Frankfurter Allgemeine Zeitung Ukrayna krizi ile gerilimli bir dönemden geçen Rusya-Batı ilişkilerini mercek altına almış yorum sütununda:
“Doğu ile Batı arasındaki ilişkiler, pek çabuk sona ereceğe benzemeyen bir buz çağında şu anda. Ve sıcaklık her geçen gün düşüyor. Batı, Sibirya soğuklarının yayılışını belli bir şaşkınlıkla takip ediyor ama artık pasif değil. Zor bir geçmişi paylaşan Polonya ve Almanya gibi partnerler giderek birbirine yaklaşıyor. Aslında NATO’nun Putin’e paktı yeniden canlandırdığı için bir madalya vermesi gerek. Şimdi Putin’in paktı bölmemesine özen gösterilmeli. Berlin bu alanda da başrolü üstleniyor. Bir zamanlar “Eğer Avrupa ile görüşmek istersem, kimi arayacağım?” diye sorarak Avrupa'nın sorumlu bir lideri olmamasını eleştiren dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, bugün kimin numarasını tuşlayacağını bilirdi: Almanya Başbakanı Merkel'in numarasını.”
Angela Merkel, 9 Mayıs’ta Moskova’da düzenlenecek Nazi Almanyası'nın yenilgisinin yıldönümü törenlerine katılmayacak ancak 10 Mayıs'ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile birlikte Meçhul Asker Mezarı'na çelenk bırakacak. Hükümet sözcüsünün yaptığı açıklamada, “Rusya'nın Kırım ve Ukrayna'nın doğusundaki eylemleri göz önüne alınınca askeri bir geçit törenine katılmak uygun değil“ ifadesi kullanıldı. Konuyla ilgili olarak Mitteldeutsche Zeitung adlı gazetenin yorumu şöyle:
“Başbakanın adımı Putin ile konuşulup açıklandı. Meçhul Asker Mezarı'na çelenki birlikte bırakacaklar. Bu da diyaloğun hâlâ sürdüğü anlamına geliyor, sadece geçmiş hakkında değil, günümüz hakkında, Ukrayna'daki savaş hakkında diyalog da sürüyor. Bu da Merkel'in 9 Mayıs'taki törene katılmama kararının arkasındaki asıl iyi haber.”
Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras, salı günü yaptığı açıklamada, ülkesinin Nazilerin Yunanistan'ı işgali sırasında yol açtığı hasar için Almanya'dan yeterli tazminatı almadığını söyleyerek savaş dönemi borçları konusunu yeniden gündeme getirmişti. Ulm kentinde çıkan Südwest Presse adlı gazetede şu yorumu okuyoruz:
“Yunan hükümetinin Avrupa Birliği ve özellikle de Almanya ile müzakereleri engellemeye çalışırkenki küstah tavrı, ağızlarda acı bir tat bırakıyor. Tsipras kendi halkına ihanet ediyor. Sol politikacı çoktan, kendi verdiği vaatlerin kurbanı oldu. Kısa vadede AB’den milyarlık krediler gelmezse, Yunanistan iflas edecek. Ancak para musluğu sadece AB’nin öngördüğü reform rotası izlenirse açılacak. Tsipras da bunun bilincinde fakat imajı zedelenmeden nasıl başarılı olabilir? Cevabı basit, yeni bir düşman imgesi icat ederek. Peki, zalim maliye bakanıyla, kötü kalpli ve kudretli Almanya'dan daha uygun bir aday var mı bu rol için. Yok. Yunanlar kısa vadede Tsipras'a tezahüratta bulunacaklar. Ama Yunanistan Başbakanı bu tavrıyla AB içindeki dayanışmayı ve ülkesinin geleceğini harcıyor. Ve asıl skandal da bu.”
Neue Osnabrücker Zeitung da Atina hükümetinin Almanya’dan Nazi dönemi için istediği tazminata ilişkin şu yorumu yapıyor:
“Önce mülteci akını ile tehdit ettiler, şimdi de Almanya’nın mal varlıklarına haciz koyarız diyorlar. Görünüşe göre, paraya kavuşabilmek için Yunan hükümeti için her yol mübah. Ama diplomasiden uzak bu hamleler başarı vaat etmiyor. Aksine, bu tür çıkışlarla güven zedelenmesi büyüyor. Tabii şimdi Yunanistan'ın 1941 ila 1944'teki Alman işgali sırasında yapılan zulüm ve verilen zarar için yeteri kadar tazminat alıp almadığı tartışılabilir. Ama savaş tazminatları konusunda bir dizi anlaşma imzalanmış olduğu için, savaşın sona ermesinden 70 yıl sonra Yunanistan'ın yeni bir tazminat alma şansı pek yok. Tsipras hükümetine de nihayet gerekli ekonomik ve altyapısal reformları hayata geçirmekten başka yapacak bir şey kalmıyor.”