T24 - Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin, 29 Ekim akşamı Cumhurbaşkanlığı'nın verdiği resepsiyonu yazdı. Yetkin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünissa Gül, resepsiyonun nasıl geçtiği sorusuna “Geçti. Biz olgunuz, sabırlıyız, her şeye alışkınız” sözlerine vurgu yaptı.
Radikal'de bugün (30 Ekim 2010) yayımlanan yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya ‘Köşkü’nde verdiği Cumhuriyet Bayramı daveti geniş katılımla yapıldı, ancak askerler katılmadı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve kuvvet komutanları aynı saatte Merkez Orduevi’nde ordu mensuplarına verdikleri davetteydiler. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da davette bulunmazken, MHP lideri Devlet Bahçeli tam kadrosuyla oradaydı.
Gül, askerlerin ayrı daveti konusundaki soruları “Türkiye’nin bütün renkleri farklılıkları, realitesi burada. Burası devletin yüzü” diye yanıtlamakla yetindi. Ancak Başbakan sert tepki verdi. Erdoğan şunları soyledi:
“Bu gecenin resepsiyonu burada. Bunun dışındaki resepsiyonu doğru bulmuyorum. Cumhurun başı burada, cumhur da burada, davette. TSK bugüne kadar buradaydı; gelmeliydiler. Çok güzel bir ortamdı. Hep bunu özledik.”
Yaprak gibi sürüklenirsiniz
Ancak tartışmalar üzerine en ilginç tepkiyi Cumhurbaşkanı’nın eşi Hayrünnisa Gül verdi. Hayrünnisa hanım, ‘Resepsiyon tartışmalı ortamda geçti, ne hissettiniz?’ sorularına “Geçti. Biz olgunuz, sabırlıyız, her şeye alışkınız” yanıtı verdi.
Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun gelmemesi üzerine de sert eleştiride bulundu. Erdoğan şunları söyledi:
“Siyasete yeni, alışacak. Cumhurbaşkanı Meclis’e gelince ayağa kalkmıyorlardı. Şimdi kalkıyorlar, ama eski genel başkanı ve etrafındakiler hala kalkmıyor. Siyasette ilkeniz olacak. Yoksa rüzgarın onündeki yaprak gibi sürüklenirsiniz.”
Genelkurmay Başkani Koşaner, bu davete katılmayabileceğinin işaretini dört yıl kadar önce vermişti.
Koşaner söylemişti
Radikal’e 2006 Ocak ayında konuşan ve ardından dönemin İkinci Başkanı Koşaner olduğu Genelkurmay tarafından açıklanan üst düzey askeri kaynak, yaklaşmakta olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair askerlerin muhtemel tutumunu şöyle açıklamıştı:
“Yasalarımız cumhurbaşkanı seçilecek kişinin, ya da eşinin nasıl giyinmesi gerektiğini söylemiyor. Kılık kıyafet resepsiyonlarda bir rahatsızlık yaratırsa, resepsiyona katılmazsınız olur biter. Asıl önemlisi, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişinin Cumhuriyet’in temel ilkelerini, Anayasa’nın temel ilkelerini koruma konusunda ne yapacağıdır. Örneğin cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi’ni işletme yetkisine sahip. Anayasa’nın değiştirilemeyecek, değiştirilmesi teklif edilemeyecek ilk üç maddesi var. Bu bozulmadığı, temel ilkelere sahip çıkıldığı sürece sorun çıkmaz”
Ne kutlama ama!
Sabah Anıtkabir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül önde, Arslanlı Yol’da Atatürk’ün kabrine doğru ilerleyen asık çehreli yöneticilerimiz. Başbakan Tayyip erdoğan, belki de başını diğer tarafta yürümekte olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana çevirip de göz temasıyla selamlaşmak durumunda kalmamak için diğer yanındaki Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ile sohbet koyultmuş. Kılıçdaroğlu da ondan yana bakmamak için Protokol Genel Müdürü’nün kılavuzluğuna dikkat kesilmiş, yürüyor.
Daha sonra Meclis’te Cumhurbaşkanı ‘Kutlamaları kabul ediyor’. Ne kutlama, ne kabul ama! Cumhurbaşkanı her şeyin farkında olsa da sinirleri alınmış bir tören gülüşünü çehresine yerleştirmiş, el sıkmak için sıraya girmiş devlet erkanının küçük baş hareketleriyle Cumhuriyetimizin 87’inci yaşını ‘kutlamasını’ yine küçük baş hareketleriyle ‘kabul ediyor’. Gül’ün elini sıktıktan sonra protokolün ayırdığı yerlerde duruyorlar. Ne Erdoğan elini uzatıyor, ne Kılıçdaroğlu, ne de MHP lideri Devlet Bahçeli. Kılıçdaroğlu’nun solunda, kaşları çatılmış Başbakan ile arasında durması gereken Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner gecikince o tarafa bakmak da istemiyor. Ama başını sağa çevirse, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile göz göze gelebilir, oraya da bakmıyor. Neyse ki Koşaner geliyor, Başbakan ile ayak üstü birkaç cümle konuşuyor, Başbakanın yüzünde ‘kameralar çekiyor’ zoraki gülümsemesi. Neyse, bu ıstırap da bitiyor, bir sonrakine yola düşüyorlar.
En son, Hipodrom’daki geçit töreninde beraberler... Cumhurun reisi yine tören gülüşü ile oturuyor, ama diğerleri, ki yan yana oturmak zorundalar, tören gülüşünü dahi kaldıracak durumda değiller. Erdoğan, solunda Kılıçdaroğlu ve onun da solunda Kılıç’ın dün birbirlerinden yana bakmamak için dimdik ileriye bakmaktan katılaşmış ifadelerinin fotoğrafını konuyla ilgisiz bir kişiye gösterseniz, bir bayram kutlamasında değil, belki bir cenazede çekilmiş olduğunu söyleyebilir.
Akşam Cumhurbaşkanlığı’ndaki resepsiyonu artık biliyorsunuz zaten. Yönetenler, yönetilenlere böyle bir kutlama örneği verdi bu yıl. 88’inci yıl bu yılı aratmasın, o da yeter.
Clinton’dan Atatürk övgüsü
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton dün başkanı Barack Obama adına Türkiye Cumhuriyeti’nin 87’inci yılını kutlama mesajına şu paragrafla başladı:
“Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk halkı için yeni bir vizyon başlatmasından bu yana geçen 87 yıl içinde Türkiye, dünya sahnesinde önemli bir varlık gösteren ve önde gelen bir ekonomik güç olarak yükselmiştir. Türkiye’nin 21. yüzyılda önderlik etme fırsatları daha da fazladır.”
Yalnızca paylaşıp kayda almak istedim.