Dünya

Alman siyasetçilerin seçimlere bakışı

Almanya'da Türkiye'deki seçimler için oy verme işlemleri devam ediyor. Partilerin temsilcileri de seçim kampanyalarını sürdürüyor. Alman siyasetçiler 1 Kasım seçimlerini ve Almanya'ya yansımalarını değerlendirdi.

20 Ekim 2015 23:45


Almanya'daki yaklaşık bir buçuk milyon seçmenin çoğunun hâlâ oyunu kullanmadığı tahmin ediliyor. Berlin'deki sandık görevlilerinin verdiği bilgiye göre 8 Ekim'de başlayan oy verme işleminin ilk 10 gününde pek hareketlilik gözlemlenmedi. Ancak geçen pazar günü sandıkların kurulduğu Berlin Başkonsolosluğu'nun önünde uzun kuyruklar oluştu. Almanya'daki seçmenler, 25 Ekim akşamına kadar oy kullanabilecek. Partilerin Almanya’daki temsilcileri, Türklerin oy kullanması için seçim kampanyalarını sürdürüyor.

Türkiye'deki partilerin liderleri, 1 Kasım seçimleri öncesinde kampanyalarına Avrupa’dan başlamıştı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Ahmet Davutoğlu, Almanya’ya gelerek, farklı kentlerde Türk seçmenlere seslenmişti. Parti liderlerinin Türkiye dışında yürüttüğü seçim kampanyaları, Almanya’da dikkat çekiyor.

Seçim kampanyasından rahatsızlık

Yurtdışında yaşayan Türklerin bulundukları ülkede oy kullanabilmesini olumlu karşılayan Alman siyasetçiler, Almanya’da seçim kampanyası yürütülmesi konusunda farklı görüşlere sahip. Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili milletvekili Hans-Peter Uhl, Türk siyasetçilerin Almanya'da seçim kampanyası yürütmemesi gerektiği görüşünde. “Türklerin başkonsolosluklarda oy verebilmesini şeklen doğru buluyorum" diyen Uhl, "Ancak (Türk) siyasetçiler Almanya sınırları dâhilinde seçim kampanyası yürütmemeli" sözleriyle duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

Muhafazakâr politikacı Uhl, özellikle Başbakan Davutoğlu’nun Almanya’da Türkçe’nin yaşatılması için kreş açacakları türündeki seçim vaatlerine karşı çıkıyor. Buna karşılık Sol Parti Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Jan van Aken, Türk liderlerin Almanya’da seçim kampanyası yürütmesini olumlu bulduğunu şu sözlerle dile getirdi: “Bu kesinlikle doğru ve önemli. Elbette burada seçim kampanyası yürütülebilir. Hatta ben de burada Selahattin Demirtaş’ın seçim etkinliğine katıldım. Bunda bir sorun görmüyorum. Eğer dünyanın herhangi bir yerinde Alman nüfusu yoğun olsa, Alman siyasetçiler de neden oraya gitmesin…”

Sol Parti ve Yeşillerden HDP'ye destek

Sol Parti ile Yeşiller, Türkiye'deki seçimlerde Halkların Demokratik Partisi’ne açık bir şekilde destek veriyor. Sol Parti’den siyasetçiler Halkların Demokratik Partisi tarafından Almanya’da düzenlenen etkinliklere katılıyor. Yeşiller partisi de Türk seçmene çağrıda bulunarak, oyunu bu partiye vermesini istedi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel İdare Kurulu Türkiye Koordinasyon Grubu Başkanı Dietmar Nietan ise seçimlerde hiçbir partiyi desteklemediklerini vurguluyor. Türk siyasetçilerin Almanya’daki seçim kampanyalarından rahatsızlık duymadığını dile getiren Nietan, ancak şu uyarıda bulundu: "Fakat nasıl oy istendiği de önemli. Eğer bir siyasetçi kendi partisi için oy istiyor ve insanlara CHP’nin veya AKP’nin diğerlerinden farklı olarak ne yapmak istediğini olumlu bir şekilde anlatıyorsa, burada sorun yok. Ancak Türk siyasi parti yöneticilerinin, Türkiye dışındaki seçim etkinliklerinde diğer bir partiyi kötüleyerek, Türkiye’deki kutuplaşmayı Alman toplumuna taşımaları ise yerinde bulmayacağım bir tutum olur.”

Almanya'da şiddet endişesi

Özellikle Ankara’daki saldırıların ardından, “Türkiye’deki şiddet olayları Almanya’ya sıçrar mı” sorusu gündeme geldi. Hristiyan Sosyal Birlik milletvekili Hans-Peter Uhl, bu konudaki endişelerin yersiz olmadığınu şu sözlerle ifade etti: "Böyle bir şeyin yaşanmamasını dilerim. Ancak Türk hükümeti ile Kürtler arasındaki anlaşmazlığın Almanya’ya yansıyabileceği yönündeki endişeler nedensiz değil. Burada her iki taraftan da insanlar var, yüz binlerce Kürt ve milyonlarca Türk yaşıyor. Bu yüzden de çatışmaların Almanya’ya sıçrama tehlikesi var.”

Bu tür kaygılara gerek olmadığı görüşünde olan Sol Parti milletvekili Jan van Aken ise şunları söyledi: "Almanya'da da son zamanlarda Türk ve Kürt gruplar arasında bazı şiddet olaylarının meydana geldiğini gözlemledim. Benim memleketim olan Hamburg’da bazı aşırı milliyetçi Türk gençlerinin Kürtlere saldırdığını gördük. Ancak bu şiddetin her yere yayılmasından kaygı duymuyorum. Türkiye’de ülkenin ve insanların durumu kanımca daha büyük endişe yaratıyor.”

Sosyal Demokrat politikacı Nietan ise Türk toplumundaki kutuplaşma ortadan kalkarsa, endişelerin de giderileceğini belirtti: "Gerek Türkiye’de yaşayan Türk siyasetçiler, gerek Almanya’da yaşayan Türk dernek temsilcilerinin, toplumda nefret, güvensizlik ve şiddeti kışkırtmak yerine bunları giderme konusunda sorumluluk taşıyor. Almanya'daki Türk kökenliler ve Ankara'daki siyasetçiler bu sorumluluğu üstlenerek, gerginliği artırmak yerine ortamı sakinleştirici bir tutum izlerlerse, kaygı duymama gerek kalmaz.”