Almanya'ya geçtiğimiz yıl Suriye, Afganistan ve Irak'tan yüz binlerce mülteci geldi. Başbakan Angela Merkel, 31 Ağustos'ta yaptığı bir konuşmada kullandığı "Bunu başarabiliriz" (Wir schaffen das) sözleriyle mülteci politikasına ilişkin kırmızı çizgisini belirledi.
Merkel'in izlediği mülteci politikası Almanya'yı değiştirdi mi, değiştirdiyse ne yönde değiştirdi? Almanların bu yöndeki düşüncelerini infratest dimap kamuoyu araştırma şirketi Deutsche Welle adına araştırdı. 15 – 17 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen ankete seçme hakkına sahip bin kişi katıldı. Vatandaşlara, mülteci politikasının 4 muhtemel sonucuna katılıp katılmadıkları soruldu.
Eğitim ve sosyal hizmetler
İyimser tahminlere göre mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması yılda 15 milyar euroya mal olacak. Ülkeye ayak basan mülteciye önce kalacak bir yer sunuluyor, ihtiyaçları karşılanıyor. Entegrasyon, ancak Almanca öğrenip eğitim görmeleri hakkında mümkün. Bunun için öğretmenlere, kreş ve okullara ihtiyaç var. Bu, Alman eğitim ve sosyal hizmetler sistemini zorlar mı? infratest dimap anketine katılanların az farkla da olsa çoğunluğu mültecilerin sistemi zorlayacağına inanıyor.
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi seçmenlerinin ezici çoğunluğu eğitim ve sosyal hizmetler sisteminin mülteciler nedeniyle ağır yük altında kalacağına inanıyor. Her 100 kişiden sadece 15'i sistemin zorlanmayacağını düşünüyor.
Almanca konuşabilen, eğitim görmüş ve çalışabilir durumda olanlar aslında Alman istihdam piyasasında kendine bir yer edinebilir. Almanya önemli bir demografik güçlüğün eşiğinde bulunuyor. Toplum yaşlanıyor, çocuk sayısı azalıyor. Bu gelişme şirketlere de yansıyor. Daha şimdiden her 100 işsiz karşısında 200 boş nitelikli eleman pozisyonundan söz ediliyor. Mülteciler bu boşluğu doldurabilir mi?
Bu, o kadar da kolay değil. Almanya'da makine ve otomobil imalatı ile elektroteknoloji ekonomik üretimin yüzde 20'sini oluşturuyor. Ancak mültecilerin geldiği ülkelerde bu branşlar henüz bir geleneğe sahip değil. O nedenle gereken koşul ve niteliklerle donatılmamış durumdalar. Buna rağmen ankete katılanların az farkla da olsa çoğunluğu Alman ekonomisinin yeni iş gücü sayesinde güçleneceğine inanıyor.
Eğitim ve sosyal hizmetler sistemine ilişkin soruda olduğu gibi bu soruda da AfD seçmenleri mülteci karşıtı bir tavır ortaya koyuyor. 10 katılımcıdan 9'u göçmenlerin Alman ekonomisine avantaj sağlayacağına inanmıyor.
Siyasi partilere bağlı görüş ayrılıklarından bağımsız olarak özellikle gençler, yüksek eğitimliler ve gelir düzeyi yüksek kişiler mültecilerin Alman ekonomisine iyi geleceğini düşünüyor. 50 yaşın üzerindekiler ve eğitim düzeyi düşük olanlar bu ifadeye pek katılmıyor.
Mültecilerin yalnızca ekonomik değil toplumsal açıdan da sonuçları olacak. Almanya'da özellikle büyük kentler şimdiden renkli ve çeşitli. Gelecekte bu ortamın daha da güçlenmesi bekleniyor. Almanlar bunu nasıl karşılıyor?
Bu gelişme de belli siyasi partilere yakınlığın ötesinde gençler ve eğitimli Almanlar tarafından olumlu karşılanıyor. Aynı grup, Angela Merkel'in izlediği mülteci politikasıyla terör eylemlerinin artışı arasında bir bağlantı kurulmasını da doğru bulmuyor. Ankete katılanların yaşı artıp eğitim seviyesi düştükçe Almanya'da bundan sonra eylemlerin artacağına inananların sayısı da yükseliyor.
Yakın bulunan siyasi parti de bu soruya verilen yanıtta önemli rol oynuyor. AfD taraftarları 100 kişiden yalnızca 7'si Almanya'da önümüzdeki dönemde daha fazla terör eylemi düzenlenmeyeceğini düşünüyor.
Anketin genel sonucuna bakıldığında AfD seçmenlerinin ezici çoğunlukla federal hükümetin izlediği mülteci politikasının Almanya açısından olumsuz sonuçları olacağı görüşünde. Bu kadar yoğunlukta olmasa da Yeşiller'e sempati duyanlar bunun aksine inanıyor.