Türkiye'nin IMF ile 20'inci defa stand by anlaşması imzalayacağı neredeyse kesinleşti. Ancak anlaşmayla ilgili iki boyut henüz belirsiz. Anlaşmanın ne kadarlık bir kredi büyüklüğünün olacağı ve ihtiyati nitelikli olup olmayacağı net değil.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da dün Hindistan gezisine çıkmadan önce yaptığı açıklamada "Bugün IMF, ilgili bakanlıktan bazı bilgiler talep etti, onlar gönderildi. Kredi miktarı konusu henüz yeri yerine oturmuş değil. Önerdiğimiz teklifler var. Anlaşma içeriği ile ilgili hassasiyetlerimiz var. Onların dikkate alınmasını istiyoruz. Onların da önerileri olacak tabii... Biz dönene kadar belli bir mesafe alınmış olacak. Sonra bir araya geleceğiz" diye konuştu.
Hükümetin IMF ile anlaşmaya yakın olduğuna ilişkin ilk sinyal çarşamba akşamı Uluslarası Yatırımcılar Derneği'nin (YASED) resepsiyonunda Başbakan Erdoğan tarafından verildi. Daha birkaç hafta önce "IMF'ye ümüğümüzü sıktırmayız" diye sert bir çıkış yapan Erdoğan, bu toplantıda yaptığı ise "IMF ile ilişkiler karşılıklı çıkar hesabına dayalıdır. Oturur konuşur, anlaşırsak IMF ile imzayı atarız. Biz IMF'ye zaten ortağız. IMF sizi akredite ederse, dünya piyasalarındaki konumumuz daha iyi hale geliyor. Akredite etmezse küresel sermaye o zaman Türkiye'nin semtine uğramaz. Bunları iyi bilmemiz lazım. Bunu iyi anlar, iyi yakalarsak buradan daha iyi şartlarda kredi almamız mümkün olur" şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın YASED'deki konuşmasının 2003 Mart'ında imzalanan stand-by anlaşması sırasındaki konuşmasına çok benzemesi dikkat çekti. Erdoğan, başbakan olduktan 1 ay sonra nisan 2003'te MÜSİAD Genel Kurulu'ndaki konuşmasında "Eğer IMF'yi tanımazsanız, dünya da sizi tanımaz. IMF'siz yerinizden bile kıpırdayamazsınız. Ne bir kuruşluk ihracat, ne de bir kuruşluk ithalat yapabilirsiniz. Bu dünyada yaşıyorsanız IMF'yi tanıyacaksınız. Seçimden önce bazılarının söylediği gibi, 'IMF'yi gönderirim' demek Türkiye'nin gerçeklerine kesinlikle uymaz" demişti.
İhtiyati stand-by öne çıkıyor
Erdoğan'ın YASED'de IMF'nin akreditasyondan bahsetmesi anlaşma imzalanacağı ancak stand by'ın ihtiyati nitelikli olabileceği seçeneğini güçlendirdi. Erdoğan'ın bu konuşmasını yapmadan birkaç saat önce katıldığı AKP MYK toplantısında da IMF ile anlaşma noktasına çok yaklaşıldığı, şartlarda anlaşılması durumunda 20-40 milyar dolarlık kredi desteğinin söz konusu olacağını belirttiği kulislere yayıldı. AKP MYK toplantısında Erdoğan'ın bu parayı kullanıp kullanmamaya henüz karar vermediklerini söylemesi de ihtiyati stand-by'ı güçlendiren ikinci unsur oldu.
İhtiyati stand-by seçeneğinde; gözden geçirmeler sonrasında Türkiye'nin hak edeceği kredi hakkını kullanıp kullanmaması, kendi inisiyatifinde olacak. Türkiye likidite sıkışıklığı çektiği zaman IMF'den acil kredi alabilecek. Bu anlaşmayla Türkiye, kredi almasa da program uluslararası desteğe sahip olacak. Ancak başta eski Hazine Müsteşarı ve CHP milletvekili Faik Öztrak olmak üzere çeşitli çevreler bu anlaşmayı riskli buluyor. Türkiye'nin IMF'den kredi çekmeyi istemesinin "sıkıştım" mesajı vereceğini iddia ediliyor.
İhtiyati stand-by nasıl işleyecek
- İhtiyati stand-by anlaşması yine IMF heyeti yılda bir kaç defa gözden geçirmeler için gelecek, rapor düzenleyecek.
- Bu raporları, uluslararası yatırımcı ve finans kuruluşları takip edecek, Türkiye'nin kredibilitesi açısından önem taşıyacak.
- Düzenlemede yer alacak olan kredi rakamı, kullanılması taahhüt edilen bir kredi olmayacak, kredi kullanıp kullanmaması Türkiye'nin inisiyatifinde olacak.
- Türkiye likidite sıkışıklığı çektiği zaman IMF'den acil kredi alabilecek, kredi almasa da Türkiye'nin programı uluslararası bir desteğe ve güvenilirliğe sahip olacak.
- Ülkeler risk primleri düştüğü için piyasalardan daha uygun şartlarda borçlanabiliyor ancak kredi talep edildiğinde piyasayı negatif etkileme riskine sahip.