Gündem

27 ürünün GDO analizi üretimi kilitledi

GDO'lu gıda analizlerinin sadece 3 laboratuvarlarda yapılması, özellikle şekerleme, çikolata ve sakız üretimini durma noktasına getirdi.

10 Kasım 2009 02:00
Genetiği değiştirilmiş organizmalı ürün analizlerinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı Ankara, Bursa ve Adana'daki laboratuvarlarda yapılması, özellikle şekerleme, çikolata ve sakız üreten firmalarının üretimlerini durma noktasına getirdi.

Sanayiciler laboratuvarların yetersiz kaldığını savunarak bakanlığın bir an önce önlem almasını istedi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yayımladığı genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) yönetmeliği tüketiciyi endişeye sürüklerden, sanayiciyi de vurdu. Bakanlığın analiz yapılacak ürünler listesinin genişletilmesiyle Ankara, Bursa ve Adana'da bulunan yetkilendirilmiş üç laboratuvarın yetersiz kaldığını belirten sanayiciler, altyapının hazırlanacağı bir geçiş süreci tanınmasını istiyor.

Analizlerin gecikmesi yüzünden şekerleme, çikolata ve sakız üreten firmaların ürünlerinin gümrüklerde çürümeye bırakıldığını söyleyen Tüm Gıda İthalat ve İhracatçıları Derneği (TÜGİDER) Genel Sekreteri Melahat Özkan, "Sanayici perişan, üretimimiz durdu. Laboratuvar ve altyapı konusunda eksikler tamamlanmalı, liste de tekrar gözden geçirilmeli" dedi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yayınladığı GDO yönetmeliğinin kamuoyunda yarattığı deprem sürüyor. Biliminsanları, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri ve tüketici GDO konusunda tartışmaya devam ederken, tablonun önemli aktörlerinden sanayiciler ise bu süreçte genel olarak suskun kalma politikasını tercih etti. Ancak Tarım ve Köyişleri Bakan Mehdi Eker'in GDO'lu ürünlerin mısır, soya, kanola ve pamukla sınırlı olduğunu açıklamasına rağmen, 27 ürünü analiz kapsamına alması sanayicilerin sabrını taşırdı.

Ağırlıklı olarak çikolata, şekerleme ve sakız üretimi yapan 200'e yakın firmanın üye olduğu TÜGİDER'de bir toplantı düzenleyen sanayiciler, bakanlığın yönetmelikle birlikte GDO analizlerini zorunlu tutması üzerine üretimi durdurma noktasına geldiklerini açıkladı. TÜGİDER üyesi 20 firma analiz laboratuvarlarının yetersiz kaldığı ve ürünlerinin gümrükte çürümeye bırakıldığını savunarak, bakanlığın bir an önce önlem almasını istedi. Genel Sekreter Özkan, bakanlığın yönetmeliği altyapıyı hazırlamadan gündeme getirdiğini, bu durumun da sanayiciyi zor durumda bıraktığını belirterek, "Durum çok kötü. Sanayici kan ağlıyor. GDO analizlerine karşı değiliz. Türkiye bu konuda duruşunu sergilemeli ancak, laboratuvar ve altyapı konusunda hazırlıksız bu işe girişilmesi sanayicinin üretimini durdurmasına neden oldu" diye konuştu.
 
Organik ürün de bekliyor

Analiz konusunun abartıldığını, organik ürün sertifikası olan ürünlerin bile şu anda gümrükte beklediğini savunan Özkan, "GDO analizleri şu anda sadece bakanlığa bağlı Ankara, Bursa ve Adana'daki laboratuvarlarda gerçekleşiyor. Üç merkez kapasite olarak çok yetersiz. O kadar çok yığılma var ki laboratuvarların ikisinin çöktüğü haberi geldi. Bekleyen her ürün sanayiciye artı yük. Üstelik bekleme süresi çok kısıtlı ürünler de var. Bütün bunların önceden düşünülmesi gerekiyordu" diye konuştu.
 
Liste çelişkili, mağduruz

TÜGİDER Başkanı Mustafa Manav ise bakanlığın liste konusunda kendi içinde çeliştiğini belirterek, "Bakanlık yetkilileri GDO konusunda bir bilgi kirliliği olduğunu kabul ediyor. Ancak bunu kendileri de yapıyor. Örneğin liste domates, biber gibi ürünleri kapsarken, bir yandan da medyada bu ürünlerin gösterilmesine tepki gösteriliyor. Sanayiciler olarak sadece laboratuvar ve analiz konusunda değil, bu liste konusunda da mağduruz" dedi.
İstanbul Hububat İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete de listeye itiraz edeceklerini belirterek, "Listede buğday ve pirinci görünce çok şaşırdık. Bu ürünlerin GDO ile hiçbir ilgisi yok. Yanlış bir liste söz konusu. Listenin mutlaka yeniden düzenlenmesi gerekiyor" diye konuştu.
 
GDO nedir?
GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) kısaca genetik mühendisliği ile bir canlıya başka bir canlı türünden gen aktarılarak yeni bir canlı organizma yaratılması olarak tanımlanıyor. Gen aktarılan canlının DNA'sı değiştiriliyor, kendi türünde olmayan özellikler ekleniyor.
 
Yönetmelik ne getiriyor?

30 Eylül'de yürürlüğe giren ve GDO'lu ürünlerin Türkiye'ye girişinde analizden geçirilmesini gerektiren yönetmelik, özetle şunları getiriyor:

* Türkiye'ye giren ürünler kontrol edilecek. GDO'lu olduğu tespit edilirse girişine izin verilmeyecek. Ama firma, gelir benim ürünümde GDO var derse, Tarım Bakanlığı'nın oluşturduğu 81 kişilik komisyonca incelenecek. İnsan, hayvan ve çevre sağlığına zararlı değilse izin verilecek.
* GDO içeren bütün ürünlerde bu durum etikete yazılacak. Ancak içeriğinde binde 9'dan az GDO olan ürün, GDO'suz sayılacak. (AB'nin de kabul ettiği bu oran tarlada veya taşıma sırasında bulaşma riskini içeriyor ve ihmal edilebilir bulunuyor.)

* Ancak GDO'suz ürünlerin üzerine "GDO'suzdur" yazılamayacak. Bebek mamalarında kesinlikle GDO'lu ürün kullanılamayacak. Yönetmeliğe itiraz edenler Türkiye'nin bir biyogüvenlik yasası çıkmadan bir yönetmelik icat etmenin, bir oldu bittiyle GDO'lu ürünlere kapı açtığını savunuyor.
* Türkiye'de satılan ürünlerin üzerinde domuz yağı, alkol veya şeker yoktur gibi ifadeler yer alabilirken GDO'suzdur yazılamaması da diğer eleştiri konusu.
 
Türkiye'de GDO'lu ürün var mı?
Herhangi bir denetim olmadığı için Türkiye'de ne kadar alanda GDO'lu ürün yetiştirildiği bilinmiyor. Türkiye'de bine yakın gıda GDO içeriyor. Özelikle GDO'lu soya ve mısırın sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde ve fındık-fıstık ezmesinde, çikolatalı ürünlerde, hazır çorbalarda, kola ve meyve sularında, mısır yağı, unlu mamüller, süt tozu ve bebek mamalarında kullanıldığı biliniyor.
 
GDO'ların araştırılmasına izin verilmiyor

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, genetiği değiştirilmiş ürünlerin yararı veya zararı üzerine bugüne dek herhangi bir araştırma yapılmadığını, bunun için izin bile verilmediğini söylüyor. Atalık, "Türkiye'de de GDO'lu üretimin verimliliğini ölçmek için 1998-2000'li yıllarda patates, mısır, pamuk üzerinde denemeler yaptılar. Ancak bu araştırmaların sonucu çok olumsuz olduğu için yayınlamadılar."
 
GDO'lu tohum asla getirtilmiyor

Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği (TÜRK-TED) Başkanı Dr. Mete Kömeağaç ise ilgili ilgisiz herkesin konuşmasının sektöre zarar vereceğini belirterek, "Tüketici piyasadaki bütün ürünleri gönül rahatlığıyla tüketebilir" dedi. Kömeağaç, "Türkiye'de GDO'lu tohum yok. Kaçak girse bile satılmaz. Çünkü GDO'lu tohum normal tohumdan yüzde 30 daha pahalı. Türkiye'ye girecek her yeni çeşit önce tohum şirketleri tarafından çeşitli bölgelerde deneniyor. Daha sonra üründen verim alınıyorsa Tarım Bakanlığı'nın tescil komitesinden geçiyor. Onlar tescil ederse bunun üretimine başlanıyor. Türkiye tohum sektörünün büyüklüğü 450 milyon dolar. Bunun sadece 90 milyon dolarlık kısmı ithal ediliyor" diyor.
 
GDO için analizi istenen ürünler

Mısır, soya, kanola, patates, pamuk ve pamuk ürünleri, pirinç, buğday, ayçiçeği, nohut, mercimek, tatlı patates, tapyoka, muz, elma, papaya, radika, bal kabağı, erik, domates, şeker kamışı, bebe havucu, tatlı biber, şeker pancarı, yonca, marul, sakız kabağı, bakteri ve maya kültürleri ve bunlardan elde edilen ürünler.
 
Tepkiye rağmen GDO pazarı büyüyor

İnsan sağlığı ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkileri tartışma konusu olmasına karşın GDO'lu tarım üretimi giderek yaygınlaşıyor. Başta ABD, Arjantin, Hindistan ve Çin olmak üzere toplam 23 ülkede 125 milyon hektarda üretim yapılırken, bu üretimi gerçekleştiren üretici sayısı ise 12 milyona ulaştı. 100 milyar dolarlık pazar oluşturan GDO'lu tarım ise dünya devlerinin tekelinde. Genetik tarımın küresel tekeli ise Monsanto, DuPont, Syngenta, Dow, Archer Daniels Midland ve Cargill gibi dev şirketlerde bulunuyor. Tüm tartışmalara rağmen, dünyada üretilen soyanın yüzde 64'ü, pamuğun yüzde 43'ü, mısırın yüzde 24'ü ve yağlık kolzanın yüzde 20'si GDO'lardan oluşuyor. ABD'de ise soyanın yüzde 91'i ve mısırın yüzde 73'ü GDO'lu. GDO tarımının yaygınlaşmasına karşın Avrupa ülkeleri bu konuda daha temkinli davranıyor.

İsviçre gerçekleştirdiği referandum sonucunda GDO'lu ürünleri tamamen yasakladı. Polonya, Avusturya, Yunanistan GDO'nun yasak olduğu ülkeler arasında. Macaristan sıkı bir denetim uygularken, Fransa ve Almanya da GDO'lu ürün konusunda yasaklarını genişletiyor. Geçen günlerde GDO'lu mısır üretimini yasakladığını açıklayan Almanya ile dünyanın en büyük tohum, zirai ilaç üreticisi Mosanto arasında yargı süreci başladı.
 
 
Yasaklamalar ard arda geliyor

Dünyada GDO'lu üretim (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) 125 milyon hektarda gerçekleşiyor.

Günümüzde 100 milyar dolarlık bir ticaret potansiyeline ulaşan GDO'lu tarımın serset olduğu ülkeler ABD, Kanada, Arjantin, Çin ve Hindistan. Buna karşılık Avrupa ülkeleri giderek GDO konusunda daha sıkı önlemler ve yasaklamalar getiriyor. Örneğin İsviçre gerçekleştirdiği referandum sonucunda GDO'lu ürünleri tamamen yasakladı. Polanya, Avusturya, Yunanistan GDO'nun yasak olduğu ülkeler arasında. Macaristan sıkı bir denetim uygularken, Fransa ve Almanya'da da GDO'lu ürünlere karşı yasaklar artıyor.

Geçen günlerde GDO'lu mısır üretimini yasakladığını açıklayan Almanya ile dünyanın en büyük tohum, zirai ilaç üreticisi Mosanto arasında yargı süreci başladı.