Dünya

Almanya'dan notlar... (30 Nisan 2009)

06 Mayıs 2009 03:00
Gürsel Köksal bildiriyor...

 Alman oldukları için gurur duyuyorlar

Almanya'da gerçekleştirilen bir kamuoyu araştırmasının sonuçları, Alman olduğu için gurur duyanların, hem de bunu “tarihe rağmen” yapanların oranı % 60'ı buluyor. “Kimlik Vakfı” (Indentity Stiftung) tarafından gerçekleştirilen araştırmada Almanların ulusal duygulara yatkınlığının arttığı, bunda 2006'daki gerçekleştirilen Dünya Futbol Şanpiyonası'nın önemli rol oynadığı sonucuna varıldı. Almanların ulusal duygularının güçlendiğini tespit eden araştırmada, halkın büyük çoğunluğunun Alman ordusunun ülke dışında görevler üstlenmesine karşı çıktığı, “ülkemin çıkarları için ölümü göze alırım” diyenlerin de % 70'i bulduğu açıklandı. Araştırmaya gerçekleştiren ekipten Sosyolog Eugen Buss (Hohenheim Üniversitesi), Almanların ülkelerine yönelik duruşlarının “çoğulcu, pragmatik, dünyaya açık ve demokrat” olduğunu belirtti, “Ulusal duygu geri geldi, Alman ruhu tedavi edilmiş durumda” dedi.

 Türkiye'de bir tabu daha yıkılırken

Ergenekon soruşturması kapsamında Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün savcılara ifade vermesi, Süddeutsche Zeitung'da “Türkiye'de tabu yıkılışı / İlk kez bir eski silahlı kuvvetler şefi bir sivil savcı karşısında tanık olarak ifade verdi” başlığı altında verildi. Haberde 2004 yılında bazı üst düzey generallerin darbe girişimlerinin, Genelkurmaybaşkanı Özkök'ün direnişi sayesinde engellendiği belirtildi, bu darbe girişimiyle ilintili olarak tutuklananlar arasında emekli generallerin bulunduğunu vurgulandı. Özkök'ün savcılığa ifade vermesinin basın dünyasında alkışlarla karşılandığı belirtiliyor, Vatan gazetesinde yayınlanan “Bundan sonra hiçbir subay ağzına darbe lafını bile alamaz artık” sözlerine dikkat çekildi. Bu arada yine aynı haberde yürüyen Ergenekon davası kampasında subayların tutuklanması konusunda silahlı kuvvetler ile hükümet arasında bir anlaşma olduğuna dair söylentilere de geniş yer verildi.

 Türkiye bölgesinde güç olacak

Kölner-Sadt Anzeiger gazetesinin düzenlediği “Dış politik muhabirleri bildiriyor” dizisi kapsamındaki toplantıda konuşan gazeteci Gerd Höhler, Türkiye'nin bölgesel bir olacağını savundu. Deutsche Welle'nin haberine göre “Yunanlılar ve Türkler: Ezeli düşmanlık mı, barış mı?” başlıklı konuşmasında AKP'nin iktidara gelmesinden sonra Türkiye'nin İslam dünyasında daha etkin hale geldiğini beirterek, “Avrupalılar endişe duymamalı, zira bu köprü olma işlevinin bir parçası” dedi. Zeit gazetesinin İstanbul Muhabiri Michael Thumann'ın gazetenin internet sayfasında yayınlanan “Birlik partileri Türk-Alman ilişkilerini tehlikeye düşürüyor” başlıklı yazısında, CDU ve CSU'lu politikacıların Başbakan Erdoğan'a ve Türkiye'ye yönelik tavrı eleştirildi, “Alman pasaportuna sahip olup, Erdoğan'ı Hiçbir zaman seçmeyecek olan Türkler bile 'Bunlar bizden ne istiyor?' diye soruyorlar” denildi.

Die Welt gazetesine Avrupa Birliği'nin genişlemesiyle ilgili bilgi veren Olli Rehn, “Aday ülke Türkiye'den memnun musunuz?” sorusuna “Türkiye son 10 yılda çok büyük ilerlemeler kaydetti. Ama biz herkes için ifade özgürlüğünü, kadınların, azınlıkların ve sendikaların haklarının daha iyi korunmasını istiyoruz” dedi. Türkiye'yle müzakere görüşmelerinin 100 metre koşusuna benzetilmesine karşı çıkan Rehn, durumun daha çok 3000 metrelik engelli koşuya benzediğini savundu.

 Avrupa'nın en büyük camisi inşaatı başladı

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) Köln'deki merkez camiisinin inşaatına başlandı. Bu amaçla camiinin yapılacağı alanda bulunan ve 24 yıldır kullanılan camiyle DİTİB merkez binası yıkılıyor. İnşaat çalışmalarının başlaması vesilesiyle gerçekleştirilen, Türk ve Alman yetkililerin katıldığı bir törende yeni caminin 2.5 yıl sonra bitirilmesinin beklendiği belirtildi. Avrupa'daki en büyük ve en modern cami olacağı belirtilen DİTİB Merkez Camii (ve içinde spor tesislerinden, kütüphane, seminer ve toplantı salonları, alışveriş ve çocuk bakım merkezi, katlı otopark gibi tesisleriyle Sosyal Birimler Kompleksi) inşaatı için başlatılan bağış kampanyasına telefonla katılmak da mümkün. Çeşitli gazetelerde yayınlanan ilanlarda yer alan 0900'lu telefon numarasını arayanlar, numarayı düşürdüklerinde kampanyaya 5 euro bağışta bulunmuş olacaklar.

 Müslümanlar'la diyaloğa polis övgüsü

Alman federal polis örgütü BKA (Federal Kriminal Daire) ve ülke içi istihbaratla görevli Anayasayı Koruma Örgütü, Müslüman örgütlerle işbirliğinden olumlu sonuç alındığını açıkladı. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi ve DİTİB'yle işbirliğinin Londra'daki terör saldırılarının (2005) ardından başladığını açıklayan BKA Başkanı, amaçlarının “Müslüman halk içinde muhbir” bulmak değil, Müslümanların güvenlik örgütlerine güvenini arttırmak olduğunu vurguladı. Başkan, ayrıca sözkonusu işbirliğinin güvenlik birimlerinin duyarlılığını ve “çok kültürlü anlayışı”nı arttırdığını vurguladı. Öte yandan aşırı dincilerce kullanılan bir internet tartışma forumunda yer alan “Alman İslam Konferansı üyelerinin katledilmesi” çağrısı Alman istihbaratınca “çok ciddiye” alındı. Frankfurter Rundschau'da yer alan habere göre sözkonusu forumda aralarında Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble'nin de yer aldığı kişilere yönelik tehditler içeriyor. Bu arada bu tehditlerin “öldürmeye çağrı” değil, hedef alınan kişileri yıldırmaya yönelik olduğu, kullanılan kavramların yanlış anlaşılması sonucu “cinayete çağrı” olarak değerlendirildiği ileri sürüldü.

 Alman Protestanlarının başına bir kadın gelebilir

Almanya'da Protestanlığın en üst düzey kurumu olan EKD'nin (Almanya'da Protestan Kilisesi Meclisi) başkanlığı için adı geçenler arasında durumu en güçlü olanı Hannover'de piskopos olarak görev yapan Margot Keasmann. Sık sık medyanın gündemine gelen, televizyonlardaki oturumlara konuk olan Kaesmann, halk arasında sempatik bulunan bir dini lider. Halen EKD Başkanlığı görevini yürüten Berlin Piskoposu Prof. Wolfgang Huber'in görev süresi bitiyor. Kaesmann'ın tersine halkla sıcak ilişkiler kuramadığı ileri sürülen Huber, kısa bir süre önce Türkiye'ye giderek, Hıristiyanlarla ilgili gelişmeleri yerinde gözlemek üzere Türkiye'yi ziyaret etmişti. .

 “Almanya'da gazete ölümleri olmayacak!”

Yaşanan ekonomik krizde Alman gazeteleri, diğer Batı Avrupa ülkelerindekileri göre daha iyi durumda. Avrupa Gazete Yayıncıları Birliği Başkanı Voldo Lehari, İngiltere, İspanya, Fransa ve İtalya'da 2009 yılında gazetelerin ilan cirolarında ortalama % 20'ye kadar gerileme beklendiğini, bu oranın Almanya'da ise % 8 ile 14 arasında tahmin edildiğini açıkladı. Lehari'nin Alman Haber Ajansı'na (DPA) yaptığı açıklamaya göre Almanya dışındaki Avrupa ülkelerinde kötüleşmede sayıları ve dağıtıldıkları alanlar giderek büyüyen bedava gazeteler önemli bir rol oynuyor. Almanya'da Amerika'da son zamanlarda gözlenen “gazete ölümleri”nin olmayacağını savunan Laheri, yayın ürünlerinin kaçak yollarla çoğaltılması ve ticari olarak kullanılmasına karşı yayıncıları korumak üzere hükümete yasal önlemler alınması çağrısında bulundu.

gursel.koksal@dogan-media.com
Dogan Media International / Frankfurt



28 Nisan 2009
26 Nisan 2009
24 Nisan 2009
22 Nisan 2009
21 Nisan 2009
17 Nisan 2009
5 Nisan 2009
2 Nisan 2009
1 Nisan 2009
28 Mart 2009
26 Mart 2009
25 Mart 2009
24 Mart 2009
23 Mart 2009
21 Mart 2009
20 Mart 2009
18 Mart 2009
17 Mart 2009
12 Mart 2009
11 Mart 2009
10 Mart 2009
6 Mart 2009
5 Mart 2009
27 Şubat 2009
25 Şubat 2009
24 Şubat 2009
20 Şubat 2009
19 Şubat 2009
18 Şubat 2009
17 Şubat 2009