Gündem

AKP'nin kurucusundan Erdoğan'a: Halk maskenin düştüğünü görüyor, cevabını sana verecek

HDP'li Dengir Mir Mehmet Fırat: 7 Haziran'da iktidardan düşecekler

18 Mayıs 2015 20:42

AKP’nin kurucu kadrosunda yer alan ve bir dönem genel başkan yardımcılığı yapan, HDP Mersin milletvekili adayı Dengir Mir Mehmet Fırat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirerek, “Ellerin Kürtçe Kuran-ı Kerim’in mealiyle geliyorlar. Teşekkür ediyoruz ama bu halkın dilini yasaklayarak onların Kürtçe öğrenmesine mani olduğunuzu bilmiyor muyuz?” diye sordu. Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığı döneminde vekilliğini de yapan Dengir Mir Mehmet Fırat “Biraz samimi ol, biraz ciddi ol. Bu halk senin maskenin düştüğünü görüyor ve bunun cevabını sana verecek” dedi.

HDP Mersin milletvekili adayı Dengir Mir Mehmet Fırat, partisine yönelik bombalı saldırının düzenlendiği Mersin'de konuştu.

Dengir Mir Mehmet Fırat'ın açıklamaları özetle şöyle:

Birileri sizden çok korkuyor. Korkmakta haklılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, 7 Haziran akşamı demokratik yollarla onlar iktidardan düşecek. Korkuyorlar, birilerinin arkasına sığınmaya çalışıyorlar. O sığındıkları kişilerle karşılaştırdığınız zaman hiçbir benzerlikleri yok. Biri çıkmış kefenimiz boynumuzda “Rahmetli Menderes gibi demokrasiyi savunacağız” diyor. Unutuyorlar, rahmetli Menderes yapmış oldukları engizisyon mahkemesinin bütün araştırmalarına rağmen bu devletten, hazineden, bu milletten 1 kuruşu çaldığı dahi ispat edemediler ama o Menderes, kendisine ait olan Çakır Bey çiftliğini ikiye bölüp yarısını topraksız köylülere tapularını dağıtarak veren bir insandı. O halkın şehidiydi, bizden.

550 yakın korumayla korunan insanlar, halktan korkuyor. Adayları dahi milletvekilleri olmadığı halde sizden vekalet istedikleri zaman arkalarında polis ordusuyla geziyorlar. Hem sizden vekalet istiyorlar, hem sizden korkuyorlar. Korkan adama vekalet verilir mi?

 

'Ekonomi, istikrar diyorlardı,
şimdi çıtları çıkmıyor'

 

Bir şey söyleyemiyorlar, daha evvel hep ekonomi, istikrar derlerdi. Şimdi çıtları çıkmıyor. Niye? Çünkü söyleyecekleri şey bitti. Bundan sonra söyleyecekleri tek şey var. Provokasyon, bu halkı provoke etmek ve sokağa dökmek istiyorlar. Ama o oyuna gelmeyeceğiz, gelmeyeceğiz, gelmeyeceğiz. Birisi kalkıyor, Kürt halkına bir soru soruyor. Kabe’yi bilir misiniz, diyor. Evet, yalnız biz Müslümanlar değil bütün dünya Kabe’nin nerede olduğunu bilir. Bize dini öğretme. Ama Mekke’nin yanında Medine var. Hz. Muhammed’in evini gördün mü sen? İki küçük oda, kerpiçten yapılmış. Peygamber geride dört dirhem miras bırakmıştı. Milyarlar değil, gemiler değil. Onlar din üzerinden ticaret yapmaya çalışıyorlar, hatta daha ileriye gidip din tefeciliği yapıyorlar. Halkımız bunu biliyor.

 

'Selahaddin Eyyubi kim, siz kimsiniz?'

 

Selahaddin Eyyubi, bir imparatorluğun kralı, Kudüs fatihi. Cenazesi mezara götürülürken, arkasında bir beyaz at ve diğer bir kişinin elinde kılıç. Soruyorlar nedir bu, tek mirası bu diyorlar. Cenazesinin kaldırılması için tüccarlardan borç alınarak böylesine bir insan defnediliyor. Siz nerede, Selahaddin Eyyubi nerede? Bize dini öğretmeye çalışıyorlar. Ellerinde Kürtçe Kuran-ı Kerim’in mealiyle geliyorlar. Teşekkür ediyoruz ama bu halkın dilini yasaklayarak onların Kürtçe öğrenmesine mani olduğunuzu bilmiyor muyuz. Biraz samimi ol, biraz ciddi ol. Bu halk senin maskenin düştüğünü görüyor ve bunun cevabını sana verecek.

 

'Diyanet İşleri Başkanı
Başbakan'a bağlı memur'

 

Bir de diyanet diyorlar, neymiş Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılacakmış. Diyanet Atatürk zamanında cumhuriyetle kurulmuş bir kurum. Doğrudan doğruya Başbakan’a bağlı bir memur. İstediği zaman atar, istediği zaman istediği kişiyi getirir. Biz şunu söylüyoruz, inançlarla oynanmaz. Din siyasete alet edilemez ama siyaset dine yardım etmek, inançlara saygılı olmak zorundadır. Bugüne kadar yapılan şey de budur. 

 

'Bizim döviz birikimimiz yok'

 

Bizlerin yurtdışında birileri gibi döviz birikimi yok. Biz buradayız. Biz de burada yaşayacağız, çocuklarımız da burada yaşayacak. Birileri gidebilir. Biz buradayız.