23 Eylül 2016

Şort giyen kadına mırıldanmak…

Tercümesi: Eğer bir kadın sokağa şortla çıkmışsa, belediye otobüsüne binmişse bu kadına tepki gösterilmesi normaldir

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul’da şort giydiği için belediye otobüsünde önce sözlü tacize sonra da şiddete uğrayan kadın hakkında konuşmuş, öyle bir konuşmuş ki sözleri saldırganla, az normal biri olsa, tam bir kalp birliğinin ifşası olmuş, neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor, hani derler ya, “özrü kabahatinden büyük”, tam öyle.

Bakın ne diyor Binali Yıldırım: “Normal biri değil. Ben onun normal bir adam olduğunu düşünmüyorum. Normal biri değil. Çünkü normal bir insanın yapacağı bir iş değil yaptığı. Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın...”

Şunu demeye ağzı varmıyor, diyemiyor başbakan: Bir kadına veya erkeğe yaşam biçiminden dolayı, kıyafetinden dolayı her hangi bir şekilde sözlü ya da fiziki olarak müdahale edilmesi, kötü bakılması, mırıldanılması, taciz edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur ve yapılması durumunda da cezalandırılır.

Peki ne diyor, “hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın…”

Bunun tercümesi şudur:
Eğer bir kadın sokağa şortla çıkmışsa, belediye otobüsüne binmişse bu kadına tepki gösterilmesi normaldir. Ben de olsam gösterirdim, ama ben sakin bir insanım, “normalim” bu yüzden tekme atmazdım, mırıldanırdım.

İyi de sayın Başbakan, bir başkasının kıyafeti hoşuna gitmediğinde “mırıldanmak” şeklinde bir tepki vermeyi normal kabul ederseniz, her insanın duygu durumu, öfkeli olma hali, tepki gösterme biçimi ve şiddeti farklıdır; kimisi için “mırıldanmak” şeklinde bir tepki yeterli olabilirken, bir başkası ancak tekme atarak, yumruk atarak kendini rahatlatabilir. Başka bazıları için de bu tekmeler asla yeterli olmayabilir; “şeytan” dedikleri o şortlu kadınları, cehenneme gönderdiklerinde ancak rahatlayabilirler. Yaşadığımız topraklarda bunun örnekleri hiç de az değil.

“Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın…”

Burada önemli bir soru daha ortaya çıkıyor.
Başbakan “mırıldanırsın” diyor ya,
Acaba tam olarak ne mırıldanırdı?

Hep beraber tahmin edelim, mırıltıyı duyalım.
İşte benimkiler, devamını siz getirin.

-               Cık cık cık… bak ahlaksıza !

-               Cık cık cık… bak ahlaksıza şort giymiş !

-               Cık cık cık… olmaz ki şimdi !

-               Cık cık cık… çoluk çocuğu yoldan çıkaracak !

-               Cık cık cık… tövbe estağfurullah, sabır ya Rabbim!

-               Cık cık cık… bu kadını ne yapmalı şimdi?

-               Cık cık cık… sonra da kadına şiddet var derler !

-               Cık cık cık… bu kadının babası, kocası yok mu ?

-               Cık cık cık… sabah sabah abdest bırakmayacak !

-               Cık cık cık… cehennem sizin için!

-               Cık cık cık… şimdi iki tane çakacaksın!

-               Cık cık cık…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

PAL İzmir'de iklim için düşünen bedenler

PAL İzmir (Performans Araştırmaları Laboratuvarı) tarafından düzenlenen ve atölye yürütücülüğü Michael Maurissens'in, sanat yönetimini Serenay Oğuz'un üstlendiği "İklim adaleti için düşünen bedenler" başlığıyla 21-24 Nisan tarihlerinde, dansçılar, görsel sanatçılar ve kamera aracılığıyla hareketi keşfetmekle ilgilenen herkes için açık çağrıyla düzenlenmiş olan, Screendance Workshop'un kapanış filmleri gösterimi beni bu düşüncelere sevk etti