Libya’dan Tunus’a hareket eden Arkas Roseline A adlı gemi, Libya açıklarında 2 gündür denizde yaşam mücadelesi veren 466 mülteciyi 18 kişilik mürettebatla kurtardı. 18 senedir denizci olan 6 senedir kaptanlık yapan 37 yaşındaki kaptan Mert Karamahmutoğlu o günü anlattı.
Hürriyet'te yer alan habere göre, bir hafta öncesi, 466 mülteci ile dolu olan güverte, bu sefer konteynerlerle dolu. Ama ekibi belli ki olayın tesirinden çıkamamış… 18 senedir denizci olan 6 senedir kaptanlık yapan 37 yaşındaki Mert Karamahmutoğlu ile başlıyoruz sohbete... “Öğle saatlerinde İtalyan Sahil Güvenlik ve MRCC (İtalyan Deniz Kurtarma Yardım Merkezi) 75 mil güneyde göçmen arama kurtarma çalışmaları olduğu haberi geldi. Aldığımız ilk duyum, denizde kurtarılmayı bekleyen 3 bin kişinin olduğuydu. Alana altı saat uzaklıktaydık. Arkas’ta insan her şeyden önce gelir. Şirket stratejisi gereği rotayı değiştirip yardıma gittik. Yanlarına varana kadar mürettebatımla toplanıp görev dağılımını yaptık. Arkas gemilerinde bu tür durumlar için erzak stokludur.”
"Değil açık deniz, Üsküdar'dan Beşiktaş'a gitmem"
Altı saatin sonunda mültecilerin bulunduğu alana yaklaştıklarında, kayık artık parçalanmak üzereymiş. Şöyle anlatıyor: “Mülteci botuna saat 9 sularında yanaştık. Kayıkta 466 kişi vardı. İki gündür denizde kurtarılmayı bekliyorlarmış, o kayıkta birbirlerine saldırıyorlardı. Halat ve merdivenleri attığımızda da birbirlerinin üzerine atlayarak önce çıkmak istediler, tam bir can pazarı... Anonslarla sakinleştirdik. Bindikleri bot ahşaptan taş çatlasa 20 kişiyi alacak tipte. Bununla değil açık denize çıkmak, Üsküdar’dan Beşiktaş’a gitmem ben… Ama insan kaçakçıları adam başı 500 ile 2000 dolar arası para almışlar. Mültecileri, Zodyak botlarla açıktaki bu tekneye getirilmişler. Bazıları binmek istememiş; onları da ellerindeki taramalı tüfeklerle tehdit etmişler “Ya binersin, ya ölürsün” diye… O teknenin hiçbir şekilde karaya ulaşmayacağı zaten belli. Neyse ki biz bulduk.”
Kriz yönetimi ısınmadan beslenmeye farklı konuları kapsamış: “Temel ihtiyaçlarına göre hazırlandık; mesela büyük makinelerin temizliğinde kullanmak için bulunan temiz örtüleri birbirine dikerek, battaniyeler yaptık. Et, makarna, mercimekten oluşan bir menü yarattık. Sonuçta bu insanların bazıları beş gündür yemek yemiyor, protein ağırlıklı bir menü düzenlemeye çalıştık. Mültecileri daha bir hafta rahatlıkla besleyebilecek kadar yemek stokumuz vardı. 2500 adet plastik çatal, bıçak, tabak, bardak stoklamıştık; bunları kullandık. Hijyen ihtiyaçlarını da düşündük, güverteye portatif tuvalet ve duşlar kurduk. “
"En azından bugün ölmeyeceğiz" diyorlardı
Güverteye her çıktığında büyük bir tezahüratla karşılanmış Kaptan Mert Karamahmutoğlu.... Kaldıkları 26 saat boyunca da mültecilerle sohbet ederek hikâyelerini öğrenmeye çalışmış: “Böyle bir ölüm yolculuğuna neden çıktınız’ dedim… “Ölümden kaçmak için” dediler: “Ülkelerinde içsavaş almış yürümüş, bir kaza kurşununda can vermemek için o ölüm botlarına biniyorlar. Ölümden kaçıp, yine ölme ihtimali olan o kayığa biniyorlar. Yoksa onlar da biliyorlar, Avrupa’ya gidip bir iş bulamayacaklarını… ‘En azından ölmeyeceğiz’ diyorlardı. Allah kimseyi vatansız bırakmasın. ”
Mültecilere animasyon yapmışlar
28 yaşındaki Üçüncü Kaptan Berkay Özbek, 466 kişinin güverteye yerleştirilme sürecinin kolay olmadığını anlattı: “İki saat sürdü hepsinin gemiye binmesi… Bindikten sonra her birinin minnet göstermek için bana sarılması, ömrüm boyunca unutamayacağım bir şey…” Şöyle anlatıyor Berkay Özbek: “Libyalı, Suriyeli, Bangladeşli, Tunuslu, Faslı gibi 10 farklı milletten insan vardı. Hepsi kabilelere ayrıldı: Her milletin bir takım lideri vardı. Biz onlarla iletişim kurduk.”
Mürettebat, mültecilerin moralini yüksek tutmak için, animasyon gösterileri bile yapmış: “Bir arkadaşımız Micheal Jackson taklidi yaptı. Hemen gülmeye başladılar. Birkaç saat önce ölümden kurtardığınız insanların yüzlerinin güldüğünü görmek bizi daha da mutlu etti.”
Halatlarla hayata tutunma
Gemide stajyer olan 21 yaşındaki Aybike Ceylan, kadın ve çocuk mültecilerin halatlarla tırmanmasının, erkeklere kıyasla daha zor olduğunu şöyle anlatıyor: “Gerçekten tüyler ürpertici bir manzaraydı. Kadın ve çocuklar, halatla tırmanamadığı için kendilerine iki merdiven sağlayarak yardımcı olmaya çalıştık. Hamile 6 kadını botla, İtalyan Deniz Kuvvetleri’ne bağlı gemiye gönderdik. Yaralıları da aynı şekilde… Yaşları 6 ile 10 arasında olan 35 de çocuk bulunuyordu. Onları da ayrı bir bota aldık.”