T24 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Halk iradesi kimi istiyorsa, seçimin sonunda kime yetki veriyorsa o gelmeli ve barışçı yollarla iktidarlar el değiştirmelidir. Artık darbe, muhtıra, cuntalaşmak Türk siyasetinde hiçbir zaman konuşulmamalıdır, hiçbir zaman yer etmemelidir. Kimse başını çevirip de bunlara selam bile vermemelidir'' dedi. Arınç, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan için kullandığı "Recep bey" ve "Bunlar ekonomiyi bilmiyorlar" ifadelerini de eleştirirken, "Türkiye'yi çok güzel destekleyen bir yönetime, 'ekonomi bilmiyor'
demek cehaletin ifadesidir" dedi.
Arınç, Alanya Siyaset Akademisi Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen AKP Siyaset Akademisi Sertifika Töreni'ne katıldı. Siyaset akademilerinde, alanlarında isim yapmış, AKP sempatizanı olmayan kişilerin ders verdiğini belirterek, ''Biz farklılıklardan yanayız. Farklılıkların bize güç vereceğini düşünüyoruz. Herkese tek tip elbise giydirme derdinde değiliz'' dedi.
Arınç, AKP'nin 2001 yılında kurulduğunu hatırlatarak, 1999 seçimlerinde 3 partinin koalisyon kurduğunu, 2001-2002 krizleri, eski Başbakan Bülent Ecevit'in hastalığı ve koalisyon içi çatışmaların bu dönemde yaşandığını kaydetti. ''Hatta hükümetin hükümet yapamaması o dönemde oldu. Toplumsal sıkıntılar, ekonomik sıkıntılar, Türkiye'nin yalnızlaşması o dönemde oldu'' diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''O dönem başlı başına Türk siyasetinde belki bir yere sahiptir. Ama onun öncesi de var. Mesela biz bugünlerde neyi hatırlıyoruz? 27 Mayıs Darbesini hatırlıyoruz, 27 Mayıs 1960. O tarihlerde ben ortaokul talebesiydim. Biz farkında olmadan bile bir hükümetin devrildiğini, bir askeri darbenin olduğunu hatırlıyoruz. Sonraki sıkıntıları biliyoruz. İdamların getirdiği tartışmaları, koalisyon dönemlerini, 'Kuyruklar' diyerek Demokrat Partililer'in nasıl suçlandığını, insanların özgürlüklerinden nasıl mahrum kaldıklarını ben şahsen çok iyi hatırlıyorum. Ne kadar zaman geçti? 50 sene geçti. 50 sene sonra bu darbeye bugün sahip çıkan insan ancak 3 kişidir, 5 kişidir. Toplumda 70 milyonun sesini çıkaranlara bakarsak hepsi artık bu darbeyi lanetliyor. Türkiye bu noktaya geldi. Ne zaman geldi? 50 sene sonra geldi. Darbeden 50 gün sonra gelmedi. Şimdi artık inanıyoruz ki demokrasiler halkın iradesidir, seçimdir, sandıktır.
İktidarların el değiştirmesi darbelerle, ihtilallerle, adam kandırmakla olmamalıdır. Halk iradesi kimi istiyorsa, seçimin sonunda kime yetki veriyorsa o gelmeli ve barışçı yollarla iktidarlar el değiştirmelidir. Artık darbe, artık muhtıra, artık cuntalaşmak Türk siyasetinde hiçbir zaman konuşulmamalıdır, hiçbir zaman yer etmemelidir, kimse başını çevirip de bunlara selam bile vermemelidir. Demokrasi çoğulculuk ve katılımcılık demektir. Farklılıklar olacak ve bu farklı görüşler karar mekanizmalarında yer edecek. Herkes fikrini söyleyebilecek, ifade özgürlüğü olacak, onları dinleyeceğiz, saygı göstereceğiz, sonra oluşan karara göre ülke yönetilecek.''
'Yargı karaları idarenin eylemlerinin üzerinde'
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'de yargı kararlarının, idarenin eylemlerinin üstünde olduğunu belirterek, ''Birisini alıyorsunuz görevden, Alanya'dan Antalya'ya memursa eğer tayin ediyorsunuz. İdare Mahkemesi iki gün sonra yürütmeyi durdurma kararı veriyor, 5 gün sonra da iptal edip geriye döndürebiliyor'' dedi.
TBMM'nin 23 Nisan 1920'de açıldığını hatırlatan Arınç, Büyük Atatürk ve milli mücadeleyi yapanların 1921 yılında Ankara'da halkın temsilcilerini toplayarak 8-10 maddelik küçük bir anayasa hazırladıklarını kaydetti.
Parlamentonun 1924 yılında daha büyük bir Anayasa yaptığını belirten Arınç, bu Anayasa'nın 1960 Darbesine kadar yürürlükte kaldığını vurguladı. Arınç, şöyle konuştu:
''60 darbesinden sonra artık Türkiye'de darbeler sonucu Anayasa yapılmaya başlandı. İki tane sivil Anayasamız oldu, 1921 ve 1924. İki tane de darbe anayasası oldu ki bir tanesi hala elimizde. Tamamını değiştiremiyoruz, hiç olmazsa parça parça değiştirmeye kalkıyoruz. Bakalım 12 Eylül'de halk ne karar verecek. Ama 1961 ve 1982 anayasaları askeri darbelerin ürünü olarak atanmış kurucu meclis veya danışma meclisi eliyle ve sonra referandumla gerçekleşti. Biz bugün artık darbe ürünü olan anayasalara değil, sivil, demokrat, çağdaş, hukuk ve demokrasi standardı yükselmiş bir anayasaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Bunların hepsi bir gelişimdir, hepsi dönüşümdür, Türkiye artık bugün koşan adımlarla demokrasiye ve özgürlüğe gidiyor.''
'Her Türk yurttaşı ordusuna güvenir'
Arınç, siyasetin amacının toplumun sorunlarını çözerek, daha huzurlu, mutlu ve refah düzeyi yüksek bir alanda yaşamaya sevk etmek olduğunu söyledi.
Türkiye'de her dönemde, darbe, muhtıralar ve cunta olduğunu belirten Arınç, ''Rahmetli Menderes'in sonunu getirenin de bir 9'lar hareketi olduğunu, mahkemede yargılandıklarını, ihbar edenin suçlu bulunup cezaevine atıldığını, diğerlerinin beraat ettiğini, 6 ay sonra da o beraat edenlerin darbe yaptığını görüyoruz'' dedi.
AKP gelene kadar Türkiye'de siyasi partilerin yıprandığını, halkın siyasi partilerle ilgili ''Hırsız'', milletvekilleriyle ilgili ''Uğursuz'' dediğini belirten Arınç, bu nedenle halkın siyasete ilgisinin ve seçimlerde sandığa gitme oranının azaldığını söyledi.
Türkiye'de en güvenilir kurumlar anketi sıralamasında birinci sırayı sürekli Türk Silahlı Kuvvetleri'nin aldığına da dikkati çeken Arınç, şunları söyledi:
''Her Türk yurttaşı ordusuna güvenir. Ordu bizim bağımsızlığımızın sembolüdür. Allah korusun bu ülke bir düşman müdahalesine maruz kalsa biz askerimizden başka neye güveneceğiz. Ama sivil kurumlar içinde sıralamaya baktığımız zaman siyasi partiler son sırada, TBMM son sırada ve maalesef siyaset kurumu yerlerde sürünüyor. Bu yanlış bir şey, bunu düzeltmek lazım. İşte bizim AK Parti'yi kurarken tek hedefimiz vardı, siyaset kurumunu güçlendirmek. Menfaat odaklı değil, insan odaklı, hizmet odaklı bir siyaset anlayışını egemen kılmak.''
Arınç, kuruldukları günden bu yana 4 seçim ve 1 referandum geçirdiklerini ve hep başarılı olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
''Benim siyasette en nefret ettiğim şey ilkesizlik ve korkaklıktı. Geçmişte bulunduğum partilerde de, parlamentolarda da birilerinden korkanlar vardı. Bir partiyi ayakta tutan şeyse cesaretidir, millete dayanmasıdır. Bizim 8 sene hayatta kalmamızın tek iksiri, ilacı bizim cesaretli oluşumuzdur.
Millet emanetini yere düşürmemek gerekir. Üstümüzdeki emaneti, milletin egemenliğini yere düşürmedik bugüne kadar.''
'Ekonomi bilmiyorlar'a 'cehaletin ifadesi' yanıtı
Arınç, 8 yıllık iktidarlarının sırrının tabanın sağlamlığı ile muhafazakar ve demokrat kimlikleri olduğunu söyledi.
Bütün dünyanın Yunanistan, İspanya, Portekiz, İngiltere ve İtalya'nın durumuna bakarak AKP'nin başarısını takip ettiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''1 trilyon borçla Avrupa'dan para dilenen, maaş ödeyemez noktaya gelen, eksi 10'lara imza atan, hatta 3 ay, 5 ay sonrasını göremeyen bir ülke daha yanı başınızda dururken, tıkır tıkır maaş ödeyen, artışlar yapan, reel sektöre 4 yılda 40 milyarlık katkı sağlayan, KOBİ'leriyle, esnaf sanatkarıyla, tarım sektörüyle Türkiye'yi çok güzel destekleyen bir yönetime, (Bunlar ekonomi bilmiyor) demek cehaletin ifadesidir. Çok yanlış şeylerdir ama millet bunu can-ı gönülden biliyor, yaşıyor.
Bugün Türkiye'de hiçbir şey aksaklığa uğramadı. Çok büyük sıkıntılar çektik. Hükümet bu sıkıntıları kendisi yaşadı ama vatandaşına yaşatmadı. Liderlik de zaten böyle bir şeydir. Lider, (Öldüm, bittim, mahvoldum) demez, çünkü toplum ona bakarak istikametini çizecek. Kan kusarken bile (Kızılcık şerbeti içtim) der. Siyaset böyle bir şey.
Felaket tellalı olan siyasetçiler vardı Türkiye'de, bir tanesi nihayet veda etmek zorunda kaldı. Her konuşması felaket tellallığı, (Öldük, bittik, laiklik tehlikede, rejim mahvoldu, bitiyoruz, karanlık günler, yerin dibine girdik, battık, çıktık)... Allah Allah... Dışarı çıkıyorsunuz hiç öyle bir şey yok. Adam kendi dünyasında bunu yaratmış. Sonunda ne oldu? Öyle bir şey yok, hadi bakalım sen kendi dünyana, biz kendi işimize...''
Arınç, ''12 Eylülde Allah'ın izniyle sandıklardan 'evet' oyu çıkarsa, Türkiye daha demokratik, daha özgür bir ülke haline gelecek'' dedi.
Anayasa değişikliği ile memurlar için yeni haklar getirileceğini, YAŞ kararlarının denetime açılacağını, hâkimler ve savcıların sorgusuz sualsiz meslekten atılmaması için denetim getirileceğini, çocuklar, kadınlar ve özürlüler için pozitif ayrımcılık yapılacağını ve askeri yargının yerli yerine konulacağını anlatan Arınç, ''Bu Anayasa değişecekse bunun parlamentodaki şerefi sadece AK Parti'ye aittir. Çünkü müspet oyu sadece biz kullandık'' diye konuştu.
Arınç, bu işin millet için yapıldığını ve Türkiye'nin önünü açacağını kaydetti.