15 Temmuz darbe girişimine yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan 'Yurtta Sulh Konseyi' İstanbul ana iddianamesinde, 28 Şubat sürecinin 'FETÖ'nün TSK'daki kadrolaşması için "önemli bir dönüm noktası" olduğu belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Yurtta Sulh Konseyi İstanbul ana iddianamesi tamamlandı. 6’sı general 24 şüpheli hakkında 92’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianamede, Fethullah Gülen'in 28 Şubat’a destek verdiği belirtilirken, üst düzey iki örgüt üyesinin ifadelerine yer verildi. Habertürk'ten Veli Sarıboğa'nın haberine göre, 1990-98 arasında TSK’dan hiçbir 'FETÖ' mensubunun atılmadığı, 2003’ten itibaren hiçbir ihracın olmadığı belirtildi.
İşte iddianameden dikkat çeken başlıklar...
"Takiye yapmışlar"
"15 Temmuz’da FETÖ'nün TSK bünyesindeki mensuplarıyla son bir hamle yaptığı" belirtilen iddianamede, "28 Şubat sürecinde, 'irticayla mücadele' adı altında kendi inançlarına göre dininin gereklerini yerine getirmeye çalışan başta askerler olmak üzere kamu görevlilerinin hayat ve inanç tarzlarına müdahale edilmek suretiyle tasfiye edilerek bu süreçte örgütsel gizlilik kuralları gereği ‘tedbir’ adı altında kendilerinin ve ailesinin hayat tarzını değiştiren, bir anlamda ‘takiye’ yapan örgüt mensuplarının önünün açıldığı, yaşanan sürecin örgütün TSK içerisindeki kadrolaşmasında önemli bir dönüm noktası olduğu anlaşılmıştır” tespiti yapıldı.
Kumpas davaları
28 Şubat sürecinin ardından 'FETÖ'nün tüm anayasal kurumları (yasama, yürütme, yargı) ele geçirmek olan nihai hedefine ulaşabilecek gücü elde ettiğine inandığı, bu özgüvenle nihai hedefe ulaşmaya yönelik eylemlerini arttırdığı, "Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT TIR’ları ve 17-25 Aralık" isimleriyle bilinen kumpas soruşturmaları başlattığı belirtildi.
"Generallerin önü açıldı"
'FETÖ’nün TSK içindeki kadrolaşmasına ilişkin Ankara FETÖ çatı iddianamesindeki "Terör örgütü, kadrolarını general ve amiral yapmak, TSK’nın üst yönetimini ele geçirmek için soruşturma ve davalar açtırmıştır. Ergenekon ve benzeri davalar TSK içerisindeki diğer görüşteki askeri bürokrasinin tasfiyesi için açılmıştır. FETÖ mensupları albay ve general kadrolarına terfi ettirilmiş ve bu yolla önleri açılmıştır" tespiti iddianamede de yer aldı.
"Gülen'den 28 Şubat'a destek"
Fethullah Gülen’in 28 Şubat sürecine açıkça destek verdiği belirtilen iddianamede, “11 Ocak 1997’de Başbakan Necmettin Erbakan’ın 51 tarikat ve cemaat liderini Başbakanlık Konutu’na çağırdığı iftar yemeğine icabet etmemiş, 29 Mart 1997’de Samanyolu TV’de katıldığı bir programda ‘Asker demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi’ sözleriyle askerin tutumunu desteklemiş, 28 Şubat sonrası Erbakan’ı eleştirenler arasında yer almış ve TSK’nın müdahalesini demokratik bulduğunu söylemiştir” dendi. İddianamede ayrıca, Zaman gazatesinin 1 Temmuz 1997 nüshasında Erbakan’ın istifası sonrası kurulan hükümet için "Hayırlı olsun" başlığının atıldığı bilgisine yer verildi.
"TSK'dan FETÖ'cü atılmadı"
İddianamede, 'FETÖ'nün bir dönem önemli kademelerinde yer alan kişilerin ifadelerine yer verildi. 2003’te örgütten ayrılan Süleyman Sait Alpsoy, tanık olarak verdiği ifadede, 1990-98 yılları arasında ordudan binlerce subay ve astsubay atıldığını ancak hiçbirinin Cemaat’ten olmadığını, bunu net bir biçimde anladığını öne sürdü.
"Akademi yüzde 60 FETÖ’cü"
İddianamede ifadesine yer verilen şüpheli yüzbaşı Özkan Özgenç, Harp Akademileri’ndeki kurmaylık sınavı sorularının bir kısmının kendisine verildiğini anlattı. İtirafçı olan tutuklu Özgenç’in, ‘Günümüzde Harp Akademileri öğrencilerinin yüzde 60’ından fazlasının Cemaat mensubu olduğunu gözlemlediği’ni anlattığı da ifade edildi. Eylül ayında yakalanan Kemalettin Özdemir’in ifadelerine yer verilerek “TSK’nın içerisinde en az yüzde 60-80 FETÖ mensubu olduğunu anlatmıştır” denildi.
İddianamede FETÖ ile bağlantılı olduğu iddiasıyla 1983-2003 yıllarında TSK’da 154’ü subay 258’i astsubay olmak üzere 412 askeri personelin, Yüksek Askeri Şûra kararıyla ihraç edildiği, 2003’ten sonra ise ihraç işlemi gerçekleşmediği de belirtildi.