Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı mücadele veren polislerin arasında maaş taltifleri sebebiyle kırgınlıklar yaşandığını ileri sürdü. Polise almakta oldukları maaşın 5 ile 24 katı arasında kadro derecelerine göre maaş taltifi öngörüldüğü bildirilirken bu paranın 2 bin ile 7 bin lira arasında değiştiği belirtildi. Öztürk "Darbecilere karşı mücadeleyi Atatürkçü subaylar, polis ve halk birlikte verdi. Şimdi, polisin bir bölümü maaşla ödüllendiriliyor ödüllendirilmesine ama bu konuda adaletli davranılmadığı da ortaya çıkıyor. Maaş taltifi konusunda adil davranılmaması memnuniyetsizlik yarattı. Çünkü polis, bu ayrımcılığı hak etmedi. Sorun, 'Bizim maaş taltifimiz özel harekatçılardan, terörle mücadele birimlerinden niçin daha az' diye değil, kimisine verilip, kimisinin taltif dışı bırakılmasıdır" diye yazdı.
Saygı Öztürk'ün Sözcü gazetesinin bugünkü (9 Aralık 2016) nüshasında yayımlanan 'Maaş taltifinde onları da böldüler' başlıklı yazısı şöyle:
15 Temmuz gecesiyle ilgili herkesin ilginç anısı var. O gecenin kahramanları da, korkakları da, durumu görüp ona göre hareket edenleri de var. Davalar başladıktan sonra daha ilginç öyküler dinleyeceğiz. Bazı kişilerin haksız bir biçimde cezaevinde tutulduğunu, bazılarının ise kendilerini gizlemeyi nasıl başardıkları da ortaya çıkacaktır.
Nusaybin'de, Sur'da, Cizre'de askerle, jandarmayla omuz omuza mücadele veren polislerin, darbe girişiminde bulunanların attıkları bombalarla, ağır silahlarla şehit edilişi, binalarının kullanılmaz hale getirilişi inanılır gibi değil… Darbecilere karşı mücadeleyi Atatürkçü subaylar, polis ve halk birlikte verdi. Şimdi, polisin bir bölümü maaşla ödüllendiriliyor ödüllendirilmesine ama bu konuda adaletli davranılmadığı da ortaya çıkıyor.
Polislere 2-7 bin lira
Polisler görev yaptıkları birimlere göre ödüllendiriliyor. Ama, bu konuda da adil davranıldığı söylenemez. Bakıyorsunuz aynı şubede, aynı gece görev yapmış olanlardan birisine para yatırılacağı belirtilirken, bir diğerine yok. Bu durum ister istemez kırgınlıklara yol açıyor. Polise almakta oldukları maaşın 5 ile 24 katı arasında kadro derecelerine göre maaş taltifi öngörüldü. Bu 2 bin ile 7 bin lira arasında değişiyor.
Özel Harekat polislerine yaklaşık 7 bin, terörle mücadele, istihbarat, kaçakçılık ve organize şube polislerine 5 bin, diğerlerine ise 2 bin lira ödeme yapılması öngörülüyor. Ancak, maaş taltifi konusunda adil davranılmaması memnuniyetsizlik yarattı. Çünkü polis, bu ayrımcılığı hak etmedi. Sorun, “Bizim maaş taltifimiz Özel Harekatçılardan, terörle mücadele birimlerinden niçin daha az” diye değil, kimisine verilip, kimisinin taltif dışı bırakılmasıdır. Bu yüzden, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne, il emniyet müdürlüklerine, “O gece ben de çalıştım. Ben maaş taltifi alamazken, örneğin yıllık izinde olan arkadaşıma maaş taltifi var. Bu haksızlık değil mi?” sorulu dilekçeler veriliyor.
Konuştuğum polisler, bu ayrımın giderilmesini, verilecekse herkese ödeme yapılmasını, çalışanlar arasında ayrım olmaması gerektiğini belirtiyorlar. Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerine sordum, polislerin bir kısmına maaş taltifi yapıldığını, bir kısmına yapılmadığını doğruladılar, ancak sayıları belirtmediler. Bu ayrımın giderilmesi konusunda da dilekçeler alındığını, konunun ilgili makamlara iletildiğini söylemekle yetindiler.
Yaklaşık 240 bin polisten 170 bininin ödüllendirildiği tahmin ediliyor. Peki kalan 70 bin polis ne olacak? Bir de o gece canla-başla görev yapan diğer güvenlik birimlerine bir şey yapılmayacak mı? Şimdilik uzak bir ihtimal.
"Fetullahçılar, eşlerin başlarını açtırıp yükseldi"
İkisinin de adı Erkam'dı. Erkam Selvi, yıllarca Emniyet'in Personel Dairesi Başkanlığı görevinde bulunan ve halen tutuklu olan babası İbrahim Selvi, diğer Erkam ise Hava Harp Okulu öğrencisi olan ve şimdi tutuklu bulunan kardeşi Enes Orhan Mızrak için gelmişti. İkisinin de ellerinde belgeler vardı. Mızrak, Yalova'daki eğitim kampından İstanbul'a götürülen, ne olduğunu bile anlamayan, tek mermi sıkmayan kardeşi Enes Mızrak gibi diğer öğrencilerin de 5 aydır cezaevinde olduğunu, sahipsiz bırakıldığını, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın raporunun aylardır savcılığa gönderilmediğini anlatıyor.
İbrahim Selvi de ifadesinde görevde bulunduğu dönemde Fetullahçılarla mücadele ettiğini, bu yapıya mensup kişilerle gözaltına alınmayı kabullenemediğini söylüyor. Selvi, şu çarpıcı örneği de veriyor:
"Hem Ergenekoncu, hem FETÖ'cü"
“Fetullahçılar, devlet kademesinde iyi yerlere gelebilmek için 28 Şubat sürecinde eşlerinin başörtülerini bile açtırdılar. Ben de bu yapı üyesi ya da sempatizanı olsaydım aynısını yapardım ve belki de vali olmuştum. Benden sonraki bu yapıya mensup şahısların çoğunluğu Emniyet'te genel müdür yardımcısı, il emniyet müdürü oldular. Benim eski çalıştığım birimler, görev verilen makamlar incelenirse bu yapıdan olmadığım aksine bu yapıya karşı mücadele ettiğim ortaya çıkacaktır.
Kumpaslarla, eski genel müdür yardımcılarını tutuklattırdılar. Ben ve benim gibi düşüncemde olanları görevlerinden aldırılınca bu yapı her yerde etkin olmaya başladı. Genel Müdür yardımcılıklarını, il emniyet müdürlüklerini, polis sandığını, daire başkanlıklarını, okul müdürlüklerini ele geçirdiler.”
Selvi'nin adını etkin görevde bulunduğu dönemde Ergenekon'a ekleyip görevden alınmasını sağlamışlardı. O da soruyor: Bir insan hem Ergenekoncu, hem FETÖ'cü nasıl olur?