Her ikisi de HIV pozitif olan H.U. ve N.U. çifti hastalıklarıyla baş etmeyi ve kontrol etmeyi başardı. Çift, HIV taşımayan sağlıklı bir bebek dünyaya getirdi ancak yaklaşık 7 yıldır iş bulamıyor. H.U. işe girerken istenen testlerin, önlerindeki büyük engel olduğunu söylüyor; N.U. “Bu hastalığın en zor tarafı işsizlik. Çok iş aradım. Kurumsal tüm işyerleri test istiyor” diyor.
Hürriyet'ten Mesude Erşan'ın haberi aynen şöyle:
serbest meslek sahibi H.U. (38) mahallesinde karşıdan görüp beğendiği, gizlice mektuplaştığı komşu kızı N.U. (34) ile 10 yıl önce hayatını birleştirdi. Aslında N.’yi ailesinden istemiş, nişanlanmışlardı. Ancak ailesiyle yaşadıkları sorunlar nedeniyle nişan bozuldu. H., N.’ye haber yolladı, birlikte kaçtılar. Ailesi gelip bulursa sorun çıkmasın diye de yıldırım nikahı kıydılar. Dolasıyla evlilik öncesi istenen bazı testleri yaptırmadılar.
Dünyaya gelen çocuklarıyla çiftin mutluluğu taçlandı. Ancak oğullarını henüz 4.5 aylıkken, bir türltedavi edilemeyen ishal nedeniyle kaybettiler.
İlk aklına gelen: Ya eşime de bulaştıysa?
H.U., burnundaki eti aldırmak için bir hastaneye başvurduğunda HIV olduğu anlaşıldı. Doktor “Sen HIV pozitif hastasısın” diyerek enfeksiyon hastalıkları uzmanına yönlendirdi. “İlk aklıma gelen eşim oldu. ‘İnşallah onda yoktur’ diye düşündüm. Eve gittim hemen eşime anlattım. Sabahlara kadar birlikte ağladık” diye anlatıyor Hamdi 8 yıl öncesini.
Haberi alır almaz eşine “Sende HIV çıkmazsa boşanalım” teklifinde bulunmuş. N., bunu “Ne gerek var boşanmaya? Sen beni terk eder miydin” diyerek reddetmiş. Ancak daha sonra virüsün eşine de bulaştığı anlaşılmış.
Doktorlara göre çift, çocuklarını da muhtemelen HIV’den kaybetmişti. Çünkü hem normal doğumla dünyaya gelmiş hem de anne sütü emmişti. Dolasıyla bebeğin HIV pozitif doğması kaçınılmazdı.
İleri kan testleri H.U.’nunbağışıklık sisteminin çok kötü durumda olduğunu gösterdi. İşsiz de kalmıştı. Neyse ki genel sağlık sigortası kapsamına alınması tedavinin yolunu açtı. Hemen ilaca başlandı. Karı-koca birkaç ay eve kapandı. N.U.’nun değerleri şimdilik iyiydi bir süre ilaçsız takip edildi. Çift birlikte psikolojik destek aldı. N.U.’ya dernekte iş verdiler. Tanıdan yaklaşık bir yıl sonra da ilaç tedavisine başlandı. Çok sayıda ilaçların içildiği yıllardı, gören yakınlarına hastalıklarıyla ilgili yalan söylediler mecburen.
Mucize bebek doğru
N. U., ilaç almaya başladıktan sadece birkaç ay sonra hamile olduğunu anladı. İlk gittikleri doktorlar kızdı. İlaçların bebekte sakatlık yapacağını söylediler. Hatta hiç görüşlerini almadan düşük yaptırmaları için kadın doğum kliniğine yönlendirildiler. Bebekte ısrar eden çifti, sakat bebek dünyaya getirerek, engelli maaşı almak istemekle suçladılar. Danıştıkları Pozitif Yaşam Derneği onları İstanbul Tıp Fakültesi’ne yönlendirdi. Burada yapılan testlerde sadece 3 haftalık olan fetusun ilaçlardan etkilenmediği, hamileliğin devam edebileceği anlaşıldı. Annenin aldığı ilaçlar değiştirildi. Zamanı geldiğinde bebek sezaryenle dünyaya getirildi ve doğar doğmaz koruyucu tedaviye alındı. Anne sütü verilmedi. Testler bebeğin HIV taşımadığını gösterince de çift rahat bir nefes aldı.
Sağlık raporu engeli
Tüm bu zorlu ve yıpratıcı süreçlerle baş eden U. çiftinin belini bükense sosyal bariyerler sebebiyle yaşamak zorunda kaldıkları işsizlik oldu. H.U. anlatıyor: “Çok iş aradım. Karşıma en sık çıkan engel sağlık raporları oldu. Rapor alsam hastalığım anlaşılacak. Deşifre olacağım. Yüksek ihtimal işe almayacaklar. Mecburen devlet yardımıyla geçiniyoruz. Kredi aldım, kendi iş yerimi açtım. O da yürümedi, battı. Üstüne icralık olduk. KPSS’ye girdim, 65 puan aldım. Yıllardır atama bekliyorum.”
Şimdi 7 yaşında olan kızlarına bir kardeş dünyaya getirmek istediklerini anlatan H.U. , “Ama önce iş istiyorum. İş şart. Fakat sorunu nasıl aşarım bilmiyorum. Rapor aramayan iş yerlerine de baktım yok yok...” diyor.
Yapılan hukuka aykırı
Canberk Noyan HARMANCI (Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu üyesi): HIV ile yaşayan bireyler tedavi oldukları sürece herhangi bir iş gücü kaybı yaşamıyor. Fakat özellikle HIV ile yaşayan sağlık çalışanları başta olmak üzere, tüm HIV’liler yapılan muayenelerde enfeksiyonları ortaya çıktığında çalışma hayatından uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bu yönde verilen kararların tümü hukuka aykırı ve suç teşkil ediyor. Türkiye’de HIV ile yaşayan bireylerin karşı karşıya kaldıkları temel sorunlardan biri çalışma haklarına müdahale edilmesi. Mevzuatta işe giriş ve periyodik muayenelerde HIV taranması yönünde bir ifade yer almamasına rağmen birçok iş yeri hekimi yanlış bilgi nedeniyle veya bir çok özel sağlık kuruluşu paket hizmetler çerçevesinde HIV taraması yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 48’inci maddesine göre herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahip. Dolayısıyla HIV’lerin diledikleri alanda çalışma hakları var. Başta gıda ve sağlık sektörü olmak üzere HIV ile yaşayanların çalışmalarında tıbbi bir engel de bulunmuyor. Ayrıca hastalıklarını çalıştıkları iş yerine bildirme zorunlulukları da yok.