01 Ekim 2014

Zorunlu din dersi almış ahlaklı kuşaklar...

Gözünü halkın parasına dikmiş haram yiyiciler acaba din dersinden 9 yıl boyunca hep kopyayla mı geçtiler?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu.
1980 darbesinin genarali Kenan Evren’le aynı perdeden ve aynı mantık dizgesiyle konuştu.
Nedir bu mantık dizgesi?
Okullara zorunlu olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi konulursa, gençler, dinine ve milletine bağlı olur, terörden ve teröristlerden uzak durur, alkol ve uyuşturucu batağına saplanmaz; böylece milli ve manevi değerleri yüksek, ahlaklı kuşaklar yetişmiş olur.
Bildiğiniz gibi bu düşünce, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini 1982 anayasasına anayasa maddesi olarak yazdırdı ve o günden bugüne birçok iktidar değişikliğine rağmen kimse bu anayasa maddesine dokunamadı, dokunmadı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu.
“Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini tartışmaya açarsanız tabii uyuşturucu gelir, şiddet gelir, ırkçılık gelir onun yerini doldurur.“
Bu öyle kutsal bir ders ki, varlığını bile tartışmanız bakın nelere yol açıyor:
Uyuşturucu, şiddet, ırkçılık geliyor.
Peki bu dersin varlığı bütün bunları önlemiş mi, azaltmış mı diye hınzır bir soru sorsak?
Acaba o da uyuşturucu, şiddet ve ırkçılık getirir mi?
Öyle ya bu ders, ilkokul dördüncü sınıftan başlayarak lise sona kadar, 9 yıl boyunca hep var.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu.
“Dünyanın hiçbir yerinde zorunlu fizik, kimya, matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz. Ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi tartışma konusu olur.”
Bazen insan duyduğuna, okuduğuna, kulaklarına inanamıyor.
Acaba cumhurbaşkanı olmak insana, her istediği konuda istediği gibi, temelsiz, dayanaksız konuşmalar yapmak hakkı verir mi?
Mantık basit değil mi?
Fizik, kimya ders mi? Ders.
Onlara itiraz ediliyor mu? Edilmiyor.
O zaman, din dersine neden itiraz ediliyor?
Son derece basit konuşuyor Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.
Öyle ki, neresinden tutup yanıt verebileceğini bilemiyor insan.
İnsanın inanç ve bilme etkinliğinden mi girmeli konuya, yoksa bilim ve din diye mi söze başlamalı?
Yoksa biz de basit kalıp, vazgeçelim itirazdan, oldu olacak; “...manevi olarak fakirleşen bir Türkiye özünden uzaklaşan bir Türkiye” olmamak için, bırakın kaldırmayı, bütün dersleri din ve ahlak temelli verelim, böylece bütün sorunlarımız çözülür. Ne alkol kalır, ne uyuşturucu, ne hırsız kalır, ne cinayet... 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu.
“...Eğer (din dersi) olsun mu olmasın mı diye tartışılacaksa uyuşturucu bağımlılığından, terörden, şiddetten neden şikâyet ediliyor.”

Aynı mantıktan gidersek, otuz küsür yıldır bu ülkede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, ilkokuldan başlayarak, zorunlu olarak okutuluyor. Bu durumda alkol, uyuşturucu bağımlılığının azalarak yok olması gerekmez miydi? Veriler durumun böyle olmadığını söylüyor, hatta son 9 yılda rekor düzeyde bir artış olduğunu söylüyor.
Buyrun sayılar:

“31 Ocak 2014’de CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in soru önergesine Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun verdiği yanıt, 9 yılda alkol, esrar gibi nedenlerle hastanelere başvuran hasta sayısında rekor düzeyde artış olduğunu ortaya koydu. Buna göre 2004 yılında ayakta tedavi gören hasta sayısı 11 bin 239, yatarak tedavi görenlerin sayısı bin 517 iken, 2012’de ise ayaktan hasta sayısı 218 bin 515, yatan hasta sayısı ise 8 bin 783 oldu.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu.
“AİHM geçen haftalarda Türkiye aleyhine bir karar aldı. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden öğrencilerin muaf sayılmasını temin edecek bir düzenleme. Bu karar yanlış bir karar. Batıda bunun uygulaması yok böyle bir şey olmaz.”
Erdoğan’ın yanlış bulduğu bu kararı AİHM vatandaşlarımızın başvurusu üzerine aldı.
Demek, bu zorunlu din dersinden rahatsız olan vatandaşlarımız var. Bu insanlar, çocuklarına okullarda zorunlu olarak verilen bu derste, kendilerinin inançlarına ters şeyler öğretildiğini ve bunun çocuklarında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.
AİHM de bu şikayetleri haklı buluyor.
AİHM diyor ki, siz bu derste devlet olarak bütün din ve inanışlara eşit mesafeden bakmıyorsunuz, belli bir dinin ve belli bir mezhebinin eğitimini veriyorsunuz. Bu da bu dersi almak zorunda olan farklı mezhepten olan ve inanmayan insanları incitiyor.
Ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuşuyor.
Dediğim dedik, çaldığım düdük.
Ne var yani neden zorunlu fizik, kimya, matematik dersini tartışmıyorsunuz?
Fizik dersi oluyorsa, din dersi neden olmasın demeye getiriyor.
Sanki, 9 yıl boyunca zorunlu okutulan din dersinde, din ve dinler hakkında nesnel ve genel bilgiler veriliyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuşuyor.
Cumhurbaşkanı o, her türlü konuşur, konuşsun da...

Ama bizim de kendi tarzımızda birkaç soru takılıyor kafamıza.
Sormadan edemiyoruz.
Eğer dindar olmak ve din eğitimi almak, insanı bütün kötülüklerden uzak tutup, ahlaklı bir insan yapıyorsa;

Önüne gelen herşeyi yok eden, yarattığı vahşetle insan olan herkesin içine korku salan IŞİD çetecilerinin dindar olmadıklarını mı düşünüyorsunuz?

İnsanları kimyasal silahlarla kitlesel olarak katleden, bombalayan Saddam’ların, Esed’lerin yeterince din eğitimi almamış olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Parayı her türlü değerin üstünde tutan, aile boyu yolsuzluğa batmış insanların din duyguları eksik mi sizce?

Gözünü halkın parasına dikmiş haram yiyiciler acaba din dersinden 9 yıl boyunca hep kopyayla mı geçtiler?

Rant uğruna, ağaçlarımızı, derelerimizi, havamızı, suyumuzu, kentlerimizi yağmalayanlar acaba din dersinden muaf mıydılar?

Demokratik hakları için sokağa çıkan insanların kafasına gaz fişeği sıkanlar, onlara emir verenler, onlarla gurur duyanlar acaba din dersini uyuyarak mı geçirdiler?

Üç kuruş paraya, canı pahasına çalışmak zorunda kalan emekçileri, iş güvenliği olmadan yerin yedi kat altına, 32 kat üstüne gönderip öldürenler, hiç mi din dersi görmediler?

Bütün bunlarda bir gariplik yok mu?

@ymbymb

Alıntılar
http://t24.com.tr/haber/zorunlu-fizik-kimya-matematik-dersi-tartisilmaz-ama-her-ne-ihmetse-zorunlu-din-dersi-tartisma-konusu-olur,272255

Yazarın Diğer Yazıları

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

PAL İzmir'de iklim için düşünen bedenler

PAL İzmir (Performans Araştırmaları Laboratuvarı) tarafından düzenlenen ve atölye yürütücülüğü Michael Maurissens'in, sanat yönetimini Serenay Oğuz'un üstlendiği "İklim adaleti için düşünen bedenler" başlığıyla 21-24 Nisan tarihlerinde, dansçılar, görsel sanatçılar ve kamera aracılığıyla hareketi keşfetmekle ilgilenen herkes için açık çağrıyla düzenlenmiş olan, Screendance Workshop'un kapanış filmleri gösterimi beni bu düşüncelere sevk etti