Gündem

Adli Tıp'ta rapor verenler çürük çıktı

14 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunmakla yargılanan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'i tahliye ettiren Adli Tıp Kurumu raporu 3 günde hazırlanmış

31 Ekim 2008 02:00
Vakit yazarı Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla cezaevine girdi. Küçük kız savcılıkta her şeyi anlattı, annesi de bildiğini söyledi. Ancak kız, sürekli ağladığı ilk duruşmada ifade değiştirdi, 2. duruşmada ise ‘Kızın ruh ve beden sağlığı bozulmamıştır’ raporu Üzmez’i kurtardı. Raporu hazırlayan heyetin başkanı ve bir üyenin daha önce yalan rapor hazırladığı ortaya çıktı. Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine Adli Tıp, incelemek üzere 6. İhtisas Dairesi'nden raporu istedi.


Hakkında Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Vakit Gazetesi yazarı 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez'in tahliyesini sağlayan Adli Tıp Kurumu raporu 3 günde hazırlandığı ortaya çıktı.

14 yaşındaki B.Ç., uğradığı tacizi Emniyet’te tüm ayrıntısıyla anlatmıştı. Pedagog eşliğinde geldiği mahkemede ifadesini geri alırken ise sürekli ağlıyordu.

Kurulun başkanı ceza almış

B.Ç’nin ruhsal bedensel sağlığının bozulmadığı yönünde rapor veren Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu Başkanı Dr. Yalçın Ergezer’in 2005’te gerçeğe aykırı rapor verdiği için 1 ay meslekten men cezası aldığı ortaya çıktı.

Ruh sağlığı bozulmamış ama intiharı düşünüyor

İstanbul Adli Tıp Kurulu’nun jet raporu Üzmez’i tahliye ettirdi. Ancak raporda küçük kızın yaşadığı travmalar detaylarıyla anlatılıyor, ayrıca depresyonda olduğu ve intiharı düşündüğü söyleniyor...

Bursa 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 17 Eylül’de yapılan ilk duruşmanın ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevk edilen B.Ç., 19 Eylül günü muayeneye alındı ve 22 Eylül günü de Adli Tıp Kurulu raporu hazırlanıp imzalandı. Kurul böylece, B.Ç.’nin ‘ruh ve beden sağlığının bozulmadığına’ karar verdi.

2 ay önce depresyonda

Üstelik İstanbul Adli Tıp Kurulu’nun 18 sayfalık raporunda, B.Ç. için Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda 18 Temmuz 2008 tarihinde düzenlenen ve hem davanın seyri hem de küçük kızın bu süreçte nasıl bir ruh halinde olduğu ayrıntılarıyla anlatan rapora da yer veriliyor. Fakat, rapordaki ‘Patolojik düzeydeki anksiyete ve depresyon olarak tarif edilen ruhsal bulguların’, 19 Eylül günü yapılan muayanede görülmediği vurgulanıyor.

Cinsel taciz cezaları artırılsın


Gözleri kızarık, elleri terli

Uludağ Üniversitesi’nin 18 Temmuz tarihli raporunda, B.Ç.’nin ilk olarak nisan ayında görevli Hüseyin Uslu ve Yeşim Taneli’yle yaptığı görüşmede anlattıklarına yer veriliyor. Uzman doktorların Mudanya’daki tacizden 3 gün sonra görüştüğü B.Ç., yaşadıklarını detaylarıyla anlatıyor:

Üzmez sana neler yaptı?

Bir kere annemle İstanbul’a gittiğimizde, beni elledi ancak soymadı. Ama Mudanya’da annem evden çıkınca altımı soydu. Yüzüme battaniye örtmüştü, organını görmedim. Başta çekyat kuru iken, sonra ıslaktı. Üzerini bezle örttüm.

Polisler neden geldi?

Anlayamadım, ben haber vermemiştim.

Polislerin gelmesi iyi mi oldu, kötü mü?

Kötü oldu, ailemden ayrıldım.

Doktorlar muayene sonunda, “... Aile özlemiyle ilgili temalar mevcut, intihar düşüncesinin olduğu hasta huzursuz, üzgün, gözleri kızarık, elleri terli tarihi söylerken zorlanıyor” yorumlarını not düşüyor.

Şikayet etsem annem çıkamaz

B.Ç., Haziran ayında yapılan görüşmede ise doktorlara şunları söylüyor: “Üzmez’in İstanbul’daki evinde salonda uzanıyordum. Yanıma oturdu. Elini omuzuma attı, göğsümü elledi.”

Yanlışlıkla koymuş olabilir mi?

Hayır. Elini attım, kalktım. Lavaboya gittim. Kapının kilidi yoktu, sadece kapatabildim.

Olsaydı?

Olsa kilitlerdim. Annem 5-6 dakika sonra geldi.

Haziran ayında yapılan bu görüşmelerin ardından bulgularsa şöyle: “Sessizce, gözyaşı dökmeden ağlıyor... ’Bunları anlatmaktan sıkıldım, çok ifade verdim’diyor. ’Sıkıldım ne demek’ diye sorulduğunda ’Annemi göremiyorum’ diyor. Ağlıyor, yere bakıyor, kâğıt mendil elinde paramparça top olmuş durumda... ’Her gün ağlıyorum, genelde akşam olduğunda odamda ağlıyorum’ diyor. ’Şikâyetçi misin’ diye sorulduğunda, ’Değilim, şikâyetçi olursam annem de çıkmaz belki diye düşünüyorum’ diyor.”

Hâkim olsam 8 yıl veririm

B.Ç. ile doktorlar arasında şöyle bir diyalog da geçiyor:

Sen hâkim olsan nasıl karar verirsin?

Kızı çıkarttırırım yurttan, sıkılıyor, orada rahat değil. Anneyi de çıkartırım, suçlu, suçsuz. Hiçbir kızın annesinden ayrılmaması gerektiğini düşünüyorum. Adamın cezasını veririm... Altı ya da yedi yıl. Sekiz yıl verirdim. Hem iki aileden uzak tutması hem de kendi cezası diye.

Patolojik düzeyde anksiyete

B.Ç, Temmuz’daki görüşmelerde ise ’annesinin kendisi yüzünden tutuklandığını’ söylüyor. “Yalan söyledim. Annemi de Üzmez’i de ben hapse attım. Böyle bir şey olmadı” diye olayı inkar ediyor.

Doktorların son değerlendirmesi ise şöyle: “Patalojik düzeyde anksiyete (aşırı sıkıntı) ve depresyon, aile bütünlüğünün sürdürülememesinden kendisini sorumlu tuttuğu, annesini özlediği... Bu durumda kendisinde var olan patalojik düzeydeki anksiyete ve depresyonun hangi olayla bağlantılı olduğunun kesin olarak belirtilemeyeceği, ifadesini aile bütünlüğünün sağlanabilmesi için değiştirmiş olmasının ihtimal dahilinde olduğu görülüyor...”

Ve İstanbul Adli Tıp Kurulu, tüm bu görüşlere rağmen 19 Eylül 2008 tarihli raporunda bu belirtilerin ortadan kalktığını belirtip, küçük kızın ‘ruh ve beden sağlığının bozulmadığı’na kanaat getiriyor.

Üzmez’in tahliyesine kadınlardan tepki

Ankara’da kendilerine ’Halkevci Kadınları’diyen bir grup kadın, Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’in tahliyesini protesto etti. Kızılay Güvenpark’ta toplanan yaklaşık 25 kadın, ’Tecavüze Sessiz Kalmayacağız, Üzmez’i Aklayanlardan Hesap Soracağız’pankartı açarak, ’Gerici Oyunu, Adli Tıp Raporu’, ’Adalet Uyuma Tecavüze Göz Yumma’, ’Yaşasın kadın dayanışması’, ’Cinsel İstismara Son’ sloganları attı. Grup adına açıklama yapan Ebru Akçay, Adli Tıp’ın 14 yaşında cinsel istismara maruz kalan küçük bir kızın ruh sağlığının bozulmadığı yönünde verdiği raporun inandırıcı olmadığını söyledi. Eylemciler iki kişinin Adalet Bakanlığı’na ’kararı protes- to eden’ bir dilekçe vermesiyle dağıldı.

Bakan Nimet Çubukcu: Asla kabul edilemez

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, bu olayın ilk ortaya çıktığı günlerde dile getirdiği görüşlerinde bir değişiklik olmadığını söyledi. Çubukçu, "Olayda mağdur olan çocuktur. Hiç kimse aksini savunamaz. Toplumsal, vicdani ve hukuki açıdan kabul edilemeyecek bir fiildir. Korunması gereken çocuktur. Onun yüksek yararı için ne gerekiyorsa yapacağız. Haklarını korumaya ve çıkarlarını savunmaya sonuna kadar devam edeceğiz" dedi. Bu arada Üzmez’in, "Cumhurbaşkanı beni çıkarmak istemiş" sözlerine Cumhurbaşkanlığı’ndan yalanlama geldi. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, "Söz konusu iddia tamamen gerçekdışıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın adı geçen kişi için af çıkarmak istediğinin ileri sürülmesi iyi niyetle bağdaşmamaktadır" denildi.

Üzmez’i üzmemek için acele ettiler

İlk duruşması 17 Eylül günü yapılan davanın mağduru B.Ç.'nin İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Kurumu tarafından verilen toplam 18 sayfalık raporda, Hüseyin Üzmez tarafından ‘cinsel istismara uğradığı’ ileri sürülen 14 yaşındaki B.Ç.'nin muayene kaydı, olayın meydana geliş tarzı, tarafların ifadeleri, olay esnası ve sonrası tutum ve davranışların değerlendirildiği kaydedildi. Adli Tıp Kurumu Başkanı Uz. Dr. Keramettin Kurt ile 6'ncı İhtisas Kurulu Başkanı Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Yalçın Ergezer, üyeler Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Seyfettin Uludağ, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Özkara, Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülgün Engin ile Adli Tıp Uzmanları Dr. Yasemin Çakmak ve Dr. Gökhan Eriş'in imzalarını taşıyan raporun jet hızıyla hazırlandığı ortaya çıktı. Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 17 Eylül'de yapılan ilk duruşmanın ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilen B.Ç., 19 Eylül günü muayeneye alındı ve 22 Eylül günü de Adli Tıp Kurumu raporu hazırlanıp imzalandı. Adli Tıp Kurumu böylece B.Ç. ‘ruh ve beden sağlığının bozulmadığına’ 3 gün içinde karar verdi.

Üniversitenin raporuyla çelişiyor

İstabul Adli Tıp Kurumu'nun raporunda, B.Ç. için Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'nda 18 Temmuz 2008 tarihinde düzenlenen raporda yer alan ‘Patolojik düzeydeki anksiete ve depresyon olarak tarih edilen ruhsal bulguların’ 19 Eylül günü yapılan muayanede görülmediği vurgulandı.

Hüseyin Üzmez'in tahliyesini sağlayan İstanbul Adli Tıp Kurumu'nca hazırlanan raporun sonuç bölümünde şöyle denildi:

“Yukarıdaki tıbbi belgeler ile adli tahkikat dosyasında belirlenen ve adli psikiyatriyi ilgilendiren hususların değerlendirilmesinden; 2008 Ocak-Şubat ayları ile 25.04.2008 günü mağduresi bulunduğu (beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde zincirleme şekilde çocuğa karşı cinsel saldırı ve bu suça iştirak) suçlarından dolayı sanıklar Hüseyin Üzmez ve Livaze Çeliker hakkında açılan kamu davası nedeniyle TCK'nun 103/6 maddesi ve kapsamında beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı sorulan B.Ç.'nin kurulumuzca 19.09.2008 tarihinde yapılan muayenesinde mağduresi bulunduğu olaydan kaynaklanmış beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patolojik araz tesbit edilemediği, dava dosyasının tetkikinde kişi hakkında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'nca düzenlenmiş 18.07.2008 tarihli raporda tespit edildiği bildirilen ve 'Hangi olaya bağlı olduğu kesin olarak belirtilemeyeceği' bildirilen patolojik düzeydeki anksiete ve depresyon olarak tarif edilen ruhsal bulguların Kurulumuzun 19.09.2008 tarihli muayenesinde zail olduğunun anlaşıldığı, bu duruma göre; Bekir kızı 1994 doğumlu B.Ç.'nin 2008 Ocak-Şubat ayları ile 25.04.2008 günü mağduresi bulunduğu olay sonucunda beden sağlığının bozulmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.”