Metin Münir
(Milliyet, 30 Ağustos 2012)
Bu sorunun cevabını Dışişleri Bakanlığı’ndan öğrenmeye çalıştım ama pek başarılı olmadım. Bir Dışişleri sözcüsü “Bölgemizde, hiçbir ülkenin hiçbir ülkeye saldırmasını istemiyoruz” dedi. Ama saldırı olması halinde Türkiye’nin nerede duracağını söyleyemedi. Dışişlerinin internet sitesinde İran ile ilgili hiçbir politika açıklaması yok. Ortadoğu ve Kuzey Afrika sayfasında olmayan tek ülke İran. Ama bu sayfalardaki gezim tamamen boşuna olmadı. Açılış sayfasında, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dış politikasını özetleyen bir düstura rastladım: “Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır, o satıh bütün dünyadır.”
Uygarlıklar yıkıldıktan sonra geride bıraktıkları devrik sütunların kaidelerinde görülen kibirli yazıları hatırlattı bu sözler bana.
Her şeye burnunu sokmayı dış politika haline getiren Davutoğlu, Türkiye’nin Ortadoğu’da uzun yıllar faydasını gördüğü geleneksel politikayı terk etti. Araplar arası ve Arap-İsrail çatışmalarından uzak durmak olarak özetlenebilecek bu politika kötü olduğu için terk edilmedi. Davutoğlu’nun egosu için yeterli bir tatmin platformu oluşturmadığı için terkedildi.
Buna paralel olarak İran’la ilişkileri iyileştirme politikasından da vazgeçildi. ABD’yi memnun etmek için İran’a karşı kararlar alındı.
Pastanın altına bakalım
Dış politika pastasının üzerindeki süsleri kaldırıp altına bakacak olursak şu görünüyor: Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte Orta Doğu’da Sünni bir blok oluşturdu. Ve İran, Irak ve Suriye’den müteşekkil Şii bloku karşısına alıp Suriye’de çatışmaya aktif olarak müdahale etti. Kendimizi kandırmayalım ve bu işi doğru tanımlayalım: Türkiye, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri ilk defa, komşu bir ülkede rejimi devirmeğe çalışanların aktif olarak yanında yer alıyor.
Türkiye’nin karşısında, sadece, ölüm kalım mücadelesi veren Esad yok. Esad’ın devrilmesi ile hayati çıkar kaybına uğrayacak olan Rusya ve İran ve İran’ın Lübnan’daki müttefiki durumundaki Hizbullah ile Irak var. Esad ve destekçileri Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapacaklar. Neye muktedir olduklarını görmeye başladık. Biz Esad için hayatı zorlaştırdıkça o ve dostları da bizim için hayatı zorlaştıracak. Türkiye eğer İran’a karşı ABD ve İsrail’in yanında yer alırsa bu durum daha da kötüleşecek. Ortadoğu batağına daha çok gömüleceğiz. Kızgın ve yaralı İran’ın can havliyle salıvereceği terör köpekleri ısırılmadık yerimizi bırakmayacak.
Davutoğlu neyi anlamıyor?
Buna rağmen Türkiye’nin İsrail ve ABD’nin tarafını tutacağına kesin gözle bakabilirsiniz. Davutoğlu’nun Ortadoğu’da işlediği temel hata şunu anlamamaktır: Bölgede ABD ve İsrail’in çıkarları ile Türkiye’nin çıkarları örtüşmüyor. Onların lehine olan bizim aleyhimizedir.
AKP’nin dış politikası bana İttihat ve Terakki’nin Almanya’nın yanında Birinci Dünya Savaşı’na girip İmparatorluğun sonunu getirmesini hatırlatıyor. Davutoğlu, İttihatçılar gibi kör, neyi kazanıp neyi kaybedebileceğini iyi hesaplamadan, politika üretiyor. Ortadoğu’da çomak soktuğu arı kovanlarında bal yok. Sadece bol bol sokulmak var.
Yarın: Batı Saddam’a yaptığını mollalara yapar mı?