Gündem

Almanya, şüphelilerin Kanal 7 bağlantısını sordu

Almanya, Türkiye’ye, RTÜK Başkanı Akman ile birlikte 16 kişinin Kanal 7 televizyonu ile arasındaki bağlantıyı sordu.

30 Nisan 2009 03:00
Almanya, ikinci dalga Deniz Feneri e.V. soruşturması kapsamında Türkiye’ye gönderilen adli yardımlaşma talebinde, aralarında RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da bulunduğu 16 zanlının Kanal 7 televizyonu ile bağlantısını sordu.

Milliyet'in haberine göre, mevzuat gereği yeminli mütercimlerce Türkçe’ye çevrilerek aslıyla birlikte Almanya’dan Türkiye’ye gönderilen ve geçtiğimiz cuma günü Adalet Bakanlığı’na ulaştığı açıklanan 84 sayfalık adli yardımlaşma talebinde, adları belirtilen 16 zanlıya ilişkin polisiye bilgilerin yanı sıra, bu kişilerin ticari, siyasi ve dinsel bağlantıları hakkında da bilgi istendi.

Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcısı Martin Links imzalı adli yardımlaşma talebinde, “Bu kişilerin Kanal 7 televizyonu (İstanbul ve Frankfurt/Main) ile hangi iş ve organik irtibatı vardır” ifadesine yer verildi.

Savcı Links’in yetkili adli makama yönelttiği adli yardımlaşma talebinde, alınacak ifadeler ve yapılacak araştırma sonucu gerekli delillerin bulunacağının tahmin edildiği dile getirildi. Bu delillerle, Türkiye’ye havale edilen bağış paralarının nerede kullanıldığının ortaya çıkarılacağı ifade edilirken, özellikle Kanal 7 televizyonu yayıncısı Yeni Dünya İletişim A.Ş. yöneticileri ile çalışanlarının Türkiye ve Almanya’daki Deniz Feneri dernekleriyle bağlantıları üzerinde duruldu.

Milyonlarca euro buharlaştı

Almanya’da 17 Eylül 2008’de sonuçlanan ilk dalga Deniz Feneri e.V. davasında sanıkların ‘Türkiye’deki asıl karar vericilerin’ talimatıyla 2002-2007 arasında Almanya’da en az 42 milyon euro topladıkları belirtildi. Bu rakamın 17 milyon euro’sunun nakit olarak kuryelerle Zekeriya Karaman’a ulaştırıldığı, 8 milyon euro’nun Türkiye’deki Deniz Feneri’ne havale edildiği, 4 milyon euro’nun dava başlarken Almanya’daki Deniz Feneri hesaplarında bloke edildiği, kalan miktarın da idari ve cari giderlerle reklamlara harcandığı belirlendi.

Resmi muhasebe kayıtlarıyla yasa dışı muhasebe kayıtları arasında 11.7 milyon euro fark saptanırken, mali bilirkişi raporuna göre, kasada 2.8 milyon euro’nun eksik olduğu tespit edildi.

Kanal 7 odaklı sorular

Soruşturma sürecinde Deniz Feneri ve Kanal 7 ile, bağlı kuruluşların tek elden yönetildiği bulgusuna ulaşan Frankfurt Savcılığı, Türkiye’ye Kanal 7 odaklı sorular yöneltti .

Alman savcılığının Türk adli ve polisiye makamlarından yanıtının bulunmasını istediği sorular ise şöyle:
- Deniz Feneri e.V.’ye yapılan bağışlar, (ayni ve nakdi) Türkiye’de hangi şekilde dağıtıldı?
- Deniz Feneri Derneği e.V. ile Kanal 7 yöneticileri arasında hangi iş, organik irtibat ve sözleşmeler bulunmaktadır? Bu sözleşmeler ne zamandan beri vardır ve hangi biçimdedir?
- Kanal 7 televizyon yayın kurumu (İstanbul ve Frankfurt/Main) ve zanlılar arasında hangi iş ve organik irtibat bulunmaktadır?
- Kanal 7 Televizyonu’nda resmi yönetim kurulu yanında fiili bir başka yönetim kurulu var mıdır?
- Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve Harun Kapıyoldaş’ın Türkiye ve Almanya’daki Deniz Feneri derneklerine etkisi var mı veya var mıydı?
- Deniz Feneri e.V. bağışçıları ve dernekten yardım alanlar hakkında ayrıntılı bilgi verilebilir mi? (Bağış belgelerinin Türkiye ve Almanya’da muhtemel çifte kullanımının denetlenmesi ve belgelerin karşılaştırılabilmesi için)
- Alman Deniz Feneri’nden Türk Deniz Feneri’ne havale edilen bağış paraları nasıl kullanıldı?
- 2002-2007 yılları arasında yurt dışındaki (Yemen, Bulgaristan, Kosova vb.) yardım projelerinin faturaları elde edilebilir mi?