Gündem

Akman ve Karaman iktidarca korunuyor mu?

CHP Grup Başkanvekili, iktidarın Deniz Feneri e.V davasında Alman savcıları engellediğini iddia etti.

25 Mart 2010 02:00
T24 - CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, iktidarın, Deniz Feneri e.V davasında Zekeriya Karaman ve Zahid Akman'ın Alman savcılarına ifade vermesini gerekçe göstermeden engellediğini iddia etti. Adalet Bakanlığı konuyla ilgili yaptığı açıklamada yabancı görevlilerin Türkiye'de sorgulama yapmalarına izin verip vermeme yetkisinin tamamen ilgili adli makamlara ait olduğunu, bakanlığın yargı mercileri arasında yapılan uluslararası adli yardımlaşma talepleri konusunda evrak gönderilmesine aracılık etme dışında hiçbir yetkisi bulunmadığını bildirdi. Milliyet gazetesinde yer Meriç Tafolar imzalı haberde de Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, Zekeriya Karaman ve Zahid Akman'ın Türkiye bağlantılarının araştırmak isteyen Alman savcılara izin verilmediğini "resmen" açıkladığı belirtilmişti.

Anadol, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de günlerdir Anayasa değişikliği ve hukuk tartışmalarının yaşandığına işaret ederek, hukuk kurullarının genel olduğunu ve ülkenin her yerinde herkese uygulanacağını söyledi.

Türkiye'nin kendi vatandaşı olan "asli failler" hakkında hiç bir işlem yapmaması üzerine Alman makamlarının ikinci bir dava açtıklarını belirten Anadol, şunları söyledi:

"İkinci Deniz Feneri dosyası açıldıktan sonra -Türkiye ile Almanya arasında adli yardıma ilişkin ikili anlaşma var- bu anlaşma çerçevesinde Almanya, Türkiye'den adli yardım talep etti. Bir savcı ve polis göndererek, adı geçen asli faillerin ifadelerini almak istedi. Kim bu asli failler? Zekeriya Karaman, Zahid Akman... Ve gerekçe göstermeksizin Zahid Akman ve Zekeriya Karaman'ın ifade vermesi engellendi iktidar tarafından."

Anadol, Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın gözaltına alınmasının ardından, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı'nın, "Sayın Haberal organ nakli yaptığı için, çok iyi uluslararası doktor olduğu için tutuklanmadı. Sayın Haberal, telefonda Silivri sanıklarından bazlarına (paşam emrinizdeyiz) dedi" dediğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bir gün evvel polis sorgusunda Haberal'a bu sorulmuştu. Düşünün yargı ne kadar bağımsız; AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı bir gün evvelki sorguyu basının önünde söyleyebiliyor. 'Ülkede elbette herkes yargılanacak, elbette generaller, profesörler yargılanacak. Kimsenin bir ayrıcalığı yoktur ' diyen Bülent Arınç ve öbür sözcüler bangır bangır söylemediler mi? Hadi milletvekili dokunulmazlığından kaçtınız, Zahid Akman ve Zekeriya Karaman'ın ne dokunulmazlığı var arkadaş?"

'Bakanlığın belgelerin ulaştırılması dışında görev ve yetkisi yok'

Adalet Bakanlığı, bugün bir gazetede yayımlanan ''Almanlar da dokunamadı'' başlıklı haberdeki, ''Alman makamlarının Deniz Feneri e.V. davasının Türkiye ayağı için Zahid Akman ve Zekeriya Karaman'ı sorgulamak istedikleri ancak sorguya izin verilmediği, gerekçesinin de açıklanmadığı'' iddiasına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
    
Frankfurt am Main Bölgesel Mahkemesi Savcılığı'nın adli yardımlaşma evrakına ilişkin işlemlerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütüldüğü, söz konusu adli yardım talebinin yerine getirilmesi hususunun, Başsavcılığın yetkisi dahilinde olduğu belirtilen açıklamada, Adalet Bakanlığı'nın bu konuda talep ve belgelerin ilgili mercilere ulaştırılmasına aracılık etmek dışında hiçbir görev ve yetkisi bulunmadığı ifade edildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Diğer taraftan, Alman adli makam temsilcilerinin adli yardımlaşma talebinin yerine getirilmesinde Türkiye'de hazır bulunmalarına ilişkin taleplerine gelince, 'Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi'nin 4. maddesinde, 'yardım isteyen taraf açıkça istediği takdirde, yardım istenen taraf, istinabenin yerine getirilmesi tarihini ve yerini kendisine bildirecektir. İlgili memur ve kişiler, yardım istenen tarafça rıza gösterildiği takdirde, istinabenin yerine getirilmesinde hazır bulunabilirler' denilmektedir.

Anılan düzenleme kapsamında, ancak istenilen taraf (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı) rıza gösterdiği takdirde, Alman makamları istinabe talebinin yerine getirilmesinde hazır bulunabilirler. Bu konudaki takdir yetkisi, Bakanlığımıza değil Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına aittir.

Frankfurt am Main Bölgesel Mahkemesi Savcılığı'nın adli yardımlaşma evrakının iletildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan cevaben alınan 20 Ekim 2009 tarihli yazıda aynen; 'Bayan Savcı Kertsin Lotz, Başkomiser Bay Alexander Böhn ve Adliye Müfettişi Bayan Tanja Jakob'un, Türkiye'de yapılacak hukuki işlemlere dahil edilmesi, hazırlanan soru kataloğundan, zanlılara ve şahitlere soru sormalarına izin verilmesi talebinde bulunulmuş ise de bu talep tarafımızca uygun bulunmamaktadır' şeklinde bildirilmiş olup, keyfiyet 23 Ekim 2009 tarihli yazımızla Alman makamlarına iletilmiştir.

Öte yandan, haberde yer alan ve istinabe talebinin kabul edilmeyişinin gerekçesinin Adalet Bakanlığı tarafından bir milletvekilinin soru önergesine verilen cevapta belirtilmemiş olduğu hususu da gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü, anılan talepler hakkında değerlendirme ve karar verme yetkisi adli makamlara ait olduğu gibi, bunu gerekçelendirme yetkisi de bu makamlara aittir."



Almanlar istedi ama Akman sorgulanamadı



Milliyet gazetesinden Meriç Tafolar imzalı bugün (25 Mart 2010) yayımlanan haberde Zahid Akman ve Zekeriya Karaman'ın Türkiye bağlantılarını araştırmak isteyen Alman savcılara, sorgulama izninin verilmediğinin Adalaet Bakanı Sadullah Ergin tarafından açıklandığına yer almıştı:

Adalet Bakanı Ergin, ‘Deniz Feneri’nin Türkiye bağlantılarını araştıran Almanlara, istedikleri Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Karaman’ı sorgulama izninin verilmediğini açıkladı

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. Derneği’nin Türkiye bağlantılarını araştırmak amacıyla Türkiye’ye gelerek eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ı sorgulamak isteyen Alman yetkililere izin verilmediğini resmen açıkladı.

Ergin’in iznin niye verilmediği konusunda herhangi bir gerekçe açıklamaması dikkati çekti.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Frankfurt Savcılığı Sözcüsü Doris Muler-Scheu’nun, Almanya’nın Türkiye’deki Deniz Feneri davasında bir Alman polis ve bir savcının Karaman ve Akman’ın soruşturmasını talep ettiği, ancak Türkiye’den “ret” yanıtı aldığına ilişkin demecini 22 Aralık 2009’da TBMM’ye taşıdı.

Dibek’in soru önergesine 17 Mart’ta yanıt veren Ergin, Alman makamlarla Türk makamlar arasında yaşanan adli yardım sürecini şöyle açıkladı:


Almanlar istedi ama...


“Frankfurt Bölgesel Mahkemesi Savcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, bakanlığımızdan adli yardım talebinde bulunulmuştur. Evrak Ankara Cumhuriyeti Başsavcılığı’na gereği için iletilmiştir. Frankfurt Bölgesel Savcılığı’nın 20.01.2009 tarihli 6350J2L01 07/08 sayılı adli yardım evrakına ilişkin işlemler, adli yardım talebiyle Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği’nin 21.04.2009 tarihli üst yazısı ekinde 24.04.2009 tarihinde bakanlığımıza ulaştırılmış, herhangi bir eksiklik ya da çeviri hatası olup olmadığı incelendikten sonra 30.04.2009 tarihli yazıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05/05/2009 tarihli yazısıyla, evraka konu bazı işlemler bakımından ek bilgi talep edilmiştir.


Savcılık rızası


Adli yardım talebinin sağlıklı ve süratli bir şekilde yerine getirilmesine yönelik olarak, 06.05.2009 tarihli yazımızla, Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği’nden, talep edilen ek bilgilerin tamamlanması amacıyla keyfiyetin Frankfurt Bölgesel Mahkemesi Savcılığı’na ivedilikle iletilmesi ve sonucundan bilgi verilmesi istenilmiş olup, Büyükelçiliğin 04.08.2009 tarihli yazısı ekinde alınan evrak, 06.08.2009 tarihli yazımızla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmiştir.
Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi’nin 4’üncü maddesinde yer alan hüküm gereğince, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı rıza gösterdiği takdirde, Alman makamları hazır bulunabilecektir.


Gerekçesiz ret


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Almanya’da görevli bazı yetkililerin adli yardım evrakıyla ilgili olarak Türkiye’de yapılacak hukuki işlemlere dahil edilmesine, hazırlanan soru kataloğundan zanlılar ile şahitlere soru sormalarına izin verilmesine yönelik talebin uygun bulunmadığına ilişkin yazının, bakanlığımızın Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne 20.10.2009 tarihinde gönderilmesi üzerine, talebin uygun bulunmadığı Alman makamlarına 20.10.2009 tarihinde iletilmiştir.

Adli yardım talebine ilişkin işlemler Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yerine getirildiğinden, daha sonraki süreçte yapılan işlemlere ilişkin olarak bakanlığımız Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü bünyesinde başkaca bir bilgi bulunmamaktadır.”



'Bakanlık savsakladı'



22 Aralık’ta sunduğu soru önergesinde iznin hangi gerekçelerle verilmediğini soran CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, aldığı yanıtı Milliyet’e değerlendirdi:

“Ret gerekçesini sordum, ancak gerekçesinin ne olduğu söylenmemiştir. Ret gerekçesinin hukuki gerekçesi olsa bizimle paylaşacaklar. Hükümet istikrarlı şekilde, tavrını bozmadan olayı örtbas etmek, gizlemek istiyor. Deniz Feneri gerçeğinin öğrenilmesini engellemek istiyor. Alman makamlarının adli yardım anlaşmalarının gereği ilettiği talebe karşın bakanlık bu işi savsaklamış. ‘Eksik bilgi var’ diye 4 ay oyalamış. Açıkça uluslararası anlaşmalara aykırı davranmış. ‘Ret gerekçesi devlet sırrı mıdır’ diye, ‘ulusal çıkarlarımıza aykırı olduğu için mi açıklanmadı’ diye yeni bir soru önergesi vereceğim.”