaplarını devlet veriyor, öğretmenlerini devlet tayin ediyor, müfredatlarını devlet hazırlıyor. Aynen düz liselerde, Anadolu, fen, öğretmen, ticaret turizm meslek, güzel sanatlar ve spor liselerinde olduğu imam hatip liseleri de devletimizin milli eğitim politikası içinde öğrencilerimizin yetişmesi için öngördüğü okullarımızdır. Ne ikinci ne üçüncü ne de beşinci sınıftır. İçinde imam ve hatip kelimesi var ya bir türlü affedilememiştir, bir türlü bağışlanamamıştır. Adı değişse ne olur, ayeti kerime yok değişebilir. Belki çok da iyi olur. İmam hatip lisesi denmesi 60 yıl önceki maziye dayanıyor.”
"Bu okullara kem gözle bakanlar yanıldılar"
Arınç, Anadolu insanının çocuklarının en iyi okullarda, en iyi öğretmenlerle, en iyi ders kitaplarıyla yetişmesini istediğini dile getirerek, “Akıllı olsun iyi yetişsin, üniversiteye gitsin, memleketine hizmet etsin. Bir ölçüde dininden maneviyatından uzak kalmasın. 3-5 dersin okutulmasıyla fazladan, çocuklarımız, manevi hayatlarında, milli ve kültürel değerlerinde biraz daha fazla iyi yetişsin. Halk bunu istedi. 1950 öncesi ve sonrası bu düşünce kabul gördü” diye konuştu.
1975-1977 yıllarının en fazla imam hatip lisesinin açıldığı dönem olduğunu vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:
“Türkiye'de sayısı yüzlerle ifade edilecek imam hatip liseleri, ilahiyat fakülteleri, meslek yüksekokulları ve diğer birimlerimiz, bir kısmı YÖK bünyesinde, bir kısmı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde. Bu okullardan altın bir nesil çıktı ortaya. Bu altın nesil, memleketine, milletine bağlı vatanına, bayrağına bağlı, inancına saygılı çok güzel, bin yıl bizi ayakta tutan medeniyetimize sevdalı bir nesil ortaya çıktı. Sadece imam hatip olarak söylemiyorum. Bütün okullarımızın tertemiz yavruları gibi imam hatiplerde yetişenler de memleketine bağlı birer güzel unsur olarak ortaya çıkmış oldular. Türkiye, için tehlike değildiler, daha da ileriye götürecek azme sahip, inanca saygılı güzel nesil oldu. Bu okullara kem gözle bakanlar yanıldılar.”
"Siz cenaze mi yıkayacaksınız?"
Arınç, bu dönemde imam hatiplerde eğitim gören çocukların şanslı olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Bu okullar, ilk açıldığında çocuklar hangi okula gittiğini söyleyemiyordu. 'İmam hatipte okuyorum' dediklerinde 'Siz cenaze mi yıkayacaksınız?' diye soruyordu birileri, 'para toplayan imamlardan mı olacaksınız? diyorlardı. Bütün bunlar karşısında, bu gencecik yavrular, başları dik, alınları açık, 'bu okullarda okuyacağım, daha fazlasını okuyacağım, ülkeme anne babama yararlı olacağım' dediler. Ama toplum içinde kendileriyle alay edilen, küçümsenen bir varlık olarak bugünlere kadar geldiler. Çok şükür bu okulların mezunlarından öyle güzide, öylesine çalışkan, başarılı insanlar yetişti ki, artık 'cenaze yıkayacak imam mı olacaksın? diye sormuyorlar, 'Tayyip Erdoğan gibi Başbakan mı olacaksın' diyorlar.”
Çocuklara çok çalışmalarını öğütleyen Arınç, “Bizleri, anne ve babalarınızı mahcup etmeyin. Sizlerin içinden nice doktorlar, mühendisler, iktisatçılar, nice belediye başkanları, savcılar, hakimler, nice başbakanlar, nice yüksek yargı başkanları çıkacak. Allah'a inandığım gibi inanıyorum, bunların hepsi olacak. Her zaman güçlü olun. Güzel şeyler öğrenin. Yüzümüzü ak edin. Sizlerle gurur duyuyorum” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Arınç, programa katılan Vali Şahabettin Harput, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Gemlik Belediye Başkanvekili Refik Yılmaz ile birlikte spor salonunun açılışını yaptı.
Arınç, açılıştan önce lisenin öğrenci ve öğretmenleriyle birlikte yemek yedi.