Magazin

Ahmet Kaya'nın eşinden çarpıcı açıklamalar

Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya, gazeteci Şenay Düdek'in eşine 'Yuh, bölücü, sünnetsiz pezevenk' diye bağırdığını iddia etti.

21 Ağustos 2009 03:00

Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya, gazeteci Şenay Düdek'in eşine 'Yuh, bölücü, sünnetsiz pezevenk' diye bağırdığını iddia etti.

Paris'te 9 yıl önce hayatını kaybeden özgün müziğin önde gelen ismi Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya, Bugün'e çarpıcı açıklamalar yaptı.

“Ahmet’e linç girişiminin arkasında Ergenekon vardı. Gitmeseydi sonu Hrant gibi olurdu” dedi...

Ahmet Kaya, tam 10 yıl önce Magazin Gazetecileri Derneği’nin düzenlediği ödül töreninde "Kürtçe şarkı söyleyeceğim" dediği için Paris’te sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Kalbi memleket hasretine bir yıl dayanabilen ünlü sanatçının eşi Gülten Kaya, sürgün aylarını ve ödül törenindeki linç girişiminin Ergenekon ile bağlantısını anlattı...

Eşinizin ölümünden sonra "Mahvolan hayatımızın hesabını sormak istiyorum" dediniz. Kimi suçluyordunuz?

-Öncelikle medyayı suçluyorum. Reha Muhtar’ı asla affetmiyorum. Alakasız görüntülerle insanların bilinçaltına oynadı. Fatih Altaylı, Cenk Koray, araştırmadan yaptılar.

Bu durumu telafi etmeye çalışanlar oldu mu?

-Telafi edemezler. O vicdandan yoksunlar. Eğer Hrant Dink’le ilgili bu haberler bu kadar pervasızca üretilmeseydi, ’bebekten yaratılmış katiller’ nasıl oluşacaktı? O çocuk medyadan güç alıyor

Medya, hem Ahmet Kaya’ya hem de Hrant Dink’e karşı linç girişiminde mi bulundu yani?

-Tabii ki. Hrank Dink de hedef gösterildi. Emekli bir asker olan Veli Küçük, Hrant Dink’in duruşmasına neden gider ki? Bütün bu süreç, o küçük çocukları katil yapan süreç işte. Ahmet Kaya’yı bu hale getiren, ülke şartlarını bu duruma sokan şeydi.

Ahmet Kaya’nın sürgüne gitmesi, Dink’in katli; Ergenekon sürecinin parçalarından olabilir mi?

-Tabii ki sebep-sonuç ilişkisi dahilinde Ergenekon’la bağlantılıdır. Kaya’nın sonunu hazırlayan bağlantıları çok net görebilirsiniz.

10 Şubat 1999 gecesi eşiniz “Kürtçe şarkı söyleyeceğim " dedi. O gece neler yaşandı?

-Bir gazeteci, "Yuh, bölücü, sünnetsiz pezevenk" diye bağırdı. Bunu söyleyen Şenay Düdek’ti. Serdar Ortaç, şarkısını söylerken değiştiriyor, "Bu vatan bizim, ellerin değil" diyor. Bu da ırkçı bir mantık! El kim? Peki şimdi kim bölücü? En büyük gazete, "Kürtçe şarkı söyleyeceğim" diye manşet atıyor. Haber değeri ne olabilir ki? Bir yerlerden onlara muhtıra geliyor, "O adamı yok edin!" diye.

O gece İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül ne yaptılar?

-Seslerini çıkarmadılar. Mehmet Aslantuğ ve Savaş Ay ile garsonlar korudu bizi. Kurgulanmıştı sanki.

Neden orada bu açıklamayı yaptı?

-İlk defa kendi albümünde Kürtçe bir şarkı söylediği için. Annesi Kürt değil, babası Kürt. Hiç Kürtçe konuşulmamış evde.

Ahmet Kaya hiç ölüm tehditi aldı mı?

-Birçok kere. ’Subaylar grubu’ imzalı tehdit mektupları geldi. "Nasıl bir ölüm istersin, bomba mı, boğma zinciri mi?" diye yazıyordu. Levent’teki ofisimiz kurşunlandı. Ahmet Paris’te değil de İstanbul’da yaşamına devam etseydi Hrant Dink gibi o da öldürülecekti. Hrant Dink, Ahmet gibi buradan gitseydi o da ülke hasretine dayanamayarak yaşamına veda edecekti.

Haklının yanındaydı

Mağdur olduğunu düşündüğü herkesin yanında yer aldı. Hak arayan öğrencilerin, işçilerin yanında olurken Kürt mü, Türk mü diye bakmadı. Başörtülü kızlar yürürken onların yanında yer aldı. Recep Tayyip Erdoğan tutuklandığında, "Kimse şiir okuduğu için tutuklanmamalı, yargılanmamalı" dedi.