Özel yetkili savcının, ağır cezanın buna yetkisi olmadığını söyleyen Tarhan, "Bu yargı bizim yargımız. Gidebileceğimiz başka bir yer yok. Herkes bu konuda duyarlı olsun. Lütfen yöntemler, kurallar zorlanmasın" diye konuştu.
Adalet Bakanı'nın sorumluları ortaya çıkaramamasının siyasi sorumluluğunu yerine getirememe anlamına geldiğini söyleyen Tarhan, "O zaman istifa etmesi gerekir, hatta zorunludur" dedi.
'Yargı bağımsızlığına vurulan darbenin son örneği'
Türkiye Barolar Birliği (TBB), yaptığı açıklamada, "Cihaner'in gözaltına alınması ve tutuklanması, hukuk devletine ve onun en önemli özelliği olan yargı bağımsızlığına son zamanlarda vurulan darbelerin yeni bir örneğidir" değerlendirmesinde bulundu.
Yargının kurucu unsurlarının temsilcilerinin de, gerektiğinde soruşturulmalarının ve kovuşturulmalarının usul ve esaslarının, Anayasa ve diğer yasalarda düzenlendiği, bu düzenlemelerin yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını amaçladığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Yaşanan son örneklerle hukuk bilimi, yasalar ve hukukun kuralları pervasızca aşındırılmakta, hukuka ve yargıya olan güven sarsılmakta ve toplum güvenceden yoksun bırakılarak korku ortamına itilmektedir. Daha da ilginç olan; yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına ağır darbe vuran bu gelişmelerin; siyasal iktidarın, yargı reformu çalışmalarını sürdürdüğü bir dönemde hız kazanmış olmasıdır.
Siyasal iktidarın 'birey hakkının güvencesi olan' yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmayı hedefleyen keyfi uygulamalarının en büyük zararı demokrasiye, hukuk devletine, onun en önemli özelliği yargı bağımsızlığına, halkın hak arama özgürlüğünün sesi olan savunmaya ve en önemlisi halkımıza yansımaktadır. Yaratılmaya çalışılan korku toplumu, hukuk devleti ve insan hakları gibi kavramlar için değil, totaliter ve otoriter yönetimler için elverişli bir zemin oluşturur."
Ankara Barosu'ndan 'yetki gasbı' ve 'hukuka aykırılık' vurgusu
Ankara Barosu, Başsavcı İlhan Cihaner hakkında Erzurum Cumhuriyet Savcısı tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250. maddesine dayanılarak soruşturma yapılmasının, gözaltına alınmasının yasa ve hukuka aykırı olduğunu savundu.
Ankara Barosu Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Anayasa'nın 138 ve 140. maddelerine göre yargıçlar ve savcıların anayasal güvence altında olduğu ifade edilerek, ''Bu güvence yargıç ve savcılara tanınmış bir ayrıcalık olmayıp, hukuk devleti olmanın ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gereğidir'' denildi.
Açıklamada, yargıç ve savcıların görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma yapılmasının ya da yargılanmalarına karar verilmesinin yargı bağımsızlığı, yargıç ve savcılık güvencesi esaslarına göre ve ancak yasayla düzenlenebileceği, bu suçlardan dolayı yargılama yapma görevinin doğrudan Yargıtay'a ait olduğu kaydedildi.
Bu durum ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250/3. maddesine göre yargıç ve savcılar hakkında Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250/1. maddesinde sayılan suçlardan dolayı herhangi bir savcının soruşturma yürütmesi ya da özel yetkili ağır ceza mahkemesinin yargılama yapmasının yasal ve hukuki olmadığı ileri sürülerek, ''Hal böyle iken Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250. maddesine dayanılarak soruşturma yapılması, ev ve iş yerinin aranarak
gözaltına alınması yasaya ve hukuka aykırı olmasının yanı sıra çok açık bir yetki gasbıdır'' görüşleri savunuldu.