02 Ekim 2017

İzmir’de bir güncel sanat sergisi: bkz. darağaç

Darağaç, yeni adıyla Umurbey Mahallesi, Alsancak Garı ile Şaraphane arasında kalan bölgeyi kapsıyor...

Geçtiğimiz cuma günü, çoğu İzmirlinin adını dahi duymadığı, eski adıyla Darağaç, şimdiki adıyla Umurbey mahallesinde 24 sanatçının katılımıyla bir güncel sanat sergisi açıldı. Geçen yıl “darağaç | bu arada” adıyla ilki gerçekleştirilen sergiyi, gerek kentin kaybolmaya yüz tutmuş geçmişe ait dokusu üzerinde konumlanması, gerekse bu dokuya sanatın ışığı ve duyarlılığıyla yeniden bakmamızı sağlaması açısından çok değerli buldum.

Şehir merkezinde olduğu halde haritalar yardımıyla ulaşmayı başardığımız sergi alanında oradan oraya koşturan genç sanatçıların heyecanına, evinin önüne ya da penceresine çıkıp sergiden çok gelip geçen ziyaretçileri inceleyen mahallelinin meraklı bakışlarına, tamirhanesi, dükkânı, atölyesi serginin bir parçası haline gelmiş esnafın sanki bunu yıllardır hep yapıyormuş gibi olup bitenleri sakince gözlemleyişine tanık olunca, bir güncel sanat sergisi için ne kadar doğru bir yerde olduğumuzu düşündüm.

“…Darağaç bu semtin karanlık geçmişinde unutturulan eski adı. Sanatçılarla beraber bu semtin sakinleri de 'mekân'larına özgü üretimleriyle sergiye katılıyor. Açık ve kapalı alanlarla bütün mahalleye yayılan sergi, sanata, mahalle ve kent yaşamının dinamiklerine dair yeni biçimler öneriyor” deniliyor serginin sosyal medya tanıtımlarında. Peki nedir bu “karanlık geçmiş”, nerededir Darağaç, neden kimse bilmez ve en önemlisi de neden sergi mekanı olarak burası seçilmiş?

Darağacı bilindiği gibi, idam cezasına çarptırılmış mahkûmların asıldıkları sehpa. Semtin adının yarattığı çağrışımlar bu “karanlık geçmiş” deyimiyle birleşince insanın aklına hemen bir zamanlar toplu idamların yapıldığı bir yer geliyor. Genel olarak kabul gören bu yanlış görüş, yüzyıl başında veya Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bu mahallede toplu idamların yapıldığı yönünde. Fakat bu bilginin hiçbir dayanağı olmadığı gibi o yıllarda bu semtin fiziki durumu da bu görüşü geçersiz kılıyor.

Darağaç, yeni adıyla Umurbey Mahallesi, Alsancak Garı ile Şaraphane arasında kalan bölgeyi kapsıyor. İzmir’de sanayinin doğup büyüdüğü alan, şehirde kurulan buhar gücüne dayalı ilk makinalı fabrika ve işletmelerin tamamı neredeyse burada kurulmuş. O günden bu güne de semtin yapısının pek değiştiği söylenemez. İrili ufaklı çeşitli sanayi kuruluşları, depolar ve bu fabrika ve işyerlerinde çalışan işçilerin oturdukları konutlarla çevrili bir bölge. Bugün için farklı olan, büyük fabrika ve işletmelerin çoğunun çalışmıyor ve binalarının terkedilmiş oluşu. Mahallenin ara sokakları daha çok motorlu taşıt tamircileri ve çeşitli endüstriyel üretim yapan atölyelerle dolu. Konutların ayakta kalanları ise halen kullanılmaya devam ediyor. Sonuçta, Darağaç adına kaynaklık eden “karanlık geçmiş”e yakın zamandan kaynak bulmak zor. Belki de bazı yazarların iddia ettikleri gibi bu adlandırma, 18.yy ortalarına Katipoğlu Mehmet Bey dönemine dayanmaktadır.

Yeniden sergiye dönersek, öncelikle şu bilgiyi vermeliyim, mahalle her geçen gün artan sayıda güncel sanat alanında iş yapan sanatçı için bir atölye ve üretim ortamı oluşturuyor. Böylece sanatçıların mahallede ürettikleri, duvara astıkları veya sokağa bıraktıkları ürünler mahallenin dokusuna eklenmiş oluyor. Sanatçıların bir sergi için bir araya gelmesi durumu ise bunun belli bir zaman diliminde topluca yapılması anlamına geliyor. Sergi için, sergi alanında üretilenler topluca mahallenin dokusuna karışıyor, mahalleyle birlikte dönüşüyor, mahalleyi dönüştürüyor. Bu yıl sergiyi gezerken gördüğümüz, geçen yıl yapılan sergiden kalan ama artık o sokağın ya da duvarın bir parçası haline gelmiş işler, sanat eseriyle gerçekliğin bazen hızlı bazen yavaş bir şekilde birbirine nasıl eklemlendiğini çok güzel örnekliyorlar. Güncel sanat eserleriyle mekân unsurlarının birlikteliğinden yayılan enerjinin, sanat için üretim yapan sanatçı, endüstriyel üretim yapan üretici ve mahalle sakinleri arasında da güçlü bağlar kurması beklenebilir.

Bugün için kimsenin nerede olduğunu bilmediği, eski ama daha meşhur adıyla Darağaç Bölgesi, sunduğu olanaklar ile sanatçılar için bir çekim alanı oluşturuyor. Bunun sonucunda ortaya çıkması beklenen sanatsal üretim, yıllar içinde bölgenin terk edilmişliğini ortadan kaldırabilir böylece İzmir sanatın dönüştürücü gücü sayesinde yeni bir yaşam alanına kavuşmuş olur.

Sergi için daha çok bilgi:

https://www.facebook.com/daragacizmir/?ref=ts&fref=ts

Yazarın Diğer Yazıları

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

PAL İzmir'de iklim için düşünen bedenler

PAL İzmir (Performans Araştırmaları Laboratuvarı) tarafından düzenlenen ve atölye yürütücülüğü Michael Maurissens'in, sanat yönetimini Serenay Oğuz'un üstlendiği "İklim adaleti için düşünen bedenler" başlığıyla 21-24 Nisan tarihlerinde, dansçılar, görsel sanatçılar ve kamera aracılığıyla hareketi keşfetmekle ilgilenen herkes için açık çağrıyla düzenlenmiş olan, Screendance Workshop'un kapanış filmleri gösterimi beni bu düşüncelere sevk etti