AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, CHP'nin yeni bir açılımı ile karşı karşıya bulunduklarını ifade ederek, ''Nasip açılımı... Sayın Baykal, kendi kabahatinizi Allah'a yükleyerek sorumluluktan kurtulamazsınız. Nasip açılımı da sizi kurtaramaz'' dedi.
Ergün, TBMM'de, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ''Başbakanlık nasip işi...'' ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonraki 116 günle ilgili sözlerine cevap verdi.
Siyaset yoluyla ülkeye ve millete hizmet etmek isteyen bir siyasi liderin hedefini; iktidar ve başbakanlık olması gerektiğini belirten Ergün, ''Yoksa adam gibi adam olmak için siyaset yapmaya, siyasetçi olmaya, siyasi parti lideri olmaya gerek yoktur'' diye konuştu.
Baykal'ın kendisinde hiç kabahat bulmayan, kendisini hiç gözden geçirmeyen bir lider olduğunu öne süren Ergün, şunları söyledi:
''Baykal ve CHP üst yönetimi, yıllardır halkı suçlayan, kabahati halkta gören, göstermelik bir halk partisi görünümünde oldular. 'Halk bizim kıymetimizi bilemedi, bizi takdir etmedi, nankör millet, oyunu gıdaya kömüre sattı, kandırıldı...' politikası izlendi.
Şimdi yeni bir CHP açılımı ile karşı karşıyayız; nasip açılımı... Sayın Baykal, 'CHP niçin iktidar olamıyor, ben niçin başbakan olamıyorum' sorusunun cevabını ve sorumlusunu buldu; Allah nasip etmiyor... Nasip değilmiş. Sayın Baykal, kendi kabahatinizi Allah'a yükleyerek sorumluluktan kurtulamazsınız. Nasip açılımı da sizi kurtarmaz. Millet oy verirken adama bir bakıyor, 'bana hizmet edebilir mi' diye. Herhalde Allah da başbakanlık nasip edeceği adama bakıyordur; bu yükü taşıyabilir mi diye. Derler ki Allah hiç kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemezmiş. Ve yine derler ki insan ancak çalıştığının karşılığını görürmüş. Bunları, isterseniz eski partiliniz Yaşar Nuri Hocaya sorabilirsiniz.''
Millet iradesine haksızlık yapılıyor
Nihat Ergün, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin sözlerini ise şöyle değerlendirdi:
''AKP'yi iktidara getiren ve Tayyip Erdoğan'a başbakanlık yolunu açan milletin iradesi ve gücüdür. Milletinin iradesine ve gücüne 'kirli ve karanlık odak' diyerek onu küçümseyenler, milletten her zaman dersini almıştır, yine alacaktır. 3 Kasım 2002'den sonra yanlışı düzelten TBMM'dir. Sayın Bahçeli'nin bu talihsiz sözleri, milleti yaraladığı gibi, TBMM'yi de yaralamıştır.
Biz, Sayın Bahçeli'nin, koalisyon ortaklığı uğruna, büyük ortağı, ülkücü camiayı suçlayan, aşağılayan ve azarlayan üslubuna nasıl bir duruş sergilediğini biliyoruz. Bu duruş, hafızalarda hala tazedir. Tayyip Erdoğan'ı bir şiir yüzünden mahkum edenlere, hapse koyanlara, ömür boyu siyasi yasaklı hale getirenlere, 'muhtar bile olamaz' diyenlere, milletvekili adayı olmasına engel olanlara ve seçime 10 gün kala partisine kapatma davası açanlar ile bu antidemokratik gelişmeler karşısında el ovuşturan, bu gelişmelerden medet uman, sizin gibi siyasilere, 3 Kasım 2002 seçimleri, milletin kesin bir cevabıdır. Milletin bu cevabını ve parlamentonun, başkalarının yaptığı yanlışı düzeltmesini 'karanlık odaklara' bağlayanlar, millet iradesine ve parlamentoya büyük haksızlık etmektedirler.''