Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde, AB'nin ciddi yanlışlar yaptığını söyledi. Piri, "Birbirimizin güvenini yeniden kazanmalıyız" dedi.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Piri’nin Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geldiği noktaya ve bundan sonraki beklentilere ilişkin mesajları özetle şöyle:
AB YANLIŞLAR YAPTI: “AB bu süreçte ciddi yanlışlar yaptı. Maalesef geçmişi değiştiremeyiz. Mevcut durumda değişiklik olmaması halinde sona çok yaklaşılacağını da görerek Ankara’da bu sürece yeniden bağlanma konusunda hâlâ bir kıvılcım olmasını umuyorum. Birbirimizin güvenini yeniden kazanmalıyız. Bir tarafın endişesini diğeri ciddiye almalı.
ALTERNATİF ARANMAMALI: Şu aşamada yeni alternatif arayışlarına girmek akıllıca değil. ‘Katılım süreci sonsuza dek öldü’ dediğiniz an Türkiye’de insan hakları ya da hukukun üstünlüğünü önemsemediğiniz an olur. O an üçüncü bir ülkeyle ticarete, terörle mücadelede işbirliğine, dış politikada uyuma dayalı pragmatik bir ilişkiye girmiş olursunuz ve Türkiye, AB’nin ilişkiye sahip olduğu herhangi bir üçüncü ülke olur. Şu aşamada üyelik fırsatını Türk halkının elinden tamamen almak adil olmaz. Kapıyı hiçbir zaman tamamen kapatmamalıyız.
2018 ÇOK ÖNEMLİ: 2017 güvensizliğin çok yüksek olduğu, ilişkilere çok zarar verilen bir yıldı. Bu yıl, istemesi halinde, Türk hükümetinin hâlâ AB-Türkiye ilişkilerine bağlı olduğunu gösterebileceği yıl. Her iki tarafın da iyi ilişkilere ihtiyacı var. Ancak endişelerin yüksek olmasının ana nedenlerinden olan Türkiye’deki gelişmelere baktığımda henüz olumlu sinyaller geldiğini görmüyorum. 2019’a kadar bir iyileşme göremezsek AP olarak müzakerelerin resmen askıya alınmasını talep edeceğiz.
ÜYELİK İSTEĞİNİ GÖSTERME ZAMANI:Ankara’dan üyelik dışında seçeneklerin kabul edilmeyeceği söylemini sıkça duyuyoruz. Ancak bir yandan da AB’nin, Türk hükümetinin gerekli değişiklikleri yapmasını sağlayacak kadar siyasi çekiciliğe sahip olmadığını görüyoruz. Meşru endişeler var. Türkiye bir aday ülke ama yaşananlarla bunu riske atıyor. Eğer hükümet gerçekten bu ilişkiye önem veriyorsa bunu gösterme zamanı. Bunun sadece kelimelerle ya da ziyaretlerle değil pratikte yapılması gerekiyor. Hem ‘AB’ye önem veriyoruz’ deyip hem de ‘Endişelerinizi giderici herhangi bir şey yapmıyoruz’ demeyi sürdüremezsiniz.
SONUÇ ODAKLI ZİRVE: Zirve planlanıyor olması güzel. Mülteci krizinde Türkiye’ye ihtiyaç duyduğumuz dönem dışında yıllarca zirve yapılmadı. Sadece fotoğraf çektirmek için zirve yapmak ne Türkiye’ye ne de AB’ye yardımcı olur. Zirve sonuçlar doğurmalı.”
Türk toplumunu kaybetmemeliyiz
‘Türk hükümetinin politikalarını özellikle son bir buçuk yılda çok eleştirdik. Ancak bunun yanında Türk toplumuyla sempati ihtiyacı da var. Zaman zaman bu eksik kaldı. Türkiye’de konuştuğum, mevcut hükümete oy veren ya da vermeyen çoğu insandaki his AB’nin kendilerini yarı yolda bıraktığı, Türk toplumunun AB’nin umurunda olmadığı yönünde bir duygu söz konusu. Belli ki tavrımızla Türk toplumunu kaybetme riskimiz var. Bunun olmaması için daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor.’
‘Bazı şeyleri fark etmekte geç kalıyoruz. Mülteci krizinde sorun AB sorunu olana kadar fark etmedik, yardım teklifinde bulunmadık. Darbe girişiminde de 24 saat sonra AB için olay geride kaldı ve bunun toplumda ne tür bir etki yarattığının farkına varılmaksızın, yanlarında durulmaksızın devam edildi. Türkiye’de neler olduğu, toplumun nelerle karşı karşıya kaldığı konusunda biraz daha fazla sempati bu ilişkiye yardımcı olabilir. Türk tarafının ne yapması gerektiği ise gün gibi ortada.’