Gündem

Akil İnsan Cemal Uşak'a silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması!

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı, Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi üyesi Cemal Uşak'ın 'FETÖ' davasında üyelikle suçlandığı ortaya çıktı

20 Aralık 2015 17:47

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı ve Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi üyesi olan Cemal Uşak, 'Fethullah Gülen terör örgütü' davası kapsamında silahlı terör örgütü üyeliğinden suçlandı.

Konuyu köşesine taşıyan Zaman gazetesi yazarı Mümtaz’er Türköne, “Uşak, 'silahlı terör örgütü’ mensubu olarak suçlanıyor ve hakkında tutuklama kararı çıkartılıyorsa, 'silah', 'terör' ve 'örgüt' kelimelerinin her birinin anlamının, yeni çıkan bir kanunla değiştirildiğini düşünmekten başka çaremiz yok" dedi. Türköne, "Eğer Cemal Uşak bu suçlamaya maruz kaldıysa, bu ülkede her şey tuba ağacı gibi tersine dönmüş olmalı” ifadesini kullandı.

Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği, bu cuma günü (18 Aralık 2015) 'Paralel Yapı' ana soruşturması kapsamında Cemal Uşak'la birlikte eski Zaman gazetesi imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya ile eski Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem DumanlıRecep Uzunallı, Ali Bayram ve Mahmut Akdoğan hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.

Türköne’nin Zaman’da “Cemal Uşak kimdir?” başlığıyla bugün (20 Aralık 2015) yayımlanan yazısı şöyle:

Cemal Uşak tek bir kişi değil, bin yıldır bu toprakları hamur gibi yoğurmuş ve gurur duyduğumuz biçimi vermiş bir gelenek.

“Silahlı terör örgütü” mensubu olarak suçlanıyor ve hakkında tutuklama kararı çıkartılıyorsa, “silah”, “terör” ve “örgüt” kelimelerinin her birinin anlamının, yeni çıkan bir kanunla değiştirildiğini düşünmekten başka çaremiz yok. Eğer Cemal Uşak bu suçlamaya maruz kaldıysa, bu ülkede her şey tuba ağacı gibi tersine dönmüş olmalı. Durum çok ama çok vahim. “Cemal Uşak bile” bu zulmün hedefinde ise herkes yaptığı işi bir kenara bırakıp, hayatın anlamından bugün durduğu yere aldığı tavra ve tutuma kadar her şeyi sil baştan gözden geçirmeli. Çünkü Cemal Uşak'tan değil, artık masumiyetten, tevazûdan, uzlaşmadan, hoşgörüden, barıştan, birlikte yaşamaktan ve herkesin tereddütsüz teslim olacağı bir vicdandan söz ediyoruz.

Kim, Cemal Uşak? Neden bu kadar önemli ve durum niye bu kadar ciddi?

Cemal Uşak, kavga eden iki tarafın arasına girip, onları uzlaştırmaya, barıştırmaya çalışırken, öfkelerini yatıştırmak için “gelin bütün hıncınızı bana boşaltın” diyebilecek ve bunun için dayak yemeye razı olacak adamdır. Ömrü yeter görürse, bugünün muktedirlerinden hesap sorulurken, kendisine zulmedenler de dahil hepsinin hakkını hukukunu ilk önce savunacak kişidir. O zaman da onun ağzından “aman adaletin terazisi şaşmasın, yaşın yanında kuru yanmasın” sözleri duyulacaktır. Düşmanlık, haksızlık, zulüm karşısında o kadar sabitkademdir ki, kendi vücuduna karşı saldırıya geçen kanser hücreleri ordusunu bile bu inanç ve inat ile yenip ıslah etmeyi başarmıştır. Kanseri yendi mi, ikna mı etti? Ben ikincisine kaniyim.

Türkiye bir ara dönemden geçiyor. Otokrasinin isteklerini, iktidarın icaplarını karşılarken fedakârlığı, mahviyetkârlığı, diğergâmlığı hayat biçimi haline getirmiş tertemiz yürekler nobranca sıkıştırılıyor, eziliyor. Bu toplum, bu ülke, politikacıların iktidar hırsları ve entrikaları ile değil, Cemal Uşak gibi insanların vicdanları sayesinde ayakta duruyor. Dönüp bakın dünyaya, nedir farkımız, üstünlüğümüz? Yöneticilerinizin zekâsı ve ufku mu? Paranız-pulunuz mu? Silahlarınız-ordunuz mu?  Bizi iddialı ve üstün kılan tek özelliğimiz aramızdan Cemal Uşak gibi gönüller inşa etmeye girişen ve bütün hayatını bu ideale adayan adamların çıkmasıdır. Eserleri ve yeşerttikleri umutları ise ortada. Görmemek için ya kör ya da art niyetli olmak gerekir.

İdeolojileri, büyük teorileri, akla zarar entrikaları-komploları bütün ömrü iktidar peşinde koşanlara bırakın. Burnu silinecek yetimlerin, elinden tutulacak, önü açılacak gençlerin, sahip çıkılacak kimsesizlerin, sona erdirilecek kavgaların, bir arada yaşatacak iradelerin sahipleri lâzım bize. Bu topraklar bin yıldır Cemal Uşak gibi kendini bu ince işlere adamış vicdanların emekleri ve gayretleri ile yoğrulup kemâle erdi. Bölen, kutuplaştıran, kavga ettiren değil, bize birleştiren, uzlaştıran, ortak paydalar bulan rehberler lâzımdı. Bediüzzaman'la birlikte eğitimde yeni bir yol ve usul ortaya çıktı. Enerji ve imkânlar bu alana seferber edildi. Bugün Türkiye eğitimde çağ atladıysa, devletin hantal ve verimsiz mekteplerinin yanında Cemal Uşak gibi isimlerin omuzlarında gelişip serpilen kurumlar sayesindedir. Eğitim bir gönül işi olarak ele alındı, ve bu meşakkat dolu alanda öyle büyük bir enerji açığa çıktı ki, dünyanın neredeyse tamamı bu enerjiden sebeplenmeye başladı.

Cemal Uşak ile konuşan bir Alevî, sadece kendi hakkını-hukukunu savunan birini değil Sünnilerin arasında onu güven içinde yaşatacak bir perspektifi de bulacaktır. Hiç bir Kürt, Anadolu'nun bütün şivelerini taklit edebilen bu sevimli Türk'ten daha Kürt olamaz. Bir Hıristiyan, bir Yahudi, bir Mecusi daha ilk cümlesinden Cemal Uşak'ın yanında inançlarıyla birlikte güven içinde olduğunu bilir. Siz böyle sağlam durursanız kim gelip sizi bölebilir, yıkabilir?

“Silah”ı, “terör”ü, “örgüt”ü yan yana getirip bir yere bağlasanız, dünya üzerinde o noktaya en uzak bulacağınız kişidir Cemal Uşak. Gerisini varın siz düşünün.