Darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü yakınında gözaltına alınan ve 'sivil imam' olduğu öne sürülen Nurettin Oruç "15 Temmuz bir filmdi" dedi.
Yapımcı olduğunu belirten Oruç, Akıncı Üssü'nün bulunduğu Kahramankazan'a hayvan yetiştiriciliğiyle ilgili film çekmek için gittiğini söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davanın görülmesine bugün devam edildi. Duruşmada, ‘darbenin planlayıcısı’ ve ‘sivil imam’ olduğu iddia edilen Nurettin Oruç, savunmasını yaptı. Oruç, hakkındaki iddiaların tamamının hayali film senaryosuna dayandığını iddia ederek, “Asıl darbe bana oldu, 15 Temmuz’da film koptu” dedi. Oruç kendisine komplo kurulduğunu da öne sürdü ve “Sanki Ergenekon ve Balyoz sürecini yeniden yaşıyoruz” dedi.
Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada savunmasını yapan Nurettin Oruç, gözaltına alındıktan sonra kötü muamele ve işkence gördüğünü iddia etti. Darbe girişimi öncesinde Soyut Film adlı şirkette belgesel yapımcısı olarak çalıştığını anlatan Oruç, “Darbe girişimi öncesi TRT ve diğer kurumlarla anlaşmasını yaptığım projelerim vardı. Asıl darbe bana oldu, 15 Temmuz’da film koptu” dedi.
“Başrol oyuncusu olarak Adil Öksüz seçilmiş”
15 Temmuz darbe girişimini film olarak değerlendiren Oruç, şöyle devam etti:
“Ortada yaşanmış bir film var. Başrol oyuncusu olarak Adil Öksüz seçilmiş. Filmin inandırıcılığını attırmak için Adil Öksüz’le ilgili jenerikler hazırlanmış, toplumun bilincine yerleştirilmiş. Sonra baş rol oyuncusunun yanına yardımcı oyuncular konulmuş. Bizlere yardımcı oyuncularız. Bunların kim olduğu önemli değil. Böyle bir adamın yanına kimi korsanız gider. 4 siville darbe yapılabileceğine inanılıyor mu sayın başkan? Diğer sivilleri tanımıyorum ama benimle darbe olmaz. Koca generallere emir vereceğim; bu olmaz.”
Oruç, içinde bulunduğu durumu da, 12 Eylül darbesini anlatan ‘Zincirbozan’ filmindeki ‘simitçi’ karakterine benzetti.
Örgüt üyesi ve yöneticisi suçlamalarını kabul etmeyen Oruç, şunları ifade etti: “Sözde yöneticiler nasıl irtibat kurmuşlar, nasıl toplantı yapmışlar mı, ne zaman bir araya gelmişler, hangi amaç birliği içinde olmuşlar bunların hiç biri iddianamede yok. Benim FETÖ ile hiç bir ilgim ve iltisakım yok. Buradaki sivil ve asker şahısların hiçbirini tanımıyorum. Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduklarını söylenen kişileri tanımıyorum. Evimde yapılan aramalarda FETÖ ile ilgili suç teşkil edecek herhangi bir şey bulunmamıştır. Bylock ve diğer programları kullanmadım.”
“Hayvan yetiştiriciliğiyle ilgili film çekmek için gittim”
15 Temmuz günü ısrarla Akıncı Üssü’nde olmadığını söyleyen Oruç, şöyle dedi:
“16 Temmuz sabahı Kazan’a, Anadolu’nun 40-50 yılık geleneği olan bir konunun belgeselinin çekmek için gittim. Bu konu hayvan yetiştiriciliğinin, üreticiden tüketiciye ulaşması serüveni ile ilgili. Sabah saat 08.00 sıralarında evden çıktım. Kazan’a 2-3 araç değiştirerek gittim. Sonra belgeseli çekeceğim köye ulaşmak için bir araca bindim. Beni köye yakın bir yolda bıraktı. Köye ulaşmak için yürürken jandarma tarafından gözaltına alındım.”
Sanığın bu ifadesi üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Darbe olmuş, uçaklar havada uçuyor. Ortalık karışık böyle bir günün sabahında belgesel çekmek için yola çıkmak risk değil mi?” sorunu yöneltti. Sanık bu soruyu, “Benim meslektaşlarım zaten oralarda, zaten çalışıyorlardı. Kameramanlar, muhabirler. Benim de gitmem normal” karşılığını verdi.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Habercilerin orada olması gayet normal. Ama oraya giderken yanlarında kameramanlar ya da başka muhabirler vardır. Şirketlerine ait aralar ve bunların şoförleri vardır. Sizin yanınızda kim vardı. Neden şirketinizden bir araçla ya da bir çalışanla birlikte gitmediniz?” şeklinde soruyu yöneltti.
Sanık bu soruya kaçamak cevaplar vererek, “Gitmişken görmek istedim” dedi.
“Bana kısmen benziyor ama ben değilim”
Akıncı Üssü’nde olmadığını tekrarlayan sanık Oruç’a, o gece Akıncı Üssü 143’üncü Filo’nun koridorlarındaki güvenlik kamera görüntüleri ve bunlardan alınmış fotoğraflar gösterildi.
Oruç, gösterilen ilk fotoğrafa, “Bana kısmen benziyor ama ben değilim çünkü ben orada değildim” yanıtını verdi. İkinci fotoğraf için de, “Bana benziyor ama ben değilim” dedi. Bu cevaplara salonda bulunanlar tepki gösterdi.
Bir müşteki avukatı da sanık Oruç’a, “Kemal Batmaz, Harun Biniş ve siz. Görüntülerdeki size benziyor ama siz değilsiniz. Bu nasıl bir tesadüf” diye sordu. Oruç soruyu, “Bana kurulmuş bir komplo bu. Böyle görüntülere ürün yerleştirme, kişi yerleştirmek çok basit” cevabını verdi.
“Ben çok telefon kullanan biri değilim”
Müşteki avukatları sanığa, Kazan’a giderken hangi araçla gittiğini, onu gören bir tanığın olup olmadığını ve savcılıktaki ifadesinde otostopla 3 araçla gittiği yönündeki ifadelerini sordu. Oruç, iki belediye otobüsü kullandığını ve belli bir noktadan sonra otostopla bindiği bir araçla Kazan’a ulaştığını iddia etti. Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Peki neden telefonunu yanına almadın. Belgesel çekeceğin insanlarla nasıl irtibat kuracaktın. Ya da o gün yaşananlardan haberin var. Başına bir şey gelirse telefona ihtiyacın olacağını hiç düşünmedin mi? diye sordu.
Sanık Oruç, “Ben çok telefon kullanan biri değilim. Bu nedenle telefonumu sürekli unuturum” diye yanıt verdi.
“Bu tarla nasıl bir tarla”
Müşteki avukatları sanığa, “Yakalandınız yerde biriniz para bulunuyorsunuz. Biriniz belgesel çekiyorsunuz. Biriniz çanta düşürüyorsunuz. Bu tarla nasıl bir tarlaymış” diye sordu.
Sanık soruya, “Kahramankazan” yanıtını verdi. Avukat ise, “Hayır Kahramankazan değil. Akıncı Mahallesi. Darbenin üssü olan Akıncı’ya yakın bir tarlada yakalandınız” diye tepki gösterdi.
Mahkeme, saatin geç olması nedeniyle sanığın sorgusuna, yarın saat 09.30’a kadar ara verdi. (ANKARA/DHA)