İspanya'da VI. Felipe'nin krallık dönemi resmen başladı. Stuttgarter Zeitung
gazetesinde konuyla ilgili şu yorum dikkat çekiyor:
“İspanya’nın
yeni kralı Felipe, tahtın insanlara yakın olması, onların saygısını,
güvenilirliğini kazanması gerektiğini söyledi. Bu sözleri İspanyol parlamentosunun
önünde dinlenecek olursa, Kral’ın sıradan insanların gerçekliğinden oldukça uzakta
olduğu görülür. Kral, bu insanların hayatı üzerinde yıllardır egemenlik kuran,
gelecekleri konusunda endişelendiren kriz dramını birkaç cümleyle geçiştirdi. Felipe
kriz hakkındaki birkaç beylik söylemin yeterli olmayacağını bilmeli. İşsizlerin,
evlerinden atılanların güvenini kazanmak istiyorsa, her sözü ve jestiyle durumun
ciddiyetini kavradığını göstermeli.”
Neue Osnabrücker Zeitung'da da yeni İspanya Kralı'na ilişkin bir yorum yer alıyor:
“VI. Felipe, vatandaşların kralı olmak istiyor. Güzel bir slogan! Ancak İspanya’nın
yeni kralı için halkın güvenini kazanmak oldukça zor. İspanya’nın Dünya Kupası'nda
Şili karşısında aldığı yenilgi sonucu turnuvaya veda etmesi, İspanyol toplumunun
genelindeki bunalımlı havaya uygun düşüyor. Ekonomik canlanma yıllarından geriye
hiçbir şey kalmadı. Euro krizinin ardından düşüş eğilimini koruyan İspanyol
ekonomisinin bu gidişatı henüz değiştirilebilmiş değil. I. Juan Carlos, İspanyollar
evlerini ve işlerini kaybederken, Afrika’da ava çıkmakla büyük bir hata yaptı. VI.
Felipe, krizin kaybedenlerinin kralı olmalı. Ancak bu şekilde hürmet görmeyi başarır.”
Landeszeitung gazetesinde, Irak'ta ilerleyişini sürdüren ve bölgeye korku saçan IŞİD
örgütüne ilişkin bir yorum göze çarpıyor:
”Bağdat
titriyor, Washington duraksıyor. IŞİD'e karşı kara birliklerinin gönderilmesi
bir tabu. Havadan yapılacak bir bombardıman konusunda da Pentagon henüz net bir
karar vermiş değil. Irak, Beyaz Saray stratejistlerinin dış politikada aşırıya kaçmasının
cezasını iki kez ödedi. George W. Bush yönetiminde Amerikan imparatorluğu
demokrasi adına bir haçlı savaşı başlattı. Demokrasi fenerini yakmak yerine, kaos
yangının kıvılcımını çaktılar. Bu ateş altında, Barack Obama 19'uncu yüzyılın
izolasyon reflekslerine geri döndü. Şayet vahşi bir terör hücresinin oluşumunun
engellenmesi isteniyorsa, askeri müdahale şart. Bu noktada, aceleci bir şekilde
reddedilmesine karşın, İran'ı da çözümün bir parçası haline getirmek ve işbirliği
yapmak yerinde olur.”
Mannheimer Morgen gazetesindeki yorumda ise Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle
Avrupa sınırındaki mülteci dramlarına değiniliyor:
“Kontrolsüz
kitlesel göç ve binlerce kişinin Avrupa’nın sınırlarında hayatını
kaybetmesi, AB'nin insani alandaki en büyük başarısızlığı. Neden sığınma
arayanlara,
henüz yola çıkmadan AB'nin büyükelçiliklerine başvuruda bulunma şansı verilmiyor?
Olumlu bir yanıt, güvenilir ve yasal bir yolculuğun garantisi olurdu.”