T24 - İlk projesi 1860 yılında Sultan Abdülmecit tarafından hazırlatılan, ancak günün koşullarıyla gerçekleştirilmeyen, denizin altından İstanbul Boğazı'nı geçme rüyası, “Marmaray” ile 150 yıl sonra gerçek oluyor.
Dünyadaki en önemli projelerden ve İstanbul için asırlık bir rüyanın gerçekleşmesi olan Gebze–Haydarpaşa, Sirkeci–Halkalı Banliyö Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı (MARMARAY) Projesi kapsamında, Ocak ayında insanlar ilk kez İstanbul Boğazı'nın altından yürüyerek karşı yakaya ulaşabilecek.
150 yıllık hayal olan İstanbul Boğazı'nın altından yürüyerek geçme projesiyle ilgili açıklama yapan Marmaray Projesi Müdür Vekili İnşaat Yüksek Mühendisi Hüseyin Belkaya, bu sevdanın 1860 yılında Sultan Abdülmecit'in mühendis Preault'a, konuyla ilgili proje hazırlatmasıyla başladığını ifade etti.
Mühendis Preault'un, Sarayburnu ile Üsküdar arasında, ayaklar üstünde bir batık tünel tasarladığını anlatan Belkaya, O günün teknolojisi ile bu tünelin gerçekleştirilemediğini söyledi.
“Atalarımızın ayak izlerini takip ediyoruz"
1902 yılında ise mühendisler Strom, Lindman ve Hilliker'in yeni bir boğaz geçiş projesi tasarladığını belirten Belkaya, şöyle konuştu:
“Bu projede, mühendisler, su altında bir viyadük tünel düşünmüşler ve güzergahları yine Sarayburnu ile Üsküdar arası olarak belirlemişler. Ancak bu proje de başarıya ulaşamamış. Nihayet, 2010 yılında İstanbul Boğazı'nı denizin altından geçmek üzereyiz. 150 yıllık bir gecikmemiz olsa da atalarımızın ayak izlerini takip ediyoruz. Güzergahımızı yine Sarayburnu ile Üsküdar arası olarak belirledik. İlk yola çıktıktan bugüne kadar boğazdan çok sular aktı, rejim değişti ama güzergah değişmedi.”
Sirkeci'den, boğazın altındaki batırma tünel ile buluşmak üzere yola çıkan Tünel Delme Makinasının (TDM) 700 metre daha tünel deleceğini bildiren Belkaya, şöyle konuştu:
“2011 yılının ilk aylarında tüneller birleşince, en son mühendislik teknolojileri kullanılarak bu tünellerin emniyetli bir şekilde bağlantıları sağlanacak. Denizin 50 metre altında su basmasına yol açmadan tünelleri birleştirmek için 'dondurma' yönteminden faydalanılacak. Bağlantı sağlandıktan sonra çelik kapaklar ve TDM'nin kesici kafası kaynakla kesilerek çıkarılacak. TDM'nin çelik kalkanı ise boğazın altında kalacak ve su geçirimsizliği sağlayacak. Daha sonra sert kaya içinde kazılan delme tünel ile Boğaz'ın kum zeminine oturtulan batırma tünel arasına, bir deprem esnasında oluşabilecek farklı oturmaları soğurmak üzere, 'sismik derz' yerleştirilerek bağlantı tamamlanmış olacak.
Bu bağlantının tamamlanmasıyla İstanbul Boğazı'nın altından insanlar ilk kez yürüyerek karşı yakaya ulaşacak. Diğer bir şekilde Yenikapı'dan tünellere girip Sirkeci'ye ulaşmak, denizin altından Üsküdar'a varmak ve tünellerden devam ederek Ayrılıkçeşme'de yüzeye çıkmak mümkün olacaktır.”
Marmaray projesi
Belkaya, projenin Asya yakasında bulunan Gebze ile Avrupa yakasındaki Halkalı ilçelerini kesintisiz, modern ve yüksek kapasiteli bir banliyö demiryolu sistemiyle bağlamak amacıyla İstanbul'daki banliyö demiryolu sisteminin iyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçiş inşası ve yeni demiryolu araçlarının temininden oluştuğunu söyledi.
Belkaya, demiryolu sisteminin toplam uzunluğunun 76 kilometre olmak üzere; batırma tüp tünel bölümünün 1,4 kilometre, yaklaşım tünellerinin 12,2 kilometre ve iyileştirilecek olan yüzeysel metro hattın uzunluğunun da yaklaşık 63 kilometre olduğunu bildirdi.
Proje kapsamında üç yeni yeraltı istasyonunun inşa edildiğini ve 37 istasyonun yenilenerek modern istasyonlar haline getirilmesinin sağlanacağını anlatan Belkaya, şunları kaydetti:
“İki hattan oluşan mevcut demiryolu hattı, üç hatta çıkarılarak; Asya ve Avrupa kıtaları arasında iki hatta yüksek kapasiteli banliyö trenleri çalışacak ve üçüncü hat ise şehirler arası yolcu ve yük trenleri tarafından kullanılacak. Tüp tünel Asya ve Avrupa arasında kesintisiz demiryolu bağlantısı sağlayarak, Türkiye'nin Trans European Network'e (Trans Avrupa Ağı) bağlanmasında da etkili olacak. Marmaray Projesi, dünyadaki en önemli ulaşım altyapı projelerinden biri olup; sadece İstanbul'un günlük trafiğine olumlu etki sağlamayacak, aynı zamanda şehrin ve bölgenin kalkınmasında da etkili olacak.”