T24 Haber Merkezi
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP'li kadın milletvekillerinin Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş'a yaptığı ziyarete ilişkin olarak konuşurken, CHP'yi 'nefret siyaseti' yapmakla suçladı ve "Nefret söylemine karşı ses çıkarmadılar" dedi.
AKP milletvekillerinin toplantısı sonrası basın açıklaması yapan Ömer Çelik, Millet İttifakı'na yönelik bir soru üzerine ise, "Tutarsızlık net biçimde görülüyor" derken, ittifakın tartışmalarla suni gündemler yarattığını savundu.
Çelik, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yarın Ukrayna'ya yapacağı ziyaretin ve Türkiye'nin inisiyatif almasının önemli olduğunu belirtti.
Çelik'in açıklamasından satır başları şöyle:
"Yarın Cumhurbaşkanımız Ukrayna'yı ziyaret edecek. Bu seyahatin Ukrayna Rusya gerilimi bağlamında önemli bir bağlamı da başka boyutları da var. Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin 30. yılı... Siyasi konular, ticaret, ithalat ihracata kadar geniş konular görüşülecek. Dünya siyasetinin en sıcak meselesi Rusya Ukrayna gerilimi... Her iki tarafı da destekleyen devletler var ama iki devletin bakış açılarını yakınlaştırmaya çalışan, Karadeniz'de bir savaş olmaması için sağduyulu diplomasiyi çalıştıran yaklaşımların geride kaldığını görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın Karadeniz vizyonu ve bölge açısından yapacağı ziyaret önemlidir. Cumhurbaşkanımız Ukrayna ve Rusya ile meseleleri açık konuşabilen, iki tarafın da aldığı inisiyatifi ve çabayı memnuniyetle karşıladığı bir lider. Mesele Rusya Ukrayna meselesi olmaktan çıktı, Rusya-AB, Rusya-ABD, Rusya-NATO gerilimine dönüştü. Burada hem Rusya ile yakın ilişkileri olması bakımından Türkiye'nin, hem de Türkiye'nin NATO üyesi olması bağlamında Türkiye istisnai bir role sahip. Burada, bölgede sorun çıkmaması için bu inisiyatifin alınması önemlidir. Yarınki seyahatle bu gerçekleşmiş olacaktır.
Ermenistan ile normalleşme adımlarını takip ediyoruz. Artık uçuşlar başlıyor. Buraya nasıl gelindiğiyle ilgili uzun bir yol var. Diasporanın Türkiye-Ermenistan ilişkilerini zehirleyen, Batı demokrasilerini zehirlemeye çalışan çabası Türkiye tarafından güçlü bir mücadeleyle karşılık gördü. Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde bir takım protokoller ortaya çıkmıştı. Ermenistan tarafından Ermenistan Anayasa Mahkemesi o protokolleri iptal etmişti. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Arşivlerimizi açalım, acıları analım. Bölgede barışı ve diyaloğu hakim kılalım' şeklinde mesaj vermişti. O dönemlerden sonra Ermenistan'ın en büyük problemi Karabağ'daki işgaliydi.
Türkiye, Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde bir kere daha barışa dayalı diplomasinin yüksek bir gücü olduğunu ispat etmiştir. Bu durumu sakatlayıcı bir provokasyon orta çıkmaz. Bu bölge için gereklidir. Bundan sonra da herkesin yararına bir tablonun ortaya çıkması temin edilecektir.
(CHP'li kadın vekillerinin Sedef Kabaş ziyareti) Nefret söylemi, hakaret siyaseti tarafından korunur. TC Devlet Başkanına kabul edilmeyecek hakaretler yapıldığında o vekiller 'biz muhalifiz, bu söylemleri değerlendiriyoruz ama kimse hakaret etmemelidir' deselerdi orada bu söylemle CHP kendisini ayrıştıracaktı. Daha sonra yaptıkları açıklamalarda da diyebilselerdi keşke. Biz nefret söylemine karşıyız, biz muhalefeti siyasi argümanlarla, siyasi akılla yaparız diyebilselerdi. Muhalefeti siyasi akılla yapma konusunda kapanamayan bir cari açık var. Bu cari açığı hakaretle kapatmaya çalışıyorlar. Söylediğimiz de şuydu, bu nefret söylemleri, hakaret siyasetinin himaye etmesinden güçleniyor. Şimdiye kadar böyle bir açıklama yapılmadı. Devletin ve milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamına birisinin ahır ifadesini kullanmasına sessiz kalan, zımni onay veren siyaset biçimi, nefret siyasetidir. Kimin kimi ziyaret ettiği bizi ilgilendirmez ama CHP'ye bu nefret söylemine karşı bir ses çıkmadı. Bunlar yokken gidip bir hakareti desteklemek üzere ziyarette bulunmak kimse için içine düşünülmesini önermeyeceğimiz bir durumdur. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.
(Millet İttifakı) İttifak işindeki siyasi tartışma bizi ilgilendirmiyor ama ortada bir durum var. Vatandaşın önüne bir siyaset biçimi ile çıkıldığı için, belli bir sayıda parti parlamenter sistemle ilgili ya da Türkiye'de belli değişimi için ittifak içinde olduğunu söylüyorlar. Siyasi trafikte, basın toplantısında da birlikte hareket ettiklerini söylüyorlar. Vatandaşın önünde böyle bir temsille çıktığınız zaman en azından bir tutarlılığınız olmanız lazım. Ama terörle mücadele başta olmak üzere, tutarsızlığın büyüdüğünü görüyoruz. Tezkerede gördük, CHP karşı çıktı, ittifakın başka unsurları başka davranış sergiledi. Bu konuda da aynı şey var. Kendi içerisinde tutarlılık oluşturamamış, en temel meselelerde en temel siyasi ayrılıkları yaşayan, o muhalefet ittifakı içinde kimin önde olduğunu ortaya koyan bir siyaset yarışı söz konusu. A mı B'ye muhtaçtır, kim kimi yukarı taşımıştır bu milletin gündemi değildir. Milletin gündemi bu değlidir diyenlerin ortaya koyduğu gündemle milletin ilgisi yok aslında. Tutarsızlıklar net biçimde görülüyor, en azından vatandaşın önüne çıkınca biz bir ittifakız diye ortaya koyduklarında, bunların ortadan kalkması lazım. Bunlar suni tartışmalar ama suni gündemi asıl gündem kabul ediyorlar, sonra da onu aşamıyorlar. Bu bir siyasi savrulmadır."