TBMM Türkiye-İran Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Üyesi, AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, İran'da perşembe günü başlayarak ülke genelinde yayılan protestoları değerlendirdi. Protestoları, Arap Baharı sonrası önemli bir gelişme olarak kaydeden Miroğlu, eylemlerin iç ve dış sebepleri olabileceğinin altını çizen, “Bu böyle sıradan, basit bir sokak hareketi gibi görülemez. Sokak hareketinin muhalefet kanadı tarafından sözünü ettiğimiz çeşitli kanatlar tarafından sahiplenilmesi durumunda İran’da bir rejim değişikliği bile söz konusu olabilir” sözlerini kaydetti.
İran’da, Suriye’de, Irak’taki gelişmelerin Türkiye'yi etkileme potansiyeli taşıdığına dikkati çeken Miroğlu’nun İran'daki sokak eylemlerine ilişkin olarak T24’e yaptığı değerlendirmeleri şöyle:
“Arap Baharı sonrası önemli bir gelişme"
"Bu Arap Baharı sonrası önemli bir gelişme. Sıranın İran’a gelebileceği söyleniyordu. Bunun iç sebepleri var, dışa bağlı sebepleri de var ama İran halkı, kendi milli bütçesinden Irak’a, Lübnan, Suriye’ye ve Yemen ve benzeri yerlere bütçe ayırmasını istemiyor. Çünkü bu İran halkına yoksulluk olarak geri dönüyor.
İran etnik fay hatlarının güçlü olduğu bir ülke. Bugünkü koşullarda sönmüş gibi görünün bir Kürt hareketi var. Kürdistan Demokrat Partisi, Azerbaycan meselesi var. Azerilerin önemli bir kısmı iktidar yanlısı bir tutum içindeler ama güçlü bir muhalifliği de var. İran bu parametrelerle 2018 yılına girmiş oldu.
"12 bin adaydan yalnızca 4 bine yakını..."
Gerçek bir demokrasiden bahsedilemez. Mollalar rejimi devam ediyor. Göstermelik tabii Güçler ayrılığına dayalı bir rejimi var İran’ın ama sistem şöyle işliyor. Diyelim ki siz milletvekilliğine aday oluyorsunuz. Sizin aday olup olmayacağınıza meşru, resmi kurumlar değil gayri resmi bir kurul karar veriyor. Geçen seçimlerde 12 bin adayın sadece 4 bine yakını milletvekili olmaya hak kazanabildi.
Siyasi temsil hakkının bile bir takım konsey ve komisyon kararlarıyla engellendiği bir ülke durumu. İran şimdiye kadar iç demokrasisi, içerdeki dinamikler açısından tartışılan bir ülke olmadı hiç. En azından çeyrek yüzyılda böyleydi.
İran Ortadoğu söz konusu olduğu zaman ambargolarla, ABD politikalarına karşı, İsrail’e karşı olan tutumuyla, Irak’taki sürece katılımıyla ve en son Suriye’de aktif rol alması ve Yemen’de belli bir kesimin yanında olması. Dış politikasıyla gündeme gelen bir ülkeydi. Ruhani’nin başa gelmesinden sonra da İran’da kısmi de olsa siyasi ve demokratik alanda bir rahatlama olacağı görülüyordu ve olaylar karşısındaki tutumu da bunu gösteriyor.
“Türkiye’yi şu ya da bu yönde etkileme potansiyelini taşıyor”
İranlıların hükümeti protesto etme, hak talep etme hakları vardır dedi. Ruhani ve Hamaney arasındaki çelişki de devam ediyor. Bu olayların seyrine bağlı ya şiddetlenecek ya da daha yumuşak bir hat izleyecek. Türkiye açısından ilginç. Türkiye bölgede olan bir ülke, Suriye’de olsun, Irak’ta olsun gelişmeler Türkiye’yi şu ya da bu yönde etkileme potansiyelini taşıyor.
“Ama örgütlü bir muhalefete dönüşür ve belli meseller damgasını vurursa?”
Türkiye sadece kendi iç dinamikleriyle tarif edilebilecek bir ülke olmaktan uzak çevresinde olan bitenlerden de mutlaka düşünülmesi gereken bir ülke konusunda. İran’da muhalefet Şah’a karşı ilk defa çok güçlü partiler İran Komünist Partisi, Kürdistan Demokrat Partisi, bütün bu muhalif kesimler Humeyni’nin yanında yer aldı. Ama Humeyni, iktidara geldi ve iktidarını sağlamlaştırdıktan sonra önce İran Komünist Partisini yok etti sonra Kürt muhalefetine yöneldi.
Muhalefetin İran’da bir ara gelmesi durumunda bugünkü rejimin oldukça zorlanacağını söyleyebiliriz. Ama eğer yine dağınık biçimde sokak hareketleri biçiminde başlar ve biterse bunun iktidarı sarsıcı, niteliksel değişimine yol açacak bir şey beklememek gerekir.
Ama örgütlü bir muhalefet haline dönüşür ve bu muhalefette, Kürt meselesi, Azerbaycan gibi belli meseleler meselesi gibi damgasını vurmaya başlarsa yine İran’ın geleneksel Halkın mücahitleri örgütünün sahada yer bulması söz konusu olursa, çünkü onlar da Humeyni’nin son zamanlarına kadar Tahran sokaklarında böyle yüz yüze çarpışmalar gerçekleştirmiş bir hareket çok da güçlü bir hareket. Silahlı varlığı da bir hayli fazla.
“PKK içerisinde çok güçlü İran yansılı bir gurup var”
Şu an zannediyorum Irak’ın himayesinde bir bölgede muhafaza ediliyorlar. Tüm bu muhalif partilerin silahlı güçleriyle birlikte İran’a dönmeleri söz konusu olabilir. Bu konjonktör içinde olaylar nasıl bir gelişim izleyeceğini bilemeyiz ama bugün PKK’ya bağlı 35-40 bin civarında silahlı gurubun da İran’da olduğunu kaydetmek gerekir, o da Kürt bölgesinde. PKK ve İran arasındaki ittifaktan dolayı o güç iki yıl önce silahlı mücadeleyi durdurduğu söylemişti.
Yeniden başlarlar mı, bunu fırsat olarak bilip kendi egemenlik alanları Kürt bölgesinde silahlı mücadeleyi başlatırlar mı onu bilemeyiz çünkü PKK içinde çok güçlü İran yanlısı bir gurup var biliyorsunuz. İran yanlısı gurubun ne yapacağını bilemeyiz şimdiden ama böyle bir şey de var.
Dolayısıyla bu böyle sıradan, basit bir sokak hareketi gibi görülemez. Sokak hareketinin muhalefet kanadı tarafından sözünü ettiğimiz çeşitli kanatlar tarafından sahiplenilmesi durumunda İran’da bir rejim değişikliği bile söz konusu olabilir. Tabi kısa vadede olmaz bu ama işin renge uzun vadede böyle görülmeye başlar."