Sağlık

3 ana, 3 ara öğün

Temel kural 3 ana, 3 ara öğün. Ekmeği sofradan kaldırmayın. Öğün atlamayın. Aç kalmayın. Popüler diyetlere ilgi göstermeyin.

11 Nisan 2009 03:00
Yaz ayları yaklaşırken, özel sağlıklı beslenme kitabı ve DVD’si hazırlayan Uzman Diyetisyen Dilara Koçak işin sırrını açıklıyor: “Temel kural 3 ana, 3 ara öğün. Ekmeği sofradan kaldırmayın. Öğün atlamayın. Aç kalmayın. Popüler diyetlere ilgi göstermeyin.”

Dilara Koçak, birçok ünlü ismin diyetisyeni. Leyla Alaton Günyeli onun için, “Beslenme kültürümüzü yeniden şekillendiren bir sağlık perisi” diyor. Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun olan Dilara Koçak, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde Konsultan diyetisyen olarak çalışıyor. Sahibi olduğu Mezura Kliniği’nde uzman doktor, psikolog ve diyetisyenlerden oluşan ekibiyle hem bireylere hem de şirketlere danışmanlık hizmeti veriyor. Koçak şimdi de ‘Dilara Koçak İle Beslenmeyi Öğrenin’ adlı 224 sayfalık bir kitap ve diyet mönülerinin yer aldığı 70 dakikalık bir DVD hazırlıyor. Merak edilen birçok soruya yanıt bulabileceğiniz kitabı yazan Dilara Koçak, sağlıklı beslenmeyle ilgili ipuçları verdi.

Hazırladığınız bu kitapta neler olacak?

Herkes nisan-mayıs ayları gelince ‘yaz yaklaşıyor’ diye panik oluyor, hızla kilo vermeye çalışıyor. Hem doğru beslenmeyi öğretelim hem aile sağlığına katkıda bulunalım hem de yaz yaklaşırken hızlıca değil yavaş yavaş kilo vermelerini sağlayalım istiyoruz. Kitapta bu konularla ilgili önerilerim olacak. Ayrıca sağlıklı pişirme teknikleri ve evdeki yemeklerle diyet yapınca tekrar kilo almamaları için pratik öneriler de DVD’de yer alacak.

Beslenme konusunda en bariz hatayı nerede yapıyoruz sizce?

Aç kalıp akşam yemek yemek. En büyük hata bu.

Bu yüzden mi kilo alıyoruz?

Bir de hareketsizlik ve beslenmeyi öğrenmeye çalışmıyoruz. “Böyle ufacık bir şey olsun, hap gibi bunu alayım ve bütün problemlerden kurtulayım” istiyoruz. Kısa ama çok hızlı çözüm istiyoruz.

Tembeliz yani?

Evet, biraz tembeliz. Hem düşüncede tembeliz hem hareket olarak tembeliz. Emek vermekten kaçınıyoruz. Eğer ben inceysem; bu, benim genetik şanslılığım ya da tesadüf sonucu değil. Ben bu işe emek veriyorum. Ama keyifsiz, aç bir hayat yaşadığım anlamına gelmiyor. Ben de her şeyi yiyorum. Pasta, börek, kek yiyorum, pizza yiyorum.

Nasıl böyle zayıf kalıyorsunuz o zaman?

Yediklerimi dengeliyorum. Yarın akşam pizzacıya gideceğimi biliyorsam, bugün zeytinyağlı pırasa yerim. Zayıflamak için emek vermek lazım.

‘Poğaçanın yanında peynir, tavuğun yanında yoğurt olsun’

Peki bu tembellikten nasıl kurtulacağız?

Bu bir yaşam biçimi diye düşünüyorum. Beslenme alışkanlığını düzeltmek de kitap okuma alışkanlığını geliştirmek de, daha temiz insan olmak da, bireysel haklarımızı savunmak da aynı kaynaktan beslenip aynı pencereden dünyaya bakıyor. Eğitim sistemi ve ailedeki alışkanlıklar bunları kendiliğinden beynimize yerleştiriyor diye düşünüyorum. Değişimi başlatmak için önce farkına varmak, bu durumu kabul etmek, değişim için plan yapmak ve bu plana da inanmak lazım.

Bunu başarmak zor mu?

Kolay aslında. Poğaçanın yanına peynir koyalım, öğlen makarnanın yanına zeytinyağlı fasulye koyalım, akşama da birazcık tavuk ya da kıymalı mercimek yanına yoğurt. Ara öğünlere de meyve koyalım. Bu kadar basit aslında. Öğlen makarna yediyseniz, karbonhidrat olduğu için mantıyı ertesi gün yiyin. Akşam üstü kek, çay daveti varsa, öğlen ekmek yemeyin. Komşuya gittiğinizde çayla keki yiyin, akşam zeytinyağlı sebzeyle yoğurt yiyin.

‘Gece yenilen yemekler daha hızlı yağa dönüşür’

Gün içinde hiçbir şey yemeyip, akşam yediğimizde ne oluyor?

Bütün gün hiçbir şey yemediğiniz için bir kere kan şekeriniz düşmüş oluyor. Siz kendiniz, iradenizi çok zorlasanız da fizyolojik olarak vücudunuz ‘Ye’ emri veriyor. ‘Yemelisin’ diyor. Çünkü yakıt deposu tükenmiş, şeker düşmüş. İhtiyacınızdan fazla yiyorsunuz. Ama bir buçuk saat sonra kan şekeri yeniden düşüyor. İlk yemede insülin hormonu çok insülin salgılayınca kan şekeri hızla tekrar düşüyor; bu defa da canınız yatmadan önce tatlı bir şeyler istiyor. Bunu yapıyorsunuz ertesi sabah tok uyanıyorsunuz. Çünkü bütün gece çok yemek yemişsiniz. “Ay bütün gece yemek yedim zaten, karnım da aç değil kahvaltı etmeyeyim bari” dediğinizde aynı kısır döngü tekrar başlıyor. Kahvaltı etmiyoruz, öğlen yemeğini atlıyoruz, “Nasılsa akşam eve gideceğim” deyip aynı şeyi tekrar ediyoruz. Sürekli gece yemek yediğiniz için, insülin hormonunu uyardığınız için yağlanmayı tetikliyorsunuz çok hızlı kilo alıyorsunuz. Oysa aynı yemeği, aynı kaloriyi gün içinde bölerek yeseniz değil kilo almak kilo verirsiniz.

Röportaj: Tülay Şubatlı