Gündem

Açılım sahalara indi

Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde spor adamları ile bir araya geldi.

05 Haziran 2010 03:00
T24 -  Başbakan Erdoğan, "Artık dünün parametreleriyle geleceğe yürüyemeyiz. Zaman, orta sahada top çevirme değil gol atma zamanı" dedi.


Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde spor adamlarıyla bir araya gelen Erdoğan, Türkiye'nin emin adımlarla geleceğe ilerlediğini, Türkiye'nin önüne koyduğu hedeflere tek tek ulaştığını belirtti.


Türkiye'nin büyüdüğünü, kalkındığını, bölgesinin ve dünyanın saygın bir üyesi olmak için her ferdiyle yoğun bir mücadele verdiğini kaydeden Erdoğan, şunları kaydetti:


''Bizim ufkumuz sonsuz derecede açıktır. Bizim geleceğimiz sonsuz derecede aydınlıktır. Artık dünün parametreleriyle, geçmişin tortularıyla, yakın tarihimizin ayağımıza bağladığı zincirlerle, prangalarla geleceğe yürüyemeyiz. Biz kronik sorunları yaşatarak, meseleleri hasır altı ederek, erteleyerek, öteleyerek, görmezden gelerek geleceği inşa edemeyiz. Korkarak, sorunlardan çekinerek, büyüterek, aydınlık bir gelecek oluşturamayız. Zaman, futbol diliyle konuşuyorum, orta sahada top çevirme zamanı değil. Zaman, dar alanda kısa paslaşmalar yapma zamanı, ekip oyunu oynama, pası isabet ettirme ve netice, yani gol atma zamanı.''



'Zamanı birbirimizi suçlama zamanı olarak geçiremeyiz'



Bu ülkede gençlerin öldüğünü kaydeden Erdoğan, ''Şehit cenazelerindeki kalabalıklar evlerine dağıldığında, şehidin anne ve babası aslan gibi delikanlılarını toprağa verip eve gittiğinde, yalnız kaldıklarında hiç kimsenin hissetmediği, hissedemeyeceği o büyük boşluğu, büyük acıyı, büyük sızıyı onlar hissediyor'' dedi.


Başbakan Erdoğan, ''Zamanı, birbirimizi suçlama zamanı olarak geçiremeyiz. Birbirimizi itham etme zamanı olarak geçiremeyiz. Zaman, anlık tepkiler verme, duygusal tepkiler verme zamanı değildir. Şiddetin sadece ve sadece şiddet doğurduğunu anlamak, Türkiye'nin 73 milyon ferdi olarak bunun üzerinde derinlemesine düşünmek ve muhasebe yapmak zorundayız. Evet, bu ülkede bir terör sorunu var. Güvenlik güçlerimiz fedakar bir şekilde terörle mücadele ediyor. Polisimiz, askerimiz bunu birlikte yapıyor'' diye konuştu.



'PKK benim insanıma saldırıyor'



Dün akşam bir televizyon programında yapılan yorumun enteresan olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


''Benim dün Konya'da yaptığım, Tevrat'tan (öldürmeyeceksin) ifadesine, bana cevap veriyor. Verdiği cevap şu; (Güvenlik güçlerinin PKK örgütündeki öldürme olayını ne yapacaksınız) diyor. Böyle bir mantık olabilir mi? Düşünebiliyor musunuz? PKK benim insanıma saldırıyor, benim insanımı öldürüyor, güvenlik güçlerine saldırıyor. Güvenlik güçlerinin görevi, topraklarını korumak, halkın can güvenliğini sağlamak, onlara karşı saldıranlara yönelik olarak da güvenlik gücü elinden ne geliyorsa onu yapacak. Ancak öbürü terör örgütü. Aradaki fark bu. Sen nasıl olur da onunla onu birbirine karıştırırsın. Bir tarafta uluslararası sularda yürüyen insani yardım taşıyan gemiler var, öbür tarafta ise kendi ülkesinde insanca yaşama hakkına sahip olanların haklarına engellemek gayreti içerisinde olanlar var. Onunla onu birbirine nasıl karıştırırsın? Ülkemde ne yazık ki bu
tür köşe yazarları da var. Bu tür yorum yapanlar da var. Bunları da iyi tanımak durumundayız.''



'Terör örgütünün taşeronluk yaptığını gösteriyor'



Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin uzun soluklu bir proje olduğunu, durmadığını, yavaşlamadığını ve hızlı şekilde devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


''30 yıldır devam eden kanlı bir süreç var. Bu kanlı süreçte gençler kaybetti, anne-babalar kaybetti, aileler kaybetti, Türkiye kaybetti. Ama bu kanlı süreçte silah satarak, uyuşturucu pazarlayarak, kaçakçılık yaparak, taşeronluk yaparak, insan kaçakçılığı yaparak kendisine mali imkanlar sağlayan bir terör örgütünün olduğunu görmezden gelemeyiz. Türkiye çözüme en fazla
yaklaştığı anda terör örgütü saldırılarını yoğunlaştırıyor. Türkiye çözüme en fazla yaklaştığı anda siyasetçiler sorumluluktan kaçıyor. Bu da işin acı yönü ve risk almak istemiyor. Başlarını ağrıtmak, siyasi istismardan vazgeçmek istemiyor. Bizim dinimizde, Müslümanlıkta hangi tarafta olursa olsun musalla taşında yatan merhum ya da merhumeye sadece dua edilir, slogan
atılmaz. Ama bizde artık bakıyorsunuz o musalla taşındakiler orada yatarken şehidimiz için de böyle, diğerleri için de, kimileri alkış tutuyor, kimileri slogan atıyor. Dinimizde bu yok. Dinimizde olanlar bellidir. Diyanet zaman zaman açıklamasına rağmen kimse itibar etmiyor. Herkes kendine göre bir din bulmuş herhalde buna göre hareket ediyor. Bunların üzerinde de ısrarla
durmak lazım. Çünkü musalla, siyasi istismar taşları değildir.''


Son dönemde terör eylemlerinde bir artış görüldüğüne dikkati çeken Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:


''Bu son kanlı eylemler aslında terör örgütünün nasıl bir taşeronluk, nasıl bir figüranlık üstlendiğini açıkça bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye'nin her alanda büyüdüğü, her alanda geliştiği, umutlarının arttığı, uluslararası itibarının güçlendiği bir süreçte, kardeşliğin pekiştiği, birlik ve beraberliğin perçinlendiği bir süreçte ne yazık ki bunlar tırmanmaya başlamıştır. Bu kanlı eylemler ne Türkiye'yi ne de milli birlik ve kardeşlik projesini asla ve asla yolundan alıkoyamayacaktır.''


Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan bazı ifadeler şöyle:


• "Spor sadece insanları, sadece kitleleri yakınlaştırmıyor... Tarihteki birçok örnekten de anlaşılacağı gibi spor, ülkeleri, medeniyetleri, farklı kültürleri de buluşturuyor. farklılıkları bir saha içinde, bir salon içinde kaynaştırabiliyor."


• ''Hiç kimsenin bu ülkenin herhangi bir vatandaşına kırmızı kart gösterme hakkı yoktur. Kimse başkasını minder dışına itemez.''


• ''Terör, bizim güvenlik güçlerimize saldırırken, kan dökerken esasen öfke, nefret, husumet istiyor. Biz bin yıl bir arada yaşadık ve bu tuzağa düşmedik, bugün de düşmeyeceğiz.''


• ''Hiç kimsenin bu ülkenin herhangi bir vatandaşına 'kırmızı kart' gösterme hakkı yoktur. Hiç kimse, dilinden, inancından, renginden, etnik kökeninden dolayı bir başkasını minder dışına itemez, parkur dışına çıkaramaz.''



Toplantı 3 saat 15 dakika sürdü



Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilen toplantı 3 saat 15 dakika sürdü.
Toplantıya, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de katıldı.


Bu arada, Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, daha önce İstanbul'da olmayacağı için toplantıya katılamayacağını bildirmesine rağmen bugün Başbakanlık Çalışma Ofisine geldi. Güneş'in davetli listesinde adı bulunmadığı toplantıya katılamadığı görüldü.